ANANI DA VERSEN



ANANI DA VERSEN

      —Dersimli Bir Muallimin Anıları’ndan-

     Bilirsiniz dünyaca ünlü yazarımız Yaşar Kemal’in 1955–1987 yılları arasında kaleme aldığı “İnce Memed” adında 4 ciltlik ölümsüz bir yapıtı vardır. Cumhuriyetin 10. yıl dönümünün hemen arifesinde başlayarak dört yıl devam eden olayları içeren veünlü İngiliz oyuncu ve yönetmen Peter Ustinov tarafından 1984 yılında “Memed My Hawk” adıyla sinemaya uyarlanan ve toplumsal problemler, umut, korku, tutku vb. konularda ruh analizleri, doğaya yönelik detaylı betimlemeleriyle de dikkati çeken romanın başkahramanı olan İnce Memed’in mekân tuttuğu yerlerden biriymiş, Çiçeklidere Köyü.
     İşte ben, bu Çiçeklidere’ye atanmıştım. Kocaman bir vadinin ta dibinde akıp giden Çiçekli Deresi’nin iki yakasına serpilmişti Çiçeklidere’nin evleri. Kanada kavakları meşhurdu buranın, bir de koca koca asırlık çınarları. Ama bu çınarların içinde bir tanesi vardı ki hiç mi hiç benzemiyordu ötekilerine.“Cumhuriyet Çınarı”ydı adı, onun. Bu adı, Abdurrahman Öğretmen’le ikimiz vermiştik ona.
     Çünkü kökü cumhuriyetin derinliklerinden izler taşıyordu.  Çünkü; koca bir çınar gibi semaya dal-budak salmıştı. Asıl adı Osman Alasırt’tı. Ama fötr şapka taktığı için hem köyünde, hem de çevresinde “Foter Osman” olarak tanınırdı. Ama biz öğretmenler “Cumhuriyet Çınarı” derdik ona. İnsanları kucaklarcasına gökyüzüne açılan koca dallarının koyu gölgesinde nice canlar barınırdı, Cumhuriyet Çınarı Foter Osman’ın.
     En az sözü sohbeti dinlendiği kadar da mert, cömert ve saygındı. Dostuna dost, düşmanına düşmandı, Foter Osman. Hoş düşmanı da yoktu ya. Ama lâfın gelişi... Aynı zamanda hazırcevap ve nüktedanlığıyla da ünlüydü. Taşı hemen koyardı gediğine. Kimseye eyvallahı yoktu. Adeta canlı bir müze gibiydi. Çünkü iyilikten, güzellikten, birlikten, kardeşlikten, barıştan ve çağdaşlıktan yana her şey vardı içinde.
     Kendi köylüsü ve yaşıtıydı, Ahmet Emmi. “Deli Çocuk” derdi, Cumhuriyet Çınarı Foter Osman ona. Günün birinde oturuyorduk, okulun bahçesindeki koca çınar ağacının koyu gölgesinde. Ahmet Emmi takılmak istedi Foter Osman’a:
—Benim oğlana yazayım da Arabistan’dan gelende bir foter getirsin bana, dedi.
—Ne yapacaksın foteri?  dedi Cumhuriyet Çınarı.
—Bresenin adın Osman deel miydi? dedi Ahmet Emmi.
—Eeee…N’olmuş Osman’sa?
—Bir foter taktın diye “Foter Osman” oldu, çıktı adın. Namın aldı yörüdü dört biryana.
—Olacah o gadder tabi.
—Oğlan bir foter getsın takayım, bana da “Foter Ahmet” desinler bari…
Foter Osman kahkahalarla gülerek:
—Oğlum, foteri alırsın almasına ama…
Ahme tEmmi:
—Amması neymiş? diye sordu.
—Foterin altına adam lazım oğlum adam, dedi Foter Osman.
  Ahmet Emmi:
—Niye ben adam deel miyim? diye sordu.
Cumhuriye tÇınarı Foter Osman:
—Garanti veremem ona, dedi.
Hep birlikte gülüştük kahkahalarla.

     Kocaman bir vadinin ta dibinde yer alan Çiçeklidere’ye yolu düşen herkes, O’na uğrayıp hal-hatır sormadan, yerden kalkmayan sofrasında karnını doyurmadan, çayını kahvesini içmeden ve tatlı sohbetinden gıdasını alıp kahkahalarla gülmeden ayrılmazdı, Çiçeklidere’den. Böylece bir gelen bir daha gelirdi. Çünkü o yetmişlik Koca Çınar’ın manidar sözleri karşısında derin hülyalara dalıp giden her insan, onun hoş sohbetinden daha fazla gıda almak ve dakikalar boyunca kahkahalarla gülüp sinirden, stresten, gamdan, kasavatten uzaklaşmak istiyordu. Bu nedenle bir dakika bile boş kalmazdı yol boyundaki evi.
    Ölümüne tapardı, sevgiliye de, sevgiye de. Tıpkı Ata’sının kurduğu CHP (Cumhuriyet Halk Partisi)’ye taptığı gibi. O’nu hep bir sevgili gibi el üstünde tutan Cumhuriyet Çınarı Foter Osman’ının artık yenilenmesi gereken eski ve küçücük bir evi vardı, babadan kalma. Yerine daha büyük ve daha çağdaş görünümlü bir ev yapmak üzere yıkar, yıllarca oturduğu baba yadigârı evini.
     Çeker taşını, kumunu. Alır demirini çimentosunu. Gerek inşaat sırasında, gerekse evinin iç döşemesinde kullanacağı gerekli keresteyi almak üzere hemen bir dilekçe ile başvurur, bağlı bulunduğu Orman İşletme Müdürlüğü’ne.
     Vermiş olduğu dilekçesine binaen kendisine belli bir miktar kereste tahsis eden Orman İşletme Müdürlüğü’nün veznesine gerekli parayı yatıran Cumhuriyet Çınarı Foter Osman, kiraladığı bir traktörle köyüne taşır, almış olduğu keresteyi. Ama almış olduğu kereste kendi ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktır. Çünkü Orman İşletme Müdürlüğü, kendisinin talep ettiği miktarın çok altında bir ihtiyaç tahsis etmiştir. Bunun üzerine her orman köylüsünün yaptığı gibi Cumhuriyet Çınarı Foter Osman da ihtiyacı olan kerestenin geri kalan bölümünü ormandan kaçak olarak kesip getirttiği keresteyle karşılamaya çalışır. Gerekli olan malzemelerin tamamı temin edildikten hemen sonra inşaata başlanır.
     Henüz 15– 20 gün olmuştur inşaata başlanalı. Bir ormancı (orman muhafaza memuru) çıkagelir, Çiçeklidere Köyü’ne. Yeni atanmıştır oraya. Hem sorumluluk bölgesinde bulunan ormanların durumu hakkında bilgi sahibi olup yerinde görmek, hem de köylülerle tanışmak için Çiçeklidere’ye gelen ormancının köyde karşılaştığı ilk kişi Ahmet Emmi’dir. Hani Foter Osman’ın “Deli Çocuk” dediği şu Ahmet Emmi yok mu? İşte o adam.
     Vakit öğlendir. Yemek zamanıdır. Ahmet Emmi, “hoş geldin” diyerek evine alır ormancıyı. Hoş-beş edilip hal-hatır sorulduktan sonra bir kahve ikram edilir köye yeni gelen ormancıya. Hemen ardından kurulan yer sofrasında yemekler yenir. Bir zaman sonra da demlenen çaylar içilir afiyetle.
     Tabi doğal olarak geçen bu süre zarfında samimiyetleri biraz daha ilerlemeye ve muhabbet biraz daha koyulaşmaya başlamıştır, ev sahibi ile misafir arasında. Bu durum, Foter Osman’a oyun oynama niyetinde olan Ahmet Emmi için ele geçmez bir fırsattır, Cumhuriyet Çınarı Foter Osman’a oynamayı düşündüğü oyunu, ormancı aracılığıyla yaşama geçirmek için.
    Ancak aralarında gelişmeye başlayan samimiyete rağmen durumu ormancıya anlatıp anlatmamakta kararsızdır, Ahmet Emmi. Söylesem mi, söylemesem mi? Söylersem kızar mı kızmaz mı? İsteğimi yerine getirir mi getirmez mi? diye düşününce birazcık karamsar olur Ahmet Emmi. Durumu kendi içinde birazcık daha muhakeme ettikten sonra durumu, ormancıya anlatmaya karar verir. 
—Begim bir iricam olacak senden, der.
—Estağfurullah Ahmet Emmi buyur anlat, der ormancı.
—Emme?
—Amması neymiş Ahmet Emmi?
—Bilmem söylesem mi söylemesem mi?
Ahmet Emmi’nin tavrından işin, biraz çetrefilli bir iş olduğunu anlayan ormancı:
—Hiç çekinmeden anlat Ahmet Emmi. Yapabileceğim bir şey ise yardımcı olmaya çalışırım, der.
Ormancının bu sözlerinden cesaret alan Ahmet Emmi:
—Köyümüzde yeni başlayan bi inşaat var. Sahabı, çok sevdiğimiz, saydığımız bi gomşumuzdur. Osman’dır, adı. Emme foter taktığı içun herkes “Foter Osman” der, ona. Belkim sen de tanırsın? Gendisi hoşsohbet, hazırcevap, nüktedan olduğu gadder de goyu bi CHP’lidir. Ona bi oyun oynamağ istiyam. Emme sen baan yardımcı olacağ isan tabi, der.
—Nasıl bir oyun bu Ahmet Emmi? diye sorar ormancı.
—Sen,benden daha eyi bilirsin begim. Bizim köylük yerde inşaat yapacağ olan gişi, gendiye ilazım olacağ kereste ehtiyacı içun müracaat eder, Orman İşletmesi’ne. Bu müracaat üzerine bi gaç metreküp kereste veriverirler gendiye parasıynan. Emme bu, onun ehtiyacını garşılamaz. Eeee… Ne yapcak bu adam? Ehtiyacının geri galan gısmını da gaçak keser getırır ormandan, der Ahmet Emmi.
—Doğrudur Ahmet Emmi. Biz de biliyoruz bunu. Ama haklı olduğu için bir şey diyemiyoruz vatandaşa. Görmezden geliyoruz kendisini. Devlet, adamın ihtiyacını karşılayamazsa vatandaş da kaçak ağaç keser getirir ormandan. Bunu bilmeyen yoktur, der. Sonra:
—Senşimdi ne istiyorsun benden, onu söyle bana, der.
—Diyeceim şu ki hepicigimizin yaptığı kimi, bizim Foter Osman da ehtiyacının çoğunu ormandan gaçak ağaç keserekten temin etmiş. Biz şincik doğruca Foter Osman’ın inşaatına gidegin. Oraya varıncağ bu kereste gaçağtır de, zabıt tutarın, seni mahkemeye verırın de, birazım gorğut gendiyi. Bağalım ne cevap verecağ saan, der.
—Senin söylemek istediğin, benden yardım beklediğin şey bu muydu Ahmet Emmi? diye sorar ormancı.
—He yabegim, der Ahmet Emmi.
—Tamam,Ahmet Emmi sen o işi bana bırak, der ormancı.
Aralarında geçen bu konuşma sonrasında ikisi birlikte inşaata uğramak üzere çıkarlar evden. Yürüyerek varırlar inşaata. İnşaata varınca:
—Kolaygelsin ağalar, der ormancı.
    Başta inşaat sahibi Foter Osman olmak üzere inşaatta çalışan tüm usta ve işçiler, sırasıyla köylerine ilk kez gelen ormancının elini, iki ellerinin arasına alıp yarı bellerine kadar eğilerek:
—Hoş geldınız köyümüze begim, safalar getirdiniz der ve karşısında tek sıralı safta dururlar ayakta.
—Nasılsınız, iyi misiniz ağalar?
—Sağ olun begim sizleri sormalı, der çalışanlar. 
—Sağ olun ben de iyiyim der sonra:
-İnşaatın sahibi kimdir?
Bulunduğu saftan bir adım öne çıkan Foter Osman:
—Benim begim, der.
—Adın neemmi?
—Osman…Osman Alasırt… Emme herkes “Foter Osman” der, bana.
—Hayırlı olsun. Allah güle güle içinde oturmak nasip etsin, Osman Emmi…
—Sağ ol, Allah ırazı olsun begim, der Foter Osman.
Ormancı:
—İhtiyaç aldın mı işletmeden, emmi? diye sorar.
Foter Osman:
—Almaz olur mıyın begim? Aldım tabi, der.
Ormancı:
—İhtiyaç makbuzu yanında mı? diye sorar.
—Vallah abi kâğıt verdiler emme ne olduğunu bilmem ki der Foter Osman.
Ormancı:
—Tamam, işte o kâğıt emmi. Yanında mı o? diye sorar.
—He ya yanımdadır…
—Bana verirmisin onu?
—Tabi begim, hemen…
Sonra ceketinin iç cebinden çıkarır cüzdanını, açar cüzdanının ağzını. Cüzdanının içinde sakladığı makbuzu çıkarır ve:
—Buyur begim, diyerek uzatır ormancıya makbuzu.
Cumhuriyet Çınarı Foter Osman’ın kendisine uzattığı makbuzu eline alan ormancı, önce makbuza bir göz atar, ardından orada, inşaatın hemen yanı başındaki koca çınarın gölgesinde üst üste istif edilmiş keresteye bakar. Sonra:
—Osman Emmi…
—Buyur begim...
—Şu an inşaatta bulunan kereste miktarı, makbuzda yazılı olan miktardan daha fazla gibi görünüyor. Doğru mu? 
—Doğrudur, begim fazladır…
—Ormandan kaçak ağaç mı kesip getirdin yoksa?
—Vallaha bu yaşımda yalan söyleyecek deelim begim. Evet, çoğu gaçağtır bu ağaçların…
—Bunun suç olduğunu bilmiyor musun?
—Bilmez olur mıyın, elbette bilirim…
—Sen bile bile suç işlemişsin Osman Emmi. Cezası çok ağırdır bunun. Hani biri bilerek bir adam öldürür, öteki kazaen bir adam öldürür. Bilirsin kazaen adam öldürenin cezası az, bile bile adam öldürenin cezası çok olur. Bu da onun gibi bir şey. Sen de suç olduğunu bile bile ağaç kesmişsin. Bunun cezası çok ağır olur, haberin olsun, der ormancı.
—Vallaha bu yolu bize gösterten sizsiniz begim, der Foter Osman.
—Nasıly ani?
—Baan istediğim gadder ehtiyaç verseydınız, ben gaçağ ağaç kesıp getırır mıydın ormandan? Getmezdim elbette. Hemi ehtiyacım olan keresteyi vermezsınız, hemi de baan gaçağ muamelesi yapıyorsunuz. Bu hangı kitapta yazılı? diye itirazda bulunarak savunmaya çalışır kendini, Foter Osman.
—Sen belki haklısın Osman Emmi. Ama bunda benim suçum ne? Sana ihtiyacı eksik veren işletmedir. Git hakkını onlara karşı savun, bana değil. Benim yapacağım tek şey tutanak tutup seni mahkemeye vermektir. Başka bir şey yapamam ben, kusuruma bakma benim…
—Yohoğlum yoh kimsenin gusuruna musuruna bahtığım yoh benım. Ne geregiyorsa onu yap. Eyvallahım yoh benım kimselere. Elinden geleni goma arğana, diyerek çeker ormancıya restini, bizim Foter Osman.
     Bunun üzerine başta bu muzipliğin planlayıcısı ve fikir babası olan Ahmet Emmi olmak üzere inşaatta çalışan tüm usta ve işçiler girerler araya. Her hangi bir işlem yapmaması için ricada bulunurlar ormancıdan. Foter Osman’ın oldukça gerildiğini fark eden ve işin dozunu daha fazla arttırmak istemeyen ormancı:
—O zaman anlaşalım seninle, der Foter Osman’a.
Ormancının bunu söylemekle kendisinden para istediğini sanan Foter Osman:
—Tamam…Ben ona da varın oğlum, der ormancıya.
—Şartımı kabul edersen ne zabıt tutarım ne de mahkemeye veririm, der ormancı.
—Neymiş söyle bahalım şartını?
—Şartımı kesin kabul edersen söylerim ama…
—Öyle dayatma yoh oğlum. İşime gelirse gabul ederın, gelmezse gabul etmem, der Foter Osman.
—Duyduğum kadarıyla CHP’liymişsin sen, Osman Emmi. Doğru mu? diye sorar ormancı.
—Doğru duymuşsun oğlum. CHP’liyim ben. Hemi de sapına gadder, der.
—CHP’den ayrılıp ANAP (Anavatan Partisi)’a geçer, bundan sonra ANAP için çalışırsan zabıt tutup mahkemeye vermem seni, der ormancı.
—Sen zabıtın tut, mahkemeye ver oğlum der Foter Osman.
—ANAP’lı olmayı kabul etmiyor musun yoksa? der ormancı.
Foter Osman:
—Yoh oğlum yoh, üstüne ananı da versen ben ANAP’lı olmam diyerek son noktayı koyar.
     Cumhuriyet Çınarı’nın bu sözleri üzerine katıla katıla gülmeye başlayan ormancı, Ahmet Emmi, ustalar ve işçiler engel olamıyorlar, gülmekten ötürü akan gözyaşlarına.
—Kusuruma bakma Osman Emmi hepsi şakaydı. Ahmet Emmi’nin planıydı bütün bunlar, der ormancı.
Foter Osman:
—Sende de heç akıl yoğ imiş bre oğlum, der ormancıya.
—Neden?
—Nedeni var mı oğlum? Sende akıl olsaydı heç uyar mıydın bu Deli Çocuğa (Ahmet Emmi için söylüyor)? der Foter Osman.
—Deli Çocuk kim Osman Emmi?
—Kim olacağ oğlum, senin fikir babandır...
Yine gülüşmeler, kahkahalar…
FoterOsman:
  —Çaylar hazır mı kele? diye seslenir, nasırlı elleri öpülesice karısına.
Kocakarı içeriden:
—Hazır Osman Ağa hazır. Getireyim mi? der.
—Getır kele getır, der Foter Osman.
     Gelen çaylar afiyetle içilir, hep birlikte.
     Sonra,”kolay gelsin, hoşça kalın” diyen ormancı ile Ahmet Emmi oradan ayrılırlarken ustalar ve işçiler de dönerler işlerinin başına.
     Bundan sonra köye her geldiğinde uğradığı ilk yer Foter Osman’ın evi olur, ormancının.

             Mehmet KORKMAZ
              Emekli Eğitimci, Şair, Araştırmacı Yazr
 

 
Bugün 21 ziyaretçi (60 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol