DERSİM DOSYASI-1

 

 



DERSİM DOSYASI

Resmi makamlara göre 1937 ve 1938 yıllarında Dersim’de yaşananlar halkın, devlete karşı isyan etmesi sonucunda meydana gelmiştir. Hukuk Terimleri Sözlüğü’ne göre isyan, “Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme, başkaldırma, ayaklanma” şeklinde tanımlanır.

Dersim’de Neden Katliam Yapıldı?

Bu soruyu doğru yanıtlayabilmek için öncelikle; Cumhuriyet Devleti’nin kuruluş felsefesi olan ırka dayalı ulus devlet anlayışının “siyaset belgesi” niteliği taşıyan “Şark Islahat Planı”na (1925) bakmak gerekir. Dönemin Başbakanı İsmet İnönü bu planın özünü ve özetini şu biçimde ifade etmiştir:

 “Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız nitelikler her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır.” ( Başbakan İsmet İnönü, 1925)

Evet, Türk ırkına (Türk) ve Sünni İslam (Hanefi) inancına tabi olmayan “ unsurları kesip atacağız” diyen devletin, başta Kürdistan olmak üzere, Anadolu’da, Dersim’de Kızılbaş, Kürt, Zaza, Ermeni, Rum, Süryani vb. unsurları kesip atması için kimsenin isyan etmesine gerek var mı?

Diğer önemli bir nokta ise şudur: “Dersim meselesi” sadece bir Cumhuriyet dönemi dolayısıyla uluslaşma sürecinin meselesi değildir. Esas olarak Osmanlı dönemi, dolayısıyla bir İslam ve İslamlaştırma meselesidir…

Şunu da belirtmek isterim; Elbette ezilen her ulusun, her inancın ve ezilen her sınıfın baskıya ve zulme karşı isyan etme hakkı vardır; baskının ve zulmün olduğu yerde isyan etmek meşrudur. Dolayısıyla isyan etse bile yapılan katliam, soykırım meşru görülemez, gösterilemez!

Peki, Dersim’de gerçekten bir isyan yaşandı mı? Öncelikle bu konuyu aydınlatmak gerekir. Bunu detaylı bir şekilde ele alıp işleyeceğim.

Dersim’de yaşanan katliam sürecini, 1937’de yaşananlar ve 1938’de yaşananlar olmak üzere iki ayrı döneme ayırmak mümkündür.

Birincisi,  Kahmut Köprüsü’nün 20-22 Mart 1937’den başlayarak13 Eylül 1937’de bitmesine rağmen Seyit Rıza ve altı arkadaşının (Usene Seyd, Fındıq Ağa, Hesen Ağa, Usene Sey Rızay, Ali Ağa, Hesene  İvraime Qız)  Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edildikleri 15 Kasım 1937 gününe değin devam eden süredir. Bu süreci kendi içinden 20/22 Mart-19 Mayıs, 19 Mayıs-26/28 Ağustos, 26/28 Ağustos-5/15 Eylül ve 15 Ekim-15 Kasım olmak üzere beşe bölmek mümkündür.  Bu dönemde Devletin 4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlattığı Dersim Tertelesi (soykırım”)’nde on binlerce insan öldürüldü, on binlercesi yurtlarından, tarihinden, kültüründen, inancından koparılmak üzere Türk ve Müslüman toplumun içinde “zorunlu iskân”a mecbur kılındı. Bununla birlikte bu dönem, Kızılbaş/Alevi, Kürt, Kırmanç/Zaza ve Ermeni kız çocuklarının Türkleştirilmek ve Müslümanlaştırılmak üzere köklerinden koparılmak suretiyle kimsesizliğe zorunlu kılındığı dönemdir.

İkincisi, 11-12 Haziran 1938-10 Ağustos 1938 tarihleri arasında yaşanan dönemdir. Bu dönem, “Yasak Bölge” olarak ilan edilen İç Dersim’in tamamına yakınını (Kutudere-Kırmızı Dağ-Sin ve Halvori kuzeyindeki Haçılı Dere hattından Mercan Dağları eteklerindeki Karacakale’ye kadarki bölge) ile Koçuşağı aşiretinin bölgesini (Ali Boğazı ve çevresi) boşaltma girişiminin yaşandığı 11-12 Haziran 1938 tarihinde başlar.

Bu durum, 1937 direnişinde yer almayan iki bölgede yerleşik bulunan Kör Abbas, Bal, Keçel ve Koçuşağı vb aşiretlerin zorlu bir direnişine neden olur. Bu direnişler, özellikle 22 Haziran tarihinden başlayarak toplu kırımlar yapılmak suretiyle bastırılmaya çalışılır.  1938’in en önemli olayı, adını Dersim’in Laçin aşiretinden alan ünlü Laç Deresi’nde yaşanır. Buradaki çarpışmalar, 19-24 Temmuz arasına doruk noktaya ulaşır.

Dersim’de 1936, 1937, 1938 ve 1939 yıllarında gerçekleştirilen Dersim harekâtlarında resmi kayıtlara (8 Ağustos 1939 tarihli, Jandarma Komutanlığı'ndan Başvekâlet Yüksek Makamı'na gönderilen bir rapora) göre toplam 13.806 kişi yaşamını yitirmiştir. Buna karşılık yaşamını yitiren asker sayısı 33’tür. Hasan Saltık da 4. Umum Müfettişlik Raporu'na göre Dersim harekâtı sırasında 13.160 sivilin öldüğünü, 11.818 kişinin de sürgün edildiğini söylüyor. 

Ancak bu kayıtlarla yaşanan gerçekler arasında çok büyük farklılıklar söz konusudur. Bu konuda size birkaç örnek vermek istiyorum.

Olayın tanığı olan Dersimlilere göre bu katliamda yaşamını yitirenlerin sayısı 40 binin üstündedir.

Necip Fazıl Kısakürek, "Dersim'de 50 bin sivil katledildi" diyor.

İsmail Beşikçi, "1937-1938'deyse 50 binin üzerinde Alevi Kürt’ün öldürüldüğünü söylüyor.

Şerafettin Halis, "Dersim'de 70 binle 90 bin arasında insanın kanına ve canına mal olan bir katliam yaşanmıştı." diyor.

Ayşe Hür, "Tahminlere göre 110 bin nüfusu olan Dersim'in 72 bin kişisi ülkenin değişik yerlerine sürüldü" diyor.

 

Mehmet KORKMAZ
      Emekli Eğitimci, Şair, Araştırmacı Yazar 







 
Bugün 77 ziyaretçi (101 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol