ASKLEPİOS VE AŞKLARI
ASKLEPİOS
Yunan sağlık ve tıp tanrısıdır. Teselya kralı Phlegyas’ın kızı Koronis ile Apollon’un oğludur. Hygieia, Aglæa, Meditrina, Iaso, Aceso ve Panacea'nın babalarıdır.
Elinde yılanlı bir asa vardır. Bu asa, hastalarına giden hekime destek olur. Asasına yaslanan hekim, ondan güç alır, yorulmadan hastadan hastaya koşarak şifa dağıtır. Yılanlı asası, hekimliğin ve tıbbın simgesidir. Sembolleri arasında çam kozalakları, defne dalları, keçi ve köpek de vardır.
Teselya kralı Phlegyas’ın Koronis adındaki kızı, tanrı Apollon’la birlikte olur. Bu birliktelik sonucunda hamile kalır. Ancak tanrının çocuğunu karnında taşırken Arkadhia’dan gelen Iskhys adındaki yabancıyla birlikte olur ya da onunla evlenir. Bu haber, tanrının kutsal kuşu olan karga tarafından tanrıya ulaştırılır. Bu habere hiddetlenen Apollon, kargayı lânetler. Lânetlenen karganın tüyleri birden kararmaya başlar. Oysa bu karga, o güne kadar süt beyazı renginde güzel bir kuş imiş. Kargayı lânetleyen Apollon, oklarından birini savurarak hem kendisine ihanet eden sevgilisi Koronis’i hem de kocası Iskhys'i öldürür.
Karganın gevezeliği ve öteki olaylar, ünlü şair Publius Ovidius’un (M. Ö. 43–M. S. 17) Methomorphoses (Dönüşümler) adlı yapıtında şu şekilde dile getirilir:
…Duymadın mı daha bütün Lesbos’a yayılan
Bir olayı? Bilmez misin atalar yatağını
Nyctimen’in kirlettiğini? Şimdi bir kuştur
O da, suçunu bilir de çıkmaz gün ışığına, kaçar,
Utancından, gizler karanlıklara suçunu, bütün
Göklerden kovulur. Böyle söyledi, sonra karga
Aldırmam sözlerine, dilediğin başına gelsin,
Kötülüğün de senin dedi. Şaşmadı yolunu, gitti
Efendisine anlatmaya hepsini, Koranida’yı
Bir Haemonius’lu gencin kollarında götürdüğünü.
Düşmüştü defne başlığı duyunca bu yıkımı
Karısını çılgınca seven tanrının. Değişti
Yüzü, gözü, düştü kavalı elinden, içi yalımlandı.
Almış çok sevdiği silahlarını, germiş yayını,
Delip geçmiş bağrına bastığı karısını ok.
Basmış çığlığı vurulan kadın, çıkarınca gövdesinden
Oku kızıla boyamış ak tüylerini katılaşan kan.
Bağırmış: ey Phoebus doğurunca vereydin cezamı,
Vurduğun bir kişi, ölümün aldığı can iki.
Gitmiş kanı da canı da bunu söyleyince.
Ayrılmış gövdeden can, ölümün soğukluğu gelmiş
Ardından. Üzülmüş bu kanlı cezayı verdiğine,
Bir dedikodu yüzünden öfkelendiğine. Bitmiş iş,
Kargışlar yağdırmış kendi kendine, bu acı savı veren
Kan döktüren kuşa. Atmaz olsam demiş, yermiş elini de,
Yayını da, çekince atılan okları da mızrakları da.
Yerden kadını kaldırmış sarılmış, ısıtmış, yenmek
İstemi acılarını, gecikmiş yardımlarla, işe yaramaz
Onarımlarla, dindirmelerle. Görmüş,
Odunların yığıldığını ölüyü yakmak için, hepsi boş.
Yalımlar yayılırken inlemiş, sarsılmış yüreği. Islatmaz
Gözyaşları tanrıların yüzünü, bilinmez ağlamaları.
…Kadının sevmediği kokuları serpmiş göğsüne,
Sonra kucaklamış onu, doğru olmayan bir ölüm
Ne gerekmişse yapmış. Phoebus acımış, istememiş
Soyundan gelenin yok olmasını, çıkarmış anasının
Karnından, götürmüş dölü bozuk Khiron’un oyuğuna,
Önlemiş yanmasını. İstememiş Phoebus yalan
Sözlerle ödül bekleyen boşboğaz karganın
Ak tüylü kuşlar arasında kalmasını, kovulsun demiş.
Bazı kaynaklar göre kendisine ihanet eden sevgilisi Koronis ile Iskhys’den intikam alma işini kardeşi Artemis'e havale eder. Artemis, bir odun yığınının üzerine attığı Koronis’i diri diri yakar. Yaktırdığı ateş öylesine büyüktür ki bu büyüklükten ötürü ortalığı kapkara bir is kaplar. Bu isten etkilenen karganın, o güne dek köpük gibi apak tüyleri, o andan itibaren kömür karasına dönüşür. Koronis'in cesedi, yarı yanmış haldeyken gelen Apollon, yanmakta olan Koronis’i ateşten alarak karnını yarar. Koronis’in yarılan karnından canlı bir erkek çocuk çıkarır. Bu çocuk, geleceğin Yunan hekimlik tanrısı olacak olan Asklepios’dur. Apollon’un, Asklepios’u son anda kurtarması, hekim-tanrının son anda kurtarıcı olarak yetişmesinin simgesidir.
Efsanenin başka bir sürümünde de Asklepios’un annesi olarak Leukippos’un kızı Arsinoe’nin adı geçmektedir. Bu, çocuğun Arsinoe’nin oğlu olduğu ama Koronis tarafından büyütüldüğü ileri sürülerek, öteki geleneklerle uzlaştırılmak istenen bir Messenia geleneğidir.
Apollon, Koronis’in karnından çıkardığı çocuğu, yarı insan-yarı at (Kentauros) Kheiron’a emanet eder. Adı, eli olan, ellerini kullanmayı bilen anlamına gelen Kheiron, Tessalialı birçok gencin eğitimcisidir. İnsan ve vahşi hayvan olarak çifte doğası gereği hayvanlar, vahşi doğa ve bitkiler hakkında önemli bilgilere sahiptir. Bu bilgilerin arasında av sanatı ve tıp da bulunmaktadır. Asklepios’a hekimliği öğreten Kheiron, daha önce de birçok tanrıyı ve ünlü kişiyi yetiştirmiştir. At adamların tamamı gibi doğanın içinde yaşayan ve doğanın sırrına mazhar olan bir biridir, Kheiron. Sağlığın kaynağı da doğada mevcuttur. Bundan ötürü Kheiron’un açık havada, güneşin altında şifalı otlardan ve sulardan yararlanma yollarını bilmesi de doğaldır. Böyle büyük bir ustanın yanında hekim olarak yetişen Asklepios, hekimliğin ve cerrahlığın tüm bilgilerini özümseyerek büyür. Yılanlı asasını (ki bu asa da bugün bildiğimiz, tıbbın simgesi olan yılan dolanmış asadır) yanından hiç ayırmayan Asklepios, yorulduğu zamana ondan destek alır. Hatta daha da ileri giderek ölüleri bile diriltmeye başlar. O’nun bu gizi; efsanelerde şöyle anlatılır: Athena, Gorgon adlı canavarı öldürdükten sonra onun bedeninden akan kanı, yerden toplayarak Asklepios’a verir. Zira Gorgon’nun sağ tarafında yer alan damarlarda zehirli, sol tarafında bulunan damarlarda da şifalı kan vardır. Asklepios, bu şifalı kanlarla ölüleri, diriltmeye kalkışır. Onun sayesinde insanların ömrü uzamaya ve dolayısıyla daha çok yaşamalarına yol açar. Asklepios tarafından diriltilenler arasında Kapaneus, Lykurgos (muhtemelen Thebai savaşı sırasında; çünkü bu savaşta ölenler arasında bu adı taşıyan iki kahraman vardı), Minos’un oğlu Glaukos ve adı sıkça anılan Theseus’un oğlu Hippolytos’u saymak mümkündür. Hatta günün birinde aşk tanrıçası Aphrodite’in de genç yaşta ölen bir sevgilisini tekrar hayata kavuşturur. Bu diriltmeler karşısında insanların ölümsüz olup olamayacağı ya da tanrıların ayrıcalıklarının korunup korunamayacağı bilinmez bir kaosa dönüşür. Böylece insanlar, ölümlü olmaktan kurtulup tanrılar gibi ölümsüz olacaklar. İşte insanların ölümsüz olma düşüncesi, Zeus’un ve aynı zamanda Zeus’un kardeşi ve damadı (Hades’in karısı olan Persephone, Zeus ile kardeşi Demeter’in birlikteliğinden doğmuş.) olan yeraltı tanrısı Hades'in öfkelenmesine yol açar. Hükümdarlığının geleceği tehlikeye düşecek olan Yeraltı Dünyası’nın tanrısı Hades de öfkelenir. Bunun için Hades, Asklepios’un hekimliğe başlamasıyla cehenneme gelen ölü sayısında azalma olduğunu bildirmek üzere Zeus’un makamına çıkar. Asklepios’u, büyükbaba Zeus’a şikâyet eder. Zeus’a, ‘eğer insanlar da bizim gibi ölümsüz olurlarsa sizin iktidarınız da sarsılır. Bunu önlemek için hemen harekete geçmeniz gerekir.’ deyip onu kışkırtır.
Hades’in kışkırttığı ve Asklepios’un, dünyanın düzenini bozacağından kuşkulanan Zeus, Kyklopslara yaptırdığı yıldırımları, Asklepios’a göndererek onu öldürür. Ölümü sonrasında ne Asklepios ortada kalır ne de Hades’e gider. Aksine kendisi de bir tanrı olur. Takımyıldız’a dönüştürülür ve Yılancı Takım Yıldızı olarak gökyüzündeki yerini alır. Oğlu Asklepios’un ölümüne çok üzülen Apollon, Zeus’a yıldırım yaparak oğlunun ölümüne neden olan Kyklopsları birer birer öldürerek korkunç bir intikam alır, onlardan. Sonra günahlarını affettirmek için çobanlık yapmaya başlar ya da babası Zeus tarafından yeryüzüne sürgüne yollanır.
Denir ki Zeus’un yıldırımlarıyla can veren Asklepios'un elinde o an insanları ölümsüz kılacak ilaçların yazılı olduğu kâğıt (reçete) varmış. Ölünce kâğıt, toprağa düşmüş ve yağan yağmurların etkisiyle reçetenin üzerinde bulunan yazılar, toprağa karışmış. Oradan da her derde deva sarımsak bitmiş (aynı hikâye, Lokman Hekim için de anlatılır).
Asklepios öldükten sonra hekimlik; adı, Yunanca’da sağlık anlamına gelen kızı Hygieia ve oğulları tarafından kurulan Asklepiades adındaki lonca düzeni içinde devam ettirilmiş ve Atina'da, Bergama'da, İzmir'de Asklepios adına tapınaklar kurdurulmuştur. Bergama'da asclepion adıyla bilinen sağlık sitesi, antik Yunan dünyasında mevcut olan üç büyük sağlık sitesinden biri olarak kabul edilir.
Yunan tanrıları içinde ününü en uzun zaman devam ettiren tanrılardan biri olan Asklepios, ortaçağa kadar karşımıza çıkar. Hekimler, Asklepios’un Hygieia adındaki kızı ve oğulları tarafından kurulan Asklepiades adındaki bir loncada bir araya toplanırlarmış. Kos (İstanköy) Adası’nda yaşayan Hippokrat da bu geleneğe uyanlardan biridir.
YILANLI SÜT’ÜN ÖYKÜSÜ
Günün birinde birisi dermansız, ölümcül bir hastalığa muzdarip olur. Ümidini yitiren hekimler, bu hastanın ölümünü beklemektedirler. Bu nedenle taburcu ettikleri hastayı evine gönderirler, hiç olmazsa yatağında ölsün, diye.
Evine giden hasta, her sabah içmesi için kendisine verilen sütü, daha önce gördüğü yılanın içmesi için pencerenin dışına bırakır. Amacı, yılanın içtiği sütün geri kalanını içerek acı çekmeden bir an önce ölmekmiş. Bunu birkaç gün devam ettirmiş. Yılanın içtiği sütten geriye kalanını içer. Ama sonuç, beklediği gibi olmamış. Zira bir an önce ölmek isterken aksine günden güne iyileşmeye başlar. Meğer yılanın ağzından süte bulaşan salgı, hastanın iyileşmesini sağlamış. Bu olayı simgeleyen ve taşın üstüne işlenen kadehe sarılan yılan, tıbbın simgesi olarak kullanılmaya başlanmış.
ASKLEPİOS-EPİONE AŞKI
Efsaneye göre Hekim Tanrı Asklepios, Epione adında biriyle evlenir. Bu evlilikten Epione’nin, Asklepios’dan; Iaso, Hygieia, Akeso, Makhaon, Panakeia, Podaleirios, Telesphoros ve Aigle adlarında sekiz çocuk doğurduğu söylenir.
Bu çocuklardan adı, sağlık anlamına gelen Hygieia, Tıp tanrısı Asklepios'un yardımcısı ve Sağlık Tanrıçasıdır. Hygieia İnsanların yanı sıra hayvanlara da bakarak dertlerine deva, hastalıklarına ilaç bulurmuş. Hekimlikle ilişkili tanrıların tamamı gibi o da yeraltı simgeleri taşır. Özellikle yeraltı yaratıklarının en özgürü olarak bilinen yılanla bir arada gösterilir. Hiçbir efsanesi mevcut değildir.
Mehmet KORKMAZ
“OLYMPOS’UN GİZEMLİ AŞKLARI” adlı yapıtımdan |