İOKASTE EFSANESİ




   
  İOKASTE EFSANESİ

M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan destanlarda adı Epikaste olarak geçen İokaste, Thebai olaylar dizisinin kadın kahramanıdır. Thebai’nin Kreon adlı zalim kralının kız kardeşi ve Thebai krallığı yapmış Laios’un da karısıdır. Yıllardır evli olmalarına rağmen İokaste-Laios çiftinin erkek çocukları olmamaktadır.  Bunun üzerine Laios, günün birinde Delphoi Tanrı sözcülerine gider. Neden erkek çocuğum olmuyor? diye sorar onlara. Kâhinler, erkek çocuğu olmadığı için Tanrılara şükretmesi gerektiğini, zira ölümünün, oğlunun elinden olacağını söylerler, Laios’a. Kâhinlerin bu söylemleri üzerine Kral Laios, karısı İokaste ile birlikte olmaya ara verir.

Kehanetten bihaber olduğu için Laios’a bir erkek çocuğu vereyim de sevinsin diye düşünen İokaste, günün birinde Laios’u sarhoş ettikten sonra yatağına girip onunla birlikte olur. Bu birliktelik sonucunda hamile kalan İokaste, dokuz ay sonra bir erkek çocuğu doğurur.  Yeni doğan çocuğa Oidipus adı verilir. İokaste son derece sevinçlidir, ama Laios için bunu söylemek olası değil. Nasıl oldu da bu gaflete düştüm? diyerek yerinmeye başlar. Sonra da bu çocuğu ortadan kaldırma yollarını aramaya koyulur ve günün birinde ayaklarını kalın bir iple bağladığı Oidipus’u Thebaili bir sığırtmaca verip onu, ormanlık alanın en derin yerlerine bırakması için sıkı sıkı tembihte bulunur. Bu karara varmasının nedeninin altında, nasıl olsa orada yabani hayvanlar tarafından parçalanarak yenir düşüncesi yatmaktadır. Kraldan kesin emir alan Thebaili sığırtmaç, kucağındaki bebekle birlikte ormanın derinliklerine doğru yürürken karşı taraftan Korinthoslu bir sığırtmacın geldiğini görür. Kucağındaki bebeğin yabani hayvanlar tarafından parçalanmasına gönlü razı olmayan Thebaili sığırtmaç bebeği, Korinthoslu sığırtmaca verdikten sonra saraya döner.

Korinthoslu çoban, Oidipus'u, çocukları olmayan Korinthos kralı Polybos ve kraliçe Merope'ye (veya Periboea) armağan eder. Polybos ve Merope, Oidipus'u kendi öz çocukları gibi sever ve büyütürler. Korinthos Kral ve kraliçesi, oğulları Oidipus'la birlikte mutlu yaşarlar ta ki günün birinde bir şölen sırasında oldukça sarhoş bir davetli Oidipus'a "evlatlık" gözüyle bakana dek.Şölenin ertesi günü genç adam annesinin ve babasının kim olduğunu sorar, kralı Polybos ve kraliçe Merope'ye. İkisi de inkâr eder. Bunun üzerine kuşkuya düşen Oidipus, Delphoi'ye doğru yola çıkar. Durumu öğrenmek için Delphoi kâhinine gider. Kâhin onu horlayarak başından savar; sorusuna hiç değinmeden iğrenç bir geleceğin haberini verir: Oidipus annesiyle beraber olacak, zina ürünü bir soyu türeyecek ve kendisine hayat vermiş olan babasının katili olacaktır. Dehşete düşen Oidipus nereye gideceğini pek düşünmeden oralardan kaçar; bir daha asla Korinthos'a dönmeyecektir. Delphoi'den çıkarken dar bir yol ağzında arabaya binmiş, yanında da birkaç hizmetçi bulunan bilinmedik yaşlı bir adama rastlar. Geçiş önceliği için çekişirler: Oidipus arabanın yanından geçmekte iken yaşlı adam onun kafasının orta yerine iki kamçı darbesi indirir. Oidipus hemen sert karşılık verir: Sopası ile ihtiyarı yere yıkar, sonra da delilleri karartmak için orada bulunan tanıkları öldürür.

Bu arada sarayda “Laios öldürülmüştür!”  şeklinde bir haber yayılır. Laios’un koruması olduğunu söyleyen adamın biri, İokaste'ye; Laios ve yanındakilerin kent dışında iken haydutlar tarafından öldürüldüğünü, kendisinin de ölümden zor kurtulduğunu söyler.

Thebai zor günler geçirmektedir. Laios, kent dışında iken kadın başlı, kartal kanatlı, aslan gövdeli Sfenks adında bir yaratık, kentin giriş kapılarının önüne kurulmuştur. Hem kente giren hem de kentten ayrılanlara çok zor bir bilmece sorar. Bilmece çok zor olduğu için kimse doğru yanıtı verememektedir. Bilmeceye doğru yanıt vermeyenleri çiğ çiğ yer. Babası olduğunu bilmediği adamı öldürdükten sonra Thebai’ye giden Oidipus, Thebai’nin girişinde duran ve oradan gelen geçen herkese bilmece soran ve bilmeyenleri öldüren Sfenks’le karşılaşır. Uçarak delikanlının yanına gelen Sfenks, herkese sorduğu şu soruyu Oidipus’a da sorar.

-“Sabahleyin 4 ayaklı, öğlen vakti 2 ayaklı, akşamüzeri 3 ayaklı olan yaratık nedir? (Harikalar Ansiklopedisi sf. 28)”

Oidipus, biraz düşündükten sonra şu yanıtı verir:

-O yaratık insandır. Çünkü insan bebekliğinde ellerini de ayak olarak kullandığı için 4 ayakla yürür. Büyüyünce sadece 2 ayağını kullanır. Ama yaşlılığında yürüyebilmek amacıyla bir de baston kullandığı için 3 ayaklı sayılır.

Sfenks doğru cevabı duyar duymaz garip sesler çıkararak bir uçurumun başına gider ve oradan aşağıya atlar.  Kent insanları, özgürce kapılardan koşa koşa dışarı çıkarlar. Koşa koşa kent kapılarından dışarıya çıkan bir grup kent halkı, bu delikanlıyı (Oidipus) havaya kaldırarak el üstünde Thebai kentinin içine sokarlar. Kent kapılarından içeri girdikten sonra delikanlı yere indirilir. Bir süre sonra delikanlının yanına gelen Yaşlılar Heyeti’nden bir yaşlı, delikanlının başına krallık tacı takar.

Sonra Yaşlılar Heyeti’nin başındaki yaşlı adam, ne olduğunu anlamaya çalışan Oidipus’a teşekkür ederek ona, Büyük Sfenks tehlikesini kaldırdığı için kendisini krallığa layık gördüklerini söyler. Thebaililer, Yaşlılar Heyeti’nin başındaki kişinin söylediklerini başlarını öne eğerek onaylarlar. Sonra adını sorarlar delikanlıdan. "Adım Oidipus"tur diyen delikanlı, başlar öyküsünü anlatmaya.

Yaşlılar Heyeti Başkanı, Oidipus’a, kral olarak seçildiği için Kraliçe İokaste ile evlenmesi gerektiğini söyler. Son derece güzel bir kadın olan İokaste, ilk görüşte âşık olmuştur, Oidipus'a. Oidipus da İokaste'yi beğenir. İki taraf da evlenmeyi kabul eder. Evliliklerinin üzerinden yıllar geçmiştir. Bu süre içinde İokaste, Polyneikes, Eteokles, Antigone ve İsmene adlarında dört çocuk verir, Oidipus'a. Dört çocuğu ve sevgili karısı İokaste ile mutlu mutlu yaşamaktadır, Oidipus. Birkaç mutlu yıldan sonra Thebai'de veba salgını yaşanır. Pek çok kişi bu salgın sırasında yaşamını yitirir. Artakalan insanlar, Oidipus'a tekrar onları kurtarmaları için yalvarır. Oidipus, Delphoi kâhinine danışır; kâhin ona orada mutluluk içinde yaşamakta olan günahkârı ülkeden kovmasını önerir. Oidipus, eski kral Laios'a karşı işlenip cezasız kalmış olan cinayetin söz konusu olduğunu düşünür; suçluyu cezalandırmaya ant içer.

Laios'u tanımayan Oidipus, onun kim olduğunu sorar, hem karısı hem annesi olan İokaste’ye.  O da Laios’un kendisinden önceki kral ve eski kocası olduğunu söyler, Oidipus'a. Oidipus, neden kanının yerde kaldığını sorar. İokaste de ona Laios'un kent dışında belirsiz kişiler tarafından öldürüldüğünü söyler. Oidipus, Thebai halkını rahatlatmak için halkın önünde Laios'un katiline ve onu evinde bile bile barındıranlara lânetler okur. Bir şeyler bilen varsa çıksın anlatsın, der. Çıt çıkmaz kimseden. Ancak Thebaili bilici Teiresias, Oidipus'a aptallık ettiğini söyler. Oidipus, nedenini sorunca da söylemek istemez. Oidipus, sinirlenir ve Teiresias'ın cinayette parmağı olduğu için sustuğunu söyler. Teiresias dayanamaz ve aradığın,  lânetlediğin suçlu aslında kendinsin der. Oidipus bu sözler üzerine sinirlenir ve Teiresias'ı kovar. İokaste de Oidipus'a destek olmak için kâhinlerin söylediklerinin hepsinin doğru olmadığını söyler. Oidipus, ona bu fikre nasıl vardığını sorar. Kâhinlerin kendilerine söylediklerinden ve erkek çocuklarının doğup ormana bırakıldığından söz eden İokaste, “kâhinlerin kehaneti gerçekleşmemişti. Zira Laios, oğlu tarafından öldürülmemiştir. O daracık bir yolda geçerken haydutlar tarafından öldürülmüştür çünkü” der. Bunun üzerine Oidipus, eski eşinin öldürülme olayının ne zaman gerçekleştiğini sorar, İokaste’ye. O da kendisinin gelmesinden kısa bir süre önce gerçekleştiğini söyler ve olayı da Laios'u öldürenlerin elinden zor kurtulan bir adamın ilettiğini ekler. Bunun üzerine Oidipus, o adamı çağırtır. Ancak bu arada Korinthos’tan bir ulak gelir. Gelen ulak, Oidipus'a, Korinthos kralının öldüğünü ve kendisinin tahta geçmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine rahatlayan Oidipus, derin bir oh çeker. Haberci, neden oh çektiniz? diye sorar. Bu soruya yanıt veren Oidipus, Delphoi kâhininin yanlış söylediğini anlatır, ona. Sonuçta kralı öldüren kişi o değil. Yani Oidipus'un babasını öldüreceği kehâneti gerçekleşmiş değil der. Buna gülen ulak, onun gerçekte kralın oğlu olmadığını söyler ve ekler; "Boşuna kaçmışsın Korinthos’tan, çünkü o senin gerçek baban değildi. Sen evlatlıksın. Seni krala ben verdim ellerimle. Oidipus adını da ayaklarının şiş olduğundan koydum" der. Oidipus, ben senin oğlun muyum yani? diye sorar ulağa. Ulak da onun oğlu olmadığını, kendisini Thebaili bir sığırtmaçtan aldığını söyler. Oidipus, hâlâ olanların farkına varmış değil. Ancak olayı çözen İokaste, Oidipus'un kendi oğlu olduğunu anlar! Gerçeği öğrenir öğrenmez saraya giden İokaste, intihar ederek yaşamına son verir. Bu sırada Laios'u öldürenlerden kaçıp Thebai'ye döndüğünü söyleyen adam çıkagelir. Korinthoslu sığırtmacı tanıyan o kişi, kendisinin de eskiden sığırtmaç olduğunu söyler, Oidipus'a. Oidipus hâlâ bir şey anlamamıştır. Ancak kurtulan adam ona Laios'un oğlu olduğunu söyler.  Kâhin Teiresias'ın sözlerini anımsayan Oidipus,  ağlayarak saraya, aynı zamanda karısı da olan annesi İokaste'nin yanına gider. Ancak onun gerçekleri kendisinden önce anlayıp intihar ettiğini görür. Bunun üzerine yaşamak bana haramdır diyen Oidipus, gözlerine mil çekerek kendini kör eder.

Mehmet KORKMAZ

 
Bugün 32 ziyaretçi (41 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol