MİTOLOJİ SÖZLÜĞÜ-III

MİTOLOJİ SÖZLÜĞÜ-III

------H------
 
Hades:  Yunan mitolojisine göre eski Yunan’da yaşayan Yunan soyundan gelen Hellenlerin en büyük tanrılarından biri olan Hades, Öbür Dünya (Yeraltı Dünyası ya da Ölüler Ülkesi) Tanrısı’dır. İkinci Tanrılar grubu olan Titanlarla giriştikleri savaşı utkuyla sona erdiren Olymphos Tanrılarının kendi aralarında gerçekleştirdikleri bölüşüm sonrasında payına, “Yeraltı Dünyası Krallığı” yani “Ölüler İmparatorluğu” düşen Hades, bir zamanlar dünyanın hükümranı olan Tanrı Kronos ile Uranos(Gök) ve Gaia(Yer) ikilisinden doğma Rhea’nın oğludur. Alınlarında bir tek büyük göz bulanan Kyklopslar (Tepegözler) tarafından kendisine verilen büyülü başlıkla görünmez hale gelen Hades, Pluton ile karıştırılır olunca halk arasında Pluton ya da “Aidonus” adlarıyla da anılır olmuştur.
Yeraltında bulunan sisli ve karanlık diyarın egemeni olan Hades ile aynı zamanda Doğa Tanrıçası olan karısı Persephone(Kore) amansız ve acımasızdırlar. Hades sözcüğünün; birincisi Yunanca “görünmez“ anlamında da olan tanrı “Hades”; öteki de “Hadoudomos” sözcüğünden türetilen “Hadesin Evi” anlamına gelen Yeraltı Ülkesi için kullanılan “Hades” olmak üzere iki anlamı bulunmaktadır. M.Ö. VIII. yy. ortalarında yaşayan Yunan epik şair Homeros tarafından kaleme alınan “Odysseia Destanı”nda, oraya canlı olarak giden ve destanın başkahramanı olan Odysseus, Hades’i ölü gölgelerin dolaştığı, kapısında Kerberos adlı köpeğin nöbet tuttuğu bir yer ve ebedî geceyele örtülmüş bir bataklık olarak tanımlar. Daha sonraları “Cehennem” ve ”Gayya Kuyusu” anlamına gelen “Tartaros” ve “Cennet” anlamına gelen “Elysii” veya “Elysian” tasavvurlarının da eklenir olduğu bu söylenceler, özellikle de M.Ö. 70- M.Ö. 19 yılları arasında yaşayan Latin Şair Vergulius’un kaleme aldığı geniş kapsamlı bir ulusal destan olan “Aeneis Destanı”yla iyiden iyiye zengin hale gelir.
 
Haimon: M.Ö. 496/494- M.Ö. 406 yılları arasında yaşayan Yunan trajedi şairi Sophokles tarafından M.Ö. 422’ye doğru kaleme alınan “Antigone” adlı trajediye göre Thebai’nin zalim kralı Kreon’un oğludur. Haimon Thebai kralı ve efsane kahramanı Oidipus’un kızı olan ve Oidipus ile öz annesi İokaste’nin birlikteliklerinden doğan Antigone’ye âşık olur. Değişik versiyonları da bulunan söylenceye göre Antigone, dayısı ve aynı zamanda Haimon’un da babası olan Kreon tarafından diri diri gömülme cezasına çarptırılır. Ancak katı kurallara karşı çıkmanın simgesi durumuna gelen Antigone, dayısı ve aynı zamanda Thebai kralı olan Kreon tarafından verilen ölüm cezasının infazı öncesinde intihar ederek yaşamına son verir. Antigone intihar edince ona tutkuyla bağlanan Haimon da onun cesedinin başında intihar ederek yaşamına son verir.
 
Haimos (Haemos): Yunan mitolojisine göre Trakya’nın söylencesel kralı olan Haimos, Kuzey-Doğu Rüzgârı Boreas (Poyraz) ile Atinalılar tarafından tapınım gören ilk tanrılardan biri olan Erekht-heus’un kızı Oreithyia’nın oğludur. Kendisine Baştanrı Zeus, karısı Rodope’ye de Evlilik Tanrıçası ve Zeus’un karısı Hera olarak tapınılmasını isteyen Haimos-Rodope ikilisi Haimos-Rodop adlarıyla dağa dönüştürülürler.
 
Halia: Yunan mitolojisine göre ihtiyar adam görünümüyle sembolize edilen eski bir Deniz Tanrısı olan Nereus ile Deniz Tanrıçası Tethys’in “Nereus Kızları” ya da “Nereidler (Nereisler)” adlarıyla bilinen elli kızlarından biri.
 
Halia: Yunan mitolojisine göre Rodos Adası’na adını veren Rodos adlı kahramanın annesi olan Halia, Rodoslu bir kadın kahramandır. Denizler Tanrısı Poseidon ile olan birlikteliklerinden Rodos doğar.
 
Haliakmon:  Yunan mitolojisine göre Yunanlı bir kahraman olan Haliakmon, kendini bir ırmağa atarak yaşamına son verir. Bu ırmak (Aliakmon), o günden başlayarak bu kahramanın adıyla anılır olmuş.
 
Halieia: Yunan mitolojisine göre Rodos Adası’nda beş yılda bir Güneş onuruna düzenlenen eğlentilere verilen ad.
 
Halirrhotios: Yunan mitolojisine göre Denizler Tanrısı Poseidon-’un oğlu olan Hallirrhotios, Savaş Tanrısı Ares’in kızı Alkippe’nin ırzına geçmeye yeltenince Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares tarafından öldürülür ve Ares Tepesi’nda toplanan “Areopagos” denilen Tanrılar Mahkemesi’nde yargılanır.
 
Hamadryades: Yunan mitolojisine göre bir ağaçla birlikte doğup onunla birlikte ölen orman ve ağaç nympheler(peri)’idirler.
 
Harmonia: Yunan mitolojisine göre Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares ve Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’nin kızı. Yunanlılar arasında medeniyeti yayan söylencesel kişilerden biri olan Kadmos ile evlenirken düğün hediyesi olarak kademsiz büyülerle donanan ve adına “Peplos” denilen vücudu saran ve üst kısmı gövde üzerine oturan, kumaştan yapılma yünlü kadın giysisi ile bir kolye alan Harmonia, kocası Kadmos’la birlikte Thebai’den sürülüp yılana dönüştürülmelerine rağmen daha sonra Campi Elysii’ye taşınır.
 
Harpyalar: Yunan mitolojisine göre kanatlı cinler olan Harpyalar, eski deniz tanrılarından Thaumas ile nymphe(su perisi) Elektra’nın kızlarıdırlar. Aello, Okypete ve Kelaino adlarında üç kız kardeş olan Harpyalar, pençeleri ve kanatları bulunan kadınlar olarak gösterilmelerine karşın zaman zaman da kadın başlı kuş olarak betimlenirler. Söylencelerde çocukları ve ruhları kapıp kaçıran yaratıklar olarak gösterilen ve Cenaze Tanrıçaları olan Harpyalar, Eski Romalıların Furiae adı verilen Cehennem Tanrıçaları’yla karıştırılmışlardır.
 
Hebe: Yunan mitolojisine göre kişilik kazandırılmış. Gençlik olan Hebe, Baştanrı Zeus ile Evlilik Tanrıçısı Hera’nın kızlarıdır. İda Dağı’nda sürülerini otlatırken Baştanrı Zeus tarafından kaçırılan Tros ile Kallirrhoe’nin oğulları Ganymedes’in Olympos’a getirilişinden önce Olympos Tanrıları’na “nektar” denilen içkiyi Hebe adlı bu genç kız sunardı.
 
Heilebie: Yunan mitolojisine göre Danaos’un atası olan Epaphos’u doğuran İo, Baştanrı Zeus tarafından karçırıldığı zaman babası Irmak-tanrı İnakhos, olay öncesinde kızı İo’nun taliplerinden biri olan Lyrkos’u, İo’yu aramakla görevlendirir. Ancak Lyrkos, gidilebilecek her yeri aramasına rağmen İo’yu bulamaz. Bunun üzerine Argos’a dönmekten çekinen Lyrkos, Karia Bölgesi’nde yer alan Kaunos kentine yerleşerek Kaunos kralının Heilebie adlı kızıyla evlenir. Evliliklerinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen çocukları olmaz olunca kısırlığının nedenini öğrenmek amacıyla tanrı sözcüsüne başvurmak üzere Kaunos’tan ayrılır. Lyrkos’un bu yolculuğu sırasında karısı Heilebie’yi bir başka kadınla aldattığından haberdar olan ve aynı zamanda kayınbabası olan Kaunos kralı, onu dönüşünde ülkesinden kovmak ister. Ancak Heilebie kocasından yana tavır alarak kocasının, babasını yenmesine yardımcı olur.
 
Hekabe: Yunan mitolojisine göre Truva’nın son kralı Priamos’un karısı, yiğitliğiyle ün yapmış Hektor, yakışıklılığla nam salmış Paris ve güzelliği dillere destan Kassandra’nın anneleri olan Hakabe; Truva Savaşı sırasında çocuklarının hemen tamamını yitiren ve kocası gözlerinin önünde öldürülen kadersiz bir kadındır.
M.Ö.VIII. yy. ortalarında yaşayan Yunan epik şairi Homeres’un destanlarında adından “acılı bir kadın” olarak söz edilen Hekabe, savaş sırasında tutsak olarak götürüldüğü Trakya’da köle gibi satılır. Odysseus’un kölesi olunca Truva Savaşı sırasında kendisinin çocuk yaştaki küçük oğlu Polydoros’u öldürtüp kızı Polyksene’yi gözlerinin önünde kurban eden Trakya kralı Polymestor’u kör ettikten sonra çocuklarını da kurban ederek intikamını alır. Bir ana-tanrıçanın tüm vasıflarına haiz olan Hekabe, taşa tutularak öldürülme riskiyle karşı karşıya kalınca Olympos Tanrıları tarafından köpeğe dönüştürülerek kurtarılır.
Hekale: Yunan mitolojisine göre Atinalıların “Onsuz hiçbir şey yoktur” diyerek efsanevî bir kişilikten ziyade tarihî bir kişilik olarak gördükleri Theseus tarafından kendisi için ayrı bir kült düzenlenen Hekale, Marathon Boğası’yla müsabakaya giren Theseus’u evinde ağırlayan yaşlı kadındır.
 
Hekamede: Yunan mitolojisine göre Nestor’a, barakasında köle olarak hizmet veren Hekamede, Akhalıların Truva Savaşı sırasında Tenedos(Bozcaada)’a düzenledikleri yağmalama olayı esnasında esir aldıkları uzun saçlı güzel bir kızdır.
 
Hekate: Yunan mitolojisine göre Baştanrı Zeus ile Ekili Taproklar Tanrıçası Demeter, ya da Doğu masal kahramanlarını andıran Perseus ile Altın Çağı’nda insanlar arasında yaşam süren Astreia’nın kızı olduğu zannedilen Hekate, Ay Cehennem ve Deniz’in üç şekilli tanrıçasıdır. Kendisine kurban olarak köpek adanan, adının menşeyi bilinmeyen ve M.Ö. VIII. yy.da yaşayan Yunan epik şairi Homeros’un destanlarında adından söz edilmeyen Hekate; denizcilerin koruyucusu olmasına ve yolculuklarının iyi geçmesine yardımcı olmasına karşın insanlara gece varlıkları, hayalet ve hortlakları gönderen bir tanrıça olarak kabul görür. Kendisi için Kameri aylarının son günlerinde sunaklarının üzerine hediyeler bırakılan Hekate’nin Aigina’da; Trakya’ya yakın olan Semadirek Adası’nda, Anadolu’da Karia ve Lagina’da sırlarının kutlandığı tapınakları bulunurdu. Atina’da tapınımı VI. yy.’da benimsenen Hekate’yi, Romalılar, resimlerini kavşaklara koydukları Kavşak Tanrıçası “Trivia”(Diana) ile aynılaştırdılar. İmparatorluk Dönemi Roması’nda Hekate’nin şahsında Cehennem Sihiri Tanrıçası’na tapınıldı. Av Tanrıçası Artemis gibi Peplos adı verilen kadın giysisi giyinmiş olan Hekate, çoğu zaman saçları düşük veya yüksek silindir şeklinde yapılmış ve elinde uzunca meş’aleler taşıyan gencecik bir kadın biçiminde tasvir edilir.
 
Hekatogkheiroi: Yunan mitolojisine göre Kottos, Briareos ve Gyes adlarında üç kardeş olan Hekatogkheiroiler; Gök-tanrı Uranos ile Yer-tanrı Gaia’nın oğulları olan korkunç devlerdir. Her birinin elli başı, yüz kolu bulunan Hekatogkheiroiler, hem Kronos’a hem de ikinci Tanrı Grubu olan Titanlar’a karşı Baştanrı Zeus’un yanında saf tuttular.
 
Hekatombaion: Eski Yunan’da Temmuz’a doğru “Büyük Panathenaia” ve yüz tane sığırın kurban edildiği “Büyük Hekatombe Ayinleri”’nin kutlandığı Atina yılının yedinci, daha sonra birinci ayına verilen ad,
 
Hekatompedon: Eski Yunan’da M.Ö. 600- M.Ö. 527 yılları arasında yaşayan Atina Tiranı Peistratos döneminde yapılan ve daha sonraki yıllarda oğulları tarafından onarılıp geliştirilen Hekatompedon Atina Akropolisi’nde bulunan Klasik Dönem öncesi Athena Tapınağı’dır.
 
Hekatomphonia: Eski Yunan’da bir savaşta katledilen her yüz düşman için Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares’e sunulan kurban.
 
Hekatomphonia: Eski Yunan’da Lakedaimonluları yenilgiye uğratan Messinialı kahraman Aristomenes tarafından başlatılan Hekatomphonia; Messinia Bölgesi’nde yer alan İthome Dağı’nda “Zeus İthomatas” onuruna düzenlenen eğlentiye verilen ad.
 
Hektor: Yunan mitolojisine göre yıkılışını on yıl geçiktirdiği Truva’nın, Truva Savaşı sırasındaki ordu komutanı olan Hektor, Truva’nın son kralı Priamos ile Hekabe’nin oğlu, Truva Savaşı sırasında Odysseus tarafından kentin surlarından aşağıya atılarak öldürülen Astyanaks’ın babası ve savaş sonrası bölüşümde esir olarak Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’un payına düşen Andromakhe’nin kocasıdır. Savaşta yenilgiye uğrattığı Protesilaus’u öldüren, Diomedes ve Aiaks ile cenge girişen, Yunan Donanması’nı ateşe verdikten sonra Lokrisli kahraman Patrokles’i öldüren ve M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan destanların başkişilerinden biri olan Hektor’un cesedi, kendisini mağlup edip öldürdükten sonra arabasının arkasına bağlayan Akhilleus tarafından yedi kez Truva surlarının çevresinde sürüklenerek dolaştırılır. Bu dehşet verici, tüyler ürpertici manzaraya gönülleri razı olmayan Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aprodite ve Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon, Hektor’un cesedinin başında nöbet tutarlar. İlyada Destanı’nda kendisine ağıtlar düzülen yiğit Hektor’un cesedi, daha sonra babası Priamos’un yakarıları üzerine Akhilleus tarafından babasına teslim edilir.
 
Helene: Günümüz tarihçilerinin Minoslu bir Bitki Tanrıçası olarak gördükleri Helene, sadece bir söylence kahramanı olmakla kalmıyor. O, Eski Yunan değerlerini aydınlığa taşıyan ve farklı yönlerden değerlendirilen zengin kimliktir. M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Epik şair Homeros tarafından kaleme alınan destanlarda adından sözedilen efsanevî Yunanlı bir kadın ve çağdaş sanatçılar için güzelliğin ölümsüz örneği olan Helene; Baştanrı Zeus ile söylencesel Sparta Kralı Tyndareos’un karısı Leda’nın birlikteliklerinden doğar. Aşığı Aigisthos ile birlikte, kocası Agamemnon’u öldüren Klytaimnestra, Kastor ve Polydeukes’in kız kardeşleri olan Helene; M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan Trajedi yazarı Hesiodos ile “Agamemnon” adlı yapıtı kaleme alan Yunan trajedi yazarı Aiskhylos (M.Ö. 525-M.Ö. 456)’a göre uğursuz bir güçtür.
Tyndareos’un karısı Leda tarafından doğurulan bir yumurtadan çıkıp kısa süre içinde güzelliğinden söz ettiren duruma gelince Atinalı kahkramanlardan Theseus tarafından kaçarılarak Attike’ye götürülen Helene, Kastor ve Polydeukes adlı kardeşleri tarafından kurtarılarak Sparta’ya geri getirilir. Kendisiyle evlenmek isteyen Atinalı kahramanların tamanının aşklarını karşılıksız bırakan güzel prenses, Agamemnon’un kardeşi olan Arkadhia kralı Menelaos ile dünya evine girer. Kocası Menelaos’un bulunmadığı bir sırada araya giren Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in yardımıyla Sparta’da bulunan Truva’nın son kralı Priamos’un yakışıklı oğlu Paris tarafından kaçırılır. 
Helena’nın kaçırılışı sonrasında eski rakiplerini yardımına çağıran kocası ve Arkadia kralı Menelaos, Eskiçağ ozanları tarafından dile getirildiği üzere karısını kurtarmak için Akhaları savaşa sürükler ve neticede Truva Savaşı başlamış olur. M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından dile getirilenlerin dışında M.Ö. 480–420 yılları arasında yaşayan Yunanlı tarihçi ve tarihin babası sayılan Halikarnas(Bodrum)’lı Herodotos ile M.Ö. 480–406 yılları arasında yaşayan Yunanlı manzum trajedi yazarı Euripides’in de mutabık kaldıkları değişik yolculuk öykülerine giren Paris ile Helene Anadolu’dan Sidon(Fenike)’a oradan da Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in adası olan Kıbrıs’a geçer burada yıllarca birlikte yaşarlar. Birlikte yıllarca yaşadığı Paris’in Truva Savaşı’nda ölmesi üzerine Paris’in kardeşi Delphobos’la evlenen Helene, kocası Delphobos’u Truva yağmalanması sırasında gözü dönmüş Yunanlılar’a teslim ederek kendisini affettirir. İlk kocası Menelaos ile birlikte Sparta’ya dönen ve Menelaos’un ölümünün ardından Menelaos’un çocukları tarafından ülkeden kovulan Helene, Rodos’a sığınır. Orada Herakles’in oğlu Tlepolemos’un karısı Argoslu Polykso tarafından öldürtülür. Baştanrı Zeus tarafından Tanrılar katına çıkartıldıktan sonra gökte yıldıza dönüştürülür. Bir başka söylenceye göre de Helene, kendisiyle evlendiği Akhilleus ile birlikte gözden uzak Karadeniz’in bir adasında, güzelliğinden ötürü başından geçen trajik olaylardan uzak sonsuz bir ongunluk yaşar.
 
Helenos: Yunan mitolojisine göre kâhin ve savaşçı olup Truva Savaşı sırasında önemli bir rol oynayan Helenos, son Truva kralı Priamos ile Hekabe’nin oğlu, Kassandra’nın da ikizidir.  
 
Heliades: Yunan mitolojisine göre Helenler’de tanrısal yaratık olarak kabul gören Helios’un oğullarına ve kızlarına verilen ad. Mevsimlerin bulunuşu, zamanın gün ve saatlere bölünüşü kendilerine mal edilen erkekler, gökbilim uzmanı oldular. Kızlar da Baştanrı Zeus’un yıldırımlarıyla canveren kardeşleri Phaeton’un ölümünde güzel kokulu gözyaşları dökerler.
 
Helikaon: Yunan mitolojisine göre son Truva           Kralı Priamos’un Laodike adındaki kızı ile evli olan Helikaon, Truvalı önder Antenor’un oğludur. Truva’nın yağmalanmasında sağ olarak kurtularak kardeşleri, babası Antenor ve Panthoos’un oğlu Pulydamas’la birlikte Kuzey İtalya’ya kaçarlar.
 
Helike: Yunan mitolojisine göre Baştanrı Zeus’un sütannesi olan nympheler(su perisi)’den biridir. Av Tanrıçası Artemis’in Kallisto adı verilen peri arkadaşlarından biri olduğu kabul edilir. Baştanrı Zeus’u yetiştirdiği için Zeus’un babası Kronos kendisini cazalandırmak niyetinde idi. Ancak onu, babası Kronos’un elinden kurtulmasını isteyen Baştanrı Zeus, onu Büyükayı yıldızına dönüştürür.
 
Helikon: Yunan mitolojisine göre eteklerinden suları ozanlara ilham veren “Hippokrene” adlı pınarın fışkırdığı Helikon; Boiotia Bölgesi’nde bulunan bir dağın adıdır. Eski Yunan’da sanatçılara ve özellikle şair ve ozanlara ilham veren periler olan Musaların bu dağda oturduklarına inanılırdı.
 
Helios: Yunan mitolojisine göre Hellenler tarafından tanrısal yaratık olarak kabul gören Helios, kişileştirilmiş güneştir. Hem bacı-kardeş hemde karı-koca olan Hyperion-Theia ikilisinin oğulları, Şafak Tanrıçası Eos ve Ay Tanrıçası Selene’nin kardeşidir. Etyopya ve Aiaia Adası’nda oturmaktan haz duyan, savaş arabasınını süren ve insanları gözetip koruyan Helios’un, deniz perisi olan Klymene’den ilk zamanların Güneş Tanrısı Phaeton’a değin birçok oğlu bulunur. Pek ilgi çekmeyen yontularına ve inancı Phoibos(Apollon) tarafından gölgede bırakılmasından ötürü iki tanrı pekçok zaman birbiriyle karıştırılmıştır. Koruyuculuğunu yaptığı Rodos Adası’nda tapınım gören Helios’un ada limanında Kolos adı verilen dev boyutlu bir yontusu bulunmakta ve onuruna Helieia denilen eğlentiler düzenlenmekteydi. Başının üzerinde ışın saçan bir taç ile tasvir edilmiştir. Çoktanrıcılığın neticesinde Plâtoncu sisteme gizemci unsurlar katarak ona yeniden canlılık kazandırmayı amaçlayan ve M.S. III. yy.’da İskenderiye’de meydana çıkan bir felsefe sistemi olan “Yeniplatonculuk”tan ileri gelen, güneş tektanrıcalığı kapsamında yeni bir önem elde etmiştir.
 
Helle: Yunan mitolojisine göre M.Ö. 364 yılında Thebaililer tarafından yakılıp yıkılmasından sonra Makedonyalı Philoppos’a yeniden onartılan Orkhomenos kentinin kralı olan ve Evlilik Tanrıçası Hera’nın hışmına uğrayarak aklını yitiren Athamas’ın kızı olan Helle, Baştanrı Zeus tarafından ineğe dönüştürülen İno’nun intikam almasından kurtulmak amacıyla Phriksos adlı kardeşiyle birlikte altın postlu, uçan koçun üzerinde günümüzdeki Gürcistan’ın bulunduğu yerde eskiden kurulan Kolkhis’e doğru yol alırken günümüzdeki adı Çanakkale Boğazı olan Hellespontos (Helle Denizi)’ta denize düşer
 
Hellen: Yunan mitolojisine göre Hellenler denilen bütün Yunan ırk ve boylarının atası olarak görülen Hellen, insan soyunu ortadan kaldırmak isteyen Baştanrı Zeus, yeryüzünü sular altında bırakmakla cezalandırdığı zaman dürüstlüklerinden ötürü bu cezanın dışında tuttuğu Deukalion-Pyrrha ikilisinin oğludur. Belli başlı Hellen kabilelerinin yöneticileri olan Rüzgâr-tanrı Aiolos; Dorlara adını veren Doros ve Akhalılara adını veren Ksuthos, Hellen’in oğullarıdır.
 
Hemera: Yunan mitolojisine göre Gündüz’ü ve Gün Işığı’nı sembolize eden ve Khaos denilen boşluktan çıkan Hemera, Yeraltı Karanlığı olan Erebos ile Yeryüzünün karanlığı olan Nyks (Gece)’in kızı ve Aither (Esir) denilen evreni çevreleyen hava tabakasının üstünde bulunan saf ve ışıklı Gök’ün kardeşidir. Annesi Nyks (Gece)’le Tartaros denilen Öbür Dünya’nın en derin yerinde buluşurlarmış. Gündüz ve Gün Işığı Tanrısı’dır.
Hephaistieia: Eski Yunan’da Atina’da Ateş Tanrısı Hephaistos onuruna yapılan eğlentiler olan Hephaistieia, Attike yılının Pyanep-sion adı verilen dördüncü ayında kutlanırdı. Bu eğlentiler sırasında meşale yarışmaları yapılırdı.
 
Hephaistos: Yunan mitolojisine göre yeraltı ateşinin, ardından evlerin ve zanaatçıların ateşinin de odak noktasında yer alan Hephaistos, Yunan Ateş Tanrısı’dır. Demircilik sanatı ile maden işlemciliğinin piri sayılan Hephaistos, Baştanrı Zeus ile Evlilik Tanrıçası Hera’nın ya da tek başına Hera’nın oğlu olarak gösterilir. Ayağının ikisi de topal, belki de cüce ve çirkin idi. Ama acı yazgısı onu, gümüş ayaklı Hukuk ve Adalet Tanrıçası Thetis’i evinde ağırlayan parlak başörtülü güzel Kharis, ardından Baştanrı Zeus’un, adlarına Kharites denilen üç güzel kızından biri olan Aglaia ve en sonunda kendisine sık sık ihanet eden Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite gibi en güzel kadınları sevmeye itmişti. Dumanları, volkanlardan tüten yeraltı atelyelerinde belinden yukarı kısmı çıplak ve başında Atinalı işçiler tarafından başlarına takılan takke bulunan ve durmadan çalışan Hephaistos’un; gücün sembolü olan Herakles’in zırhının, Baştanrı Zeus’un asası ile kalkanının, İlyada Destanı’nın başkahramanı Akhilleus’un kalkanının vb. araçların yapımcısı olduğu söylenir.
 
Hera: Yunan mitolojisine göre Analığın Ulvilğini ve Hakimeyetini sembolize eden Hera, Yunan Evlilik Tanrıçası’dır. M.Ö. 1700–1400 yılları arasını kapsayan eski Mykenai ve M.Ö. 1400–1200 yılları arasını kapsayan Yeni Mykenai olmak üzere iki bölümden oluşan Mykenai Dönemi’nden itibaren tapınım gören Hera ile Aşerah adlı Sami Tanrıçası arasında özdeşlikler kurulmuştur. Baştanrı Zeus’un hem kız kardeşi, hem de karısı olan Hera, Kronos-Rhea ikilisinin kızıdır. Baştanrı Zeus ile olan birliktelikleri, sadakatsizliklere ve geçimsizliklere rağmen insanların evliliklerine örnek oluşturan Hera, bununla birlikte Verimli Toprak’ın Bahar Bitkileri’nin ve Çiçekleri’n Tanrıçası ve Kadınların Koruyucusu’dur. Roma’da Romalıların Kadın ve Evlilik Tanrıçası İuno ile özdeş tutulan Hera; çoğu zaman kin güden, çekemeyen, kızan, saldıran bir tanrıça şeklinde tanıtılır. Nitekim bir jüride bulunan ve Hera-Athena-Aphrodite üçlüsünden Aphrodite’i birinci seçerek altın elmayı ona veren Paris’ten verdiği bu kararın intikamını almak amacıyla Truva Savaşı sırasında kente karşı savaşması onun bu karakterinin bir ifadesidir. Klasik dönem öncesinde giyimli, başı örtülü, bazen ayakta bazen tahtta oturur şekilde betimlenen Hera’nın başında bulunan örtü daha sonraları kaldırılmıştır.
 
Heraia: Eski Yunanda Evlilik Tanrıçası Hera onuruna yapılan şenlikleri belirtmede kullanılan Yunanca sözcük. Yunan dünyasının hemen tamamında kutlanan bu şenliklerin en ünlüsü Argos’ta kutlanıyordu.
 
Herakleia: Eski Yunan’da gücün sembölü olan Herakles onuruna Yunan kentlerinin birçoğunda kutlanan eğlenti. Bu eğlentilerde daha çok spor müsabakaları yapılırdı.
 
Herakles: Yunan mitolojisine göre gücün simgesi olarak kabul gören Herakles, ün yapmış bir Yunanlı kahramandır. Romalılar tarafından Eski Roma’da tapınım gören yarı-tanrı olan Hercules ile özdeş tutulan Herakles’e dair söylenceler, oldukça girift ve çoğu zaman da biribiriyle aykırılık içerir. Klasik çevrimlerde Doğu masal kahramanlarını aratmayan nitelikte bir kahraman olan Perseus’un torunu olan ve aldatılmış koca tipini sembolize eden Amphitryon’un güzel karısı Alkmene ile Baştanrı Zeus’un birlikteliklerinden doğan Herakles, daha beşikte küçüçük bir bebek iken Baştanrı Zeus’un kıskanç karısı ve aynı zamanda Evlilik Tanrıçası olan Hera tarafından kedisini zehirleyerek öldürmek amacıyla gönderilen iki yılanı elleriyle boğar.
Altına imza attığı birçok başarının ardından yerleştiği Thebai’de Thebai hükümdarı Kreon’un kızı ve aynı zamanda Öç Tanrıçaları’ndan bir olan Megara ile evlenir. Ancak daha sonra geçirdiği bir cinnet neticesinde karısı Megara ile çocuklarını öldürür. Bunun üzerine suçlu bulunup cezalandırılınca verilen cezayı çekmek için Delphoi’de bulunan Güneş Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı olan Apollon’un kehanetlerinin aracısı olan Pythia adındaki rahibe tarafından Argolis’te bir Yunan sitesi olan Tiryns’e, Kral Eurystheus’a gönderilir. Herakles’in görünürdeki babası Amphitryon’un yeğeni ve Herakles ile amcazade olan Eurystheus; ona, on iki yıl devam edecek olan başarılması güç on iki görev verir. Bu görevlerin başarılması halinde tanrılar katına erişecek olan Thebai kralının kızı Megara ile evliliğinin öncesinde Tanrı Erekhtheus’un oğlu olan Thespios’un kızlarıyla evliliğinden elli oğlu bulunan Herakles’e Eurystheus tarafından verilen başarılması güç olan on iki görev şöyledir:
 
         1- Nemea Aslanı’nı öldürmek.
         2- Lerne Ejderi’ni öldürmek.
         3- Keryneia Geyiğini yakalamak.
         4- Erymanthos Yaban Domuzu’nu yakalamak.
         5- Stymphalos Gölü’nün kuşlarını vurmak.
         6- Augias’ın ahırlarını temizlemek.
         7-Girit Kralı Minos’un Minotauros adlı boğasını yakalamak.
         8-Diomedes’i öldürmek.
         9-Amazonlar kraliçesi Hippolyte’nin kemerini ele geçirmek.
     10- Geryon’u öldürmek.
     11- Hesperislerin Bahçesi’ndeki altın elmaları toplamak.
     12- Kerberos’un zincirlerini çözmek.
 
Kral ve aynı zamanda amcazadesi olan Eurystheus tarafından kendisine verilen başarılması güç bu on iki görevi kısa süre içinde başarıyla yerine getiren Herakles; tam ateşler içinde diri diri yanarak ölürken ölümsüzlüğü elde eder. Ama onca trajik olayları yaşadıktan sonra.
Doğu edebiyatının etkisi altında kaldığı zannedilen bu “On İki İş Söylencesi”nin menşeinin M.Ö. 1700- M.Ö. 1200 yılları arasını kapsayan Mykenai Dönemi’ne değin uzandığını söylemek mümkündür. Eline aldığı gürzüyle dünya turuna çıkan; zorbaların, şakilerin ve canavarların kökünü kazıyan Herakles; Alkyoneus adındaki devi, Akheloos adındaki Irmak-tanrıyı; Phoioe’nin yarı-insan, yarı-at görünümlü yaratıklar olan Kentauroslorını ve Mısır’ın Busiris adlı kralını yener; ikinci Tanrı Grubu’ndan olan Titanlar’dan yana tavır aldığı gerekçesiyle Baştanrı Zeus tarafından gökyüzünü sırtında taşımakla cezalandırılan Atlas’a yardımcı olmak amacıyla gökyüzünü omuzlarına alır; bir kâhinin emriyle bir deniz canavarına kurban edilmek üzere bir kayanın üzerine bırakılan Hesione’yi kurban edilmekten kurtarır, altın postu ele geçirmek amacıyla Kolkhis’e düzenlenen Argonautlar Seferi’ne katılan elli kişilik grubun içinde yer alır; gezginleri öldüren ve toprağa her dokunuşta güç kazandığı için öldürülmesi güç olan Antaios adlı devi havada yakalayarak öldürür; karısı Deianeire’ye, salcılık yaptığı Euenos Nehri’nden karşıya geçirirken sarkıntılık yapmaya yeltenen kentauros Nesssos’u öldürür; Kalpe Dağı ile Abile Dağı’nı Herkül Sütünları denilen yerde birbirinden ayırır; Olympos Tanrıları’ndan çaldığı ateşi insanlara götürdüğü gerekçesiyle Baştanrı Zeus tarafından Kafkasya’da bulunan bir kayanın üzerinde zincire vurulan ve ölümü, ölümsüzlüğe dönüşen Prometheus’u özgürlüğüne kavuşturur; tanrılarla bile savaştan çekinmez vb.
Başından birçok aşk serüveni geçen Herakles, bu yenilmez gücünü kadınlara karşı kullanmaz olur, Çoban ve Hırsızlık Tanrısı Hermes tarafından kendisine köle olarak satılan ve kendisine karşı olan tutkusuyla ün yapmış Lydia Kraliçesi Omphale’ye kendisini köle yapar. Neticede kendisini; ok atmakla usta olarak övünen ve kendisini yenene kızını vereceğini vaat ettiği halde kendisini yenen Herakles’e kızını vermeyince Herakles tarafından öldürülen Oikhalia Kralı Eurytos’un kızı İole uğruna terk ettiği Deianeira ile evlenir. Deianeira bunun üzerine çapkın kocasına, yine kocası tarafından öldürülen Kentauros Nessos’un zehir içeren kanlı gömleğini gönderir (Herakles, Nessos’u zehirli okla öldürünce oktaki zehir kana karışır). Zehirli gömleği giyer giymez acılar içinde yanmaya başlayan Herakles, acılarına bir an önce son vermek için Oiti Dağı’nda kendisini yakarak yaşamına son verdikten sonra Olympos’a tanrılar katına kabul edilir ve Olympos tanrılarına nektar sunan Hebe ile evlenerek ölümsüzlüğü elde eder.
 
Herkyna: Yunan mitolojisine göre Boiotia Bölgesin’de tanrıların emirlerini Boiotia halkına iletmekle görevli olan Trophonios adındaki Lebadeli kahraman için ayrılmış bulunan kutsal Trophonios Ormanı’nında yer alan kaynağın nymphesidir.
 
Hermaia: Eski Yunan’da bilhassa Atletlerin Tanrısı olarak kabul gören Hermes şerefine Gymnasion adı verilen spor salonları ve spor alanları ve Paleastralarda kutlanan eğlentiler. Bu eğlentilerde spor müsabakaları ve meşale yarışları gerçekleştirilirdi.
 
Hermaphroditos: Yunan mitolojisine göre çift cinsiyetli olan bir varlıktır. Birbiriyle aykırılık teşkil eden iki doğayı aynı anda birlikte taşıyan bu yaratık mefhumu Asya menşeylidir. M.Ö. 323- M.Ö. 330 yılları arasını kapsayan Hellenistik Dönem’de Hermaphroditos, artık dinî bir sembolün kişilik kazanmasından çok bir masal kahramanıydı. Çoban ve Hırsızlık Tanrısı Hermes ile Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in oğlu olan Hermaphroditos, Karia’daki göllerin birinde yüzerken güzelliğine âşık olan gölün Salmakis adındaki perisi ona sarılır ve tanrılardan bedenlerini birbirine karıştırması dileğinde bulununca dileği kabul görür ve yeni bir varlık ortaya çıkmış olur. Hermaphroditos daha çok Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos’un arkadaşları arasında yer alır. Asya ve Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite Tapınağı’yla ünlenen Kıbrıs Adası’nın Paphos kentinde ürküntü verici tasvirlere benzemeyen bu görüntü, Antikçağ yontuculuğunda erkek cinsel vasıflarına haiz olan ahenkli bir kadın bedeniyle gösterilir.
 
Hermes: Yunan mitolojisine göre Yunan öncesi dönemden beri tanınan, başlangıçta Çoban Tanrısı veya Koç Tanrısı olan Hermes, M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeres döneminde radikal bir değişikliğe tabi tutulur. Geleneksel mitlere göre Arkadia doğumlu olan Hermes, Baştanrı Zeus ile Arkadhialı bir nymphe (Peri) olan Maia’nın oğludur. Mahir olduğu kadar da kurnaz olan Hermes; Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’a ait olan öküz sürüsünü çalar. Truva Savaşı’na birkaç kez müdahalede bulunan Hermes aynı zamanda kaplumbağa kabuğundan ilk liri yapan kişi olarak da bilinir. Yolları ve yolların üzerinde yürüyen seyyahları, ulakları ve satıcıları gözetir ve bu nedenle ticaret, kent aktivitelerini, gerek olduğu zaman da hırsızları himaye ederdi. Roma ve Delos’ta bulunan tüccar derneklerini de korumasında bulundurulan Hermes, aynı zamanda bir Psykhopompos’tu yani ruhların ölümden sonraki yöneteniydi. Son olarak da Jimnastik Tanrısı Hermes, Sparta, Atina ve bilhassa Olympia palaestralarında tapınım görürdü.
Pekçok fonksiyonu açısından okültizm(gizlicilik) sahasına giren Hermes, bilimlerin tamamının ve bilhassa yazının ve büyünün yaratanı, tanrıların ulağıdır. Gizemli dinlere giriş törenleri esnasında ve ölüm sonrasında ruhların yöneteni ve klavuzudur. M.Ö. 323- M.Ö. 30 yılları arasını kapsayan Hellenistik Dönem’de Yunanlılarca Mısır’ın Ay Tanrısı Thot ile birleştirilen Hermes, evemerosçuluğun tesiriyle M.S. II. ve III. yy.’larda bir Mısır kralı şeklinde görülüyor oldu ve “Üç kere çok büyük” anlamına gelen “Trismegistos” şeklinde vasıflandırılmaya başlandı. O dönemin sonrasında “Hermescilik” ve “Corpus Hermeticum” adlı ideolojik bir antolojiyi de ihtiva eden bir seri tekst “Hermes Trismegistos”a atfedilir olmaya başlandı. 
Sonunda Hermes bir yanlış anlaşılma neticesinde Batı okültizminin babası ve sembolü durumuna geldi. Ortaçağ Hristiyanlığı tarafından bir nebi olarak görülen Hermes, Rönesans devrinde de M.Ö. 628- M.Ö. 551 tarihleri arasında yaşayan ve Zerdüştçülük’ün kurucusu olan Zerdüşt; M.Ö. 427- M.Ö. 347 yılları arasında yaşayan Yunanlı filozof Platon (Eflatun) ve M.Ö. VIII. yy’da yaşayan kanun koyucu, İsrail’in kurtarıcısı, Peygamber Musa ile birlikte teoloji mümessillerinden biri olarak görülmeye başlandı.
        
Hermes Trismegistos (“Üç kez büyük Hermes): Mısırlılar tarafından sanatların tamamının ve tüm bilimlerin yaratanı olarak görülen Hermes Trismegistos, Mısırlılarıın Ay Tanrısı Thot’a Yunanlılarca verilen addır. Yunanlılar, onu gökbilim ve simyaya dair birçok kitap kaleme almış çok eski bir Mısır kralı şeklinde kabul ettiler.  
        
Hermione: Yunan mitolojisine göre Arkadhia kralı Menelaos ile Paris tarafından kaçırılan ve Truva Savaşı’nın müsebbibi olarak gösterilen güzel Helene’nin kızıdır. Truva Savaşı öncesinde, Tragedya kahramanı Agamennon ile Klytaimnestra’nın oğlu ve aynı zamanda kuzeni olan Orestes ile nişanlanır. Ancak annesi Helene, Truva kralı Priamos’un oğlu Paris tarafından kaçırılıp Truva Savaşı başlayınca Hermione, babası Menelaos tarafından, Truva’nın ele geçirilmesi için yardımı elzem olan Akhilleus’un oğlu Neoptolemos’la evlendirilir. Ancak daha sonraki yıllarda Hermione tarafından çağrılan ilk nişanlısı Orestes, Neoptolemos’ü öldürerek Hermione ile evlenir. 
 
Hero ile Leandros: Eskiçağ Yunanı’nda yaşandığı tahmin edilen trajik bir aşkın kahramanlarıdır Hero ile Leondros. Çanakkale Boğazı’nın Anadolu yakasında bulunan Sestos kentinde yer alan Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’e ait tapınakta görevli olan rahibe Hero ile boğazın Trakya yakasında yer alan Abydos kenti kralının oğlu Leandros, büyük bir aşkla bağlanırlar birbirlerine. Gizli gizli buluşmak amacıyla rahibe Hero, her akşam elinde meşale ile kıyıya gidince karşı kıyıda bulunan kral oğlu Leandros, Hero’nun elinde bulunan meşalenin ışığını takip ederek yüzüp karşı kıyıya Hero’nun yanına gider ve orada sevişirlermiş.
Gecenin birinde, her zaman olduğu gibi Hero, sevgilisi Leandros ile buluşmak için meşalesini yakıp kıyıya varır. Onun kıyıya geldiğini gören Leandros, onunla buluşmak üzere boğazın sularında kulaç atmaya başlar. Ancak aniden çıkan şiddetli fırtına, rahibe Hero’nun elindeki meşaleyi söndürünce kendisine doğru kulaç atan Leandros yönünü kaybederek azgın denizin hırçın dalgaları arasında can verip yokolur. Bir süre sonra rahibe Hero, sevgilisi Leandros’un kıyıya vuran cansız bedeniyle karşılaşınca o da, kendisini hırçın dalgalı denizin buz gibi sularına atarak yaşamına son verir. Ancak sonraları söylencenin geçtiği yer değiştirilir olunca Çanakkale Bağazı’nın yerini İstanbul Boğazı alır ve iki sevgilinin buluştukları yer de Kız Kulesi oluverir.
 
Herophile: Yunan mitolojisine göre İda Dağı’nın nympheler (Peri)’inden biri ile bir çobanın kızı olan Herophile, Truva Bölgesi’nde doğan ve Sibylla adı verilen ve tanrılar adına konuştukları kabul edilen kâhin kadınların ikincisi ve en ünlü olanıdır. Truva savaşı’nın çok öncesinde; Sparta’dan gelecek bir kadının yüzünden Truva şehrinin yıkılıp yok olacağını haber verir. M.S. II. yy.’da yaşayan Yunanlı coğrafyacı Pausanias’ın söylediklerine bakılırsa Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’a yazdığı bir övgüde adı geçen tanrının hem kızı, hem de karısı olduğunu dile getiren Herophile, gezgin bir kâhin olmasından ötürü tanrı sözcülüğü yapacağı zaman sürekli yanında taşıdığı taşın üzerine çıkarmış ve yine Yunanlı coğrafyacıya göre Herophile’nin Truva Bölgesi’nde öldüğü halde sürekli yanında taşıdığı büyülü taşı Delphoi’deki Apollon Tapınağı’nda saklıymış. Bir zamanlar Samos(Sisam) Adası’nda da kalan Herophile; Klaros, Delos ve Delphoi’deki Apollon tapınaklarında da görev almıştır. 
 
Herse: Yunan mitolojisine göre Atina’nın koruyucu tanrıçası Athena tarafından içine Toprak-tanrı Gaia’nın Erikthonios adındaki oğlunun konulduğu ağzı kapalı sandığı korumakla görevlendirilen Aglauros ile Pondrosos’un kız kardeşi ve “Çiy”in kişileştirilmişi olan Herse, Attike’nin kurucusu ve ilk efsanevî kralı Kekrops’un kızıdır.
        
Hesione: Yunan mitolojisine göre denizle bağlantısı bulunan üç söylencesel kadın kahramanının adıdır. Hesionelerin en ünlüsü, bir kâhinin emriyle bir deniz canavarına kurban edilmek üzere bırakıldığı kayanın üzerinde gücün sembolü olan Herakles tarafından kurtarılmış olanıdır. Truva Kralı Laomedon’un kızı olan bu Hesione, daha sonra kendisini kurtaran Herakles tarafından kaçırılarak Aighina kralı Aiakos’un Salamis’e sığınan oğlu Telamon ile evlendirilir.
 
Hesperisler (Hesperides) : Yunan mitolojisine göre üç kız kardeş olan ve Toprak-tanrı Gaia tarafından Evlilik Tanrıçası Hera’ya verilen ve Herakles tarafından ele geçirilen altın elmaları korumakla görevli kılınan Hesperisler, Gün Batımı Nympheleridirler. Eskiden Batı dünyasının ucu olan Hesperisler Bahçesi’nin yeri, zamanla coğrafi bilgilerin artması neticesinde Atlas Dağı’nın eteklerinde olduğu belirlenmiştir.
 
Hesperos: Yunan mitolojisine göre Olymposlularla Titanlar arasında yapılan savaşta Titanlardan yana olmasından ötürü Baştanrı Zeus tarafından gökyüzünü sırtında taşımakla cezalandırılan Atlas’ın kardeşi olan Hesperos, Akşam Yıldızı’nn cinidir. Günün birinde kardeşininin omzuna çıkarak ufku izleyen Hesperos’un ayağı kayar ve denize düşer. Denize düşerken de kardeşi Atlas’ın bedeninin bir bölümünü yanında götürür. Bu söylence, bir depremden hareket edilerek yaratılmıştır.
 
Hestia: Yunan mitolojisine göre Kronos ile Rhea’nın kızı yani Baştanrı Zeus’un kız kardeşi olan Hestia, Ocak Tanrıçası’dır. Kendisi bakire olan Hestia, evli kadınların ve yeni doğmuş çocukların koruyucusudur. Onuruna her zaman yakılı bir şekilde tutulan, hiç söndürülmeyen ocak, kamusal yaşamın üssü durumundaydı. Hatta bir sömürge seferinin önderi olan Dikistes, kuracağı kentin kamu ateşini tutuşturacak olan meş’aleyi, hiç söndürülmeyen bir ocaktan tutuşturmuş. Her sitenin “Prytaneion” denilen ve içinde “Kutsal Ocak”ın yer aldığı, “Prytanis” adı verilen kamu görevlilerinin, misafirlerin ve özel olarak onurlandırılan yurttaşların yemek yediği kamu binasında takdis edilirmiş.
 
Hiera: Yunan mitolojisine göre Truva’nın ilk seferi sırasında ülkesinde yaşayan kadınların başına geçerek Yunanlılara karşı savaşan Hiera, Mysialılar’ın Telephos adındaki krallarının karısıdır.
        
Hieraks: Yunan mitolojisine göre Truva savaşı sırasında Truvalılara silah ve yiyecek temin ettiği gerekçesiyle Denizler Tanrısı Poseidon tarafından şahine dönüştürülen Hieraks, (Anadolu’nun Karadeniz ile Akdeniz arasında Batı’ya Ege ve Marmara denizlerine doğru uzanan yarımada bölümünü kaysayan ) Küçük Asyalı bir kahramandır.
 
Hilara: Yunan mitolojisine göre Messinia kralı Leukippos’un kızı olan Hilara, Phoibe adındaki kız kardeşiyle birlikte, Baştanrı Zeus ile Thestios adındaki Aitolia kralının kızı Leda’nın birlikteliklerinden doğan ve Dioskurlar olarak anılan Kastor ve Polydeukes adlı ikiz kardeşler tarafından kaçırılırlar. Kız kardeşi Phoibe ile birlikte “Leukippos Kızları” olarak anılan Hilara, kendisini kaçıran Kastor ile evlenir.
 
Himeros: Yunan mitolojisine göre adına hiçbir söylencede rastlanmayan Himeros, adı “arzu” anlamına gelen ve aşk arzusunu sembolize eden soyut bir mefhumdur. Daha çok, Boiotia’da bulunan Helikon Dağı’nda oturan esin perileri olan Musalar ve göze hoş görüneni sembolize eden tanrıçalar olan Kharitler ile birlikte görülür. Aşk Tanrısı Eros ile birlikte, Göktanrı Uranos’un denize dökülen sperm damlasından oluşup köpükler arasından doğan Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in peşine düşerler.
        
Hippe: Yunan mitolojisine göre yarı-at, yarı-insan görünümlü yaratıklar olan Kentaurosların en iyisi en merti ve en bilgesi olan Kheiron’un gaipten haber veren kızı olan Hippe, günün birinde Pelion Dağı’nda avlanırken Denizler Tanrısı Poseidon’un Rüzgâr Tanrısı olan oğlu Aiolos’un tecavüzüne maruz kalır. Bunun üzerine babasının öfkesinden korkan Hippe, kendilerine yakarıda bulunduğu tanrılar tarafından bir kısrağa dönüştürülür, ardından da bir burç haline getirilir.
 
Hippodameia: Yunan mitolojisine göre Peloponisos’un kuzeybatısında yer alan Eleia(İlia) Bölgesi’nde Pisa kentinin kralı Oinoma-os’un kızıdır. Hippodameia’ya talip olanlar, onunla evlenebilmek amacıyla babası Oinomaos ile araba yarışına girerlermiş. Yarışta babasını geçecek olan kişiyle evlenecekmiş. Ancak yarışa katılanlardan on üçü yarışı kaybederek devre dışı kalırlar. Ondördüncü talipli, lânetli soyun atası Tantalos’un oğlu Pelops’tur. Pelops, Çoban Tanrısı Hermes’in oğlu olan arabacı Myrtilos’un yaptığı hile neticesinde yarışı kazanarak Hippodameia ile evlenme hakkını elde eder.
 
Hippodameia: Yunan mitolojisine göre Truva Savaşı sırasında kocası ve aynı zamanda Lyrenessoskentinin kralı ve kurucusu olan Lyrenessos’u öldüren Akhilleus tarafından tutsak alınan, güzelliğiyle ünlü Brisses’in gerçek adıdır. (Geniş bilgi için Brisseis maddesine bakınız).
 
Hippodameia: Yunan mitolojisine göre bir adı da “Deidameia” olan Hippodameia, Argos kralı ve aynı zamanda Thebai’ye karşı gerçekleştirilen Yedi Şefler Savaşı’nın mimarı Adrastos’un kızı ve Lapithai soyundan gelenlerin kralı olan Peirithoos’un da karısıdır. Kendisinin düğün töreninde yarı-at, yarı-insan görünümlü yaratıklar olan at adamlar (Kentauroslar) ile Tesalyalı halk olan Lapitlailer büyük bir kavgaya tutuşurlar.
 
Hippokampos: Yunan mitolojisine göre yarısı-at, yarısı-balık şeklinde bir canavar olan Hippokampos, denizatıdır.
 
Hippokoon: Yunan mitolojisine göre erkek kardeşi Tyndareos’u iktidardan uzaklaştırıp ülkeden kovduktan sonra kendisi de Herakles tarafından öldürülen Hippokoon, Sparta krallarından Oibalos’un evlilik dışı doğan oğludur.
 
Hippokrene: Adı, Yunanca’da “at pınarı” anlamına gelen Hippokrone; Esin Tanrıçaları olan Musalar’ın ikametgâhı olarak kabul edilen Helikon Dağı’ndaki Kutsal Koruluk’unda bulunan pınarın adıdır. Pegasus adındaki kanatlı kutsal atın ayağını yere vurmasından fışkıran Hippokrene, suyunu içen şairlere ilham verir. Dokuz kişiden oluşan Musalar, onun çevresinde toplanarak ezgiler mırıldanıp hora teperlermiş.
 
Hippolyte: Yunan mitolojisine göre gücünü sembolize eden kemerine Herakles tarafından el konulan Hippolyte, Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares’in kızı ve savaşçı kadınlar olan Amazonlar’ın kraliçesidir.
 
Hippolytos: Yunan mitolojisine göre Atinalılar’ın “onsuz hiçbir şey yoktur” diyerek efsanevî bir kişilikten ziyade tarihî bir kimlik olarak gördükleri Theseus ile Amazon kraliçesinin oğlu olan Hippolytos, hiç evlenmeyen, tek başına yaşayan, ava düşkün olan ve Av Tanrıçası Artemis’e tapınan biridir. Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in arsuzu üzerine Theseus’un Phaidra adındaki ikinci karısı tarafından bir aşk-ı memnuyla sevilen Hippolytos, bu aşka karşı çıkınca Phaidra, kendisini Theseus’un önünde namusuna tecavüze yeltenmekle suçlar. Bunun üzerine Atina kralı Theseus, oğlu Hippolytos’u Denizler Tanrısı Poseidon’a şikâyet eder. Oğul Hippolytos, Denizler Tanrısı Poseidon tarafından gönderilen bir deniz canavarından ürken atları tarafından öldürülür. Söylencenin birine göre Hippolytos, Yunan Hekimlik Tanrısı Asklepios tarafından diriltilir ve yaşamının geri kalan bölümünü, Latium Bölgesi (İtalya)’ndeki Aricia kentinde geçirir.
 
Hippomedon: Yunan mitolojisine göre Thebai’ye karşı Yedi Şefler Savaşı’nı başlatan yedi önderden biridir. Ancak savaş sırasında yaşamını yitirir. Polydoros adındaki oğlu da Thebai’ye karşı girişilen bir başka sefere katılır.
 
Hippomenes: Yunan mitolojisine göre Atlas ile Pleione’nin “Pleiadlar” adlarıyla anılan yedi kızından biri olan Merope ile Megeraus’un oğlu olan Hippomenes, İasos’un Arkadhia yöresinde Av Tanrıçası Artemis’i sembolize eden avcı kızı Atalante’ye âşık olur. Ancak Atalente, koşuda kendisini geçen erkekle evlenebileceğini şart koşar.. Bunun üzerine Atalante’ye âşık olup onunla evlenmek isteyen Hippomenes; onunla evlenebilmek için ne yapması gerektiği konusunda Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’e akıl danışır. Aphrodite tarafından önerilen öneriye uyan Hippomenes, yarış sırasında yere üç altın elma düşürür. Atalante yere düşen üç altın elmayı almak için duraklamak zorunda kalınca bu fırsattan yararlanan Hippomenes ondan önce hedefe varır ve neticede onunla evlenir. Evlendikten sonra Baştanrı Zeus (ya da Ana Tanrıça Kybele) Tapınağı’nda sevişirler Onların bu hareketine öfkelenen Baştanrı Zeus, ya da Ana-Tanrıça Kybele ikisini de aslana dönüştürür. 
 
Hippotes: Yunan mitolojisine göre babasını öldüren efsânevî büyücü Medeia’nın peşine düşen Hippotes, Korintos krallarından zalim Kreon’un oğludur. 
 
Hippotes: Yunan mitolojisine göre Spartalılar ile Atinalılar arasında M.Ö. 431–406 yıllarında yapılan Peloponisos Savaşı sırasında ajan olarak zannettiği İnebahtılı bir gaip biliciyi öldüren Hippotes, Heraklesoğulları’ndan biridir.
 
Hippothoe: Yunan mitolojisine göre kendisini kaçıran Denizler Tanrısı Poseidon’dan hamile kalarak Taphios adında bir erkek çocuk doğuran Hippothoe, Truva’nın son kralı Priamos’un oğlu Mestor ile Lysidike’nin kızıdır.
 
Horalar (Horai) : Yunan mitolojisine göre tabiatın düzenini sembolize eden ve soyut kavramlar olarak tasavvur edilen Horalar, Mevsim Tanrıçaları’dır. Barış’ı simgeleyen “Eirene”; Adalet’i simgeleyen “Dike” ve Düzeni simgeleyen “Eunomia” olmak üzere üç kız kardeş olan Horalar, daha sonraları saatin kişilik kazandırılmış şekilleri olarak kabul gördüler.
 
Horkos: Yunan mitolojisine göre Gece Tanrıçası Nyks’in oğlu olan Horkos, Belâlı Yemin Tanrısı’dır.
 
Hyades: Yunan mitolojisine göre Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos’un sütanneleri olan Hyades, Tanrılar Savaşı’nda Titanlardan yana olmasından ötürü Baştanrı Zeus tarafından göküyüzünü sırtında taşımakla cezalandırılan Atlas’ın sayıları kesin olarak (Yedi ?) bilinmeyen kızları olan perilerdir. Evlilik Tansıçası Hera’dan korktukları için süt çocuklarını, Deniz Tanrıçası’na dönüştürülen İno’ya bırakmalarından ötürü Baştanrı Zeus tarafından takımyıldızına dönüştürüldüler. Bir başka söylenceye göre de avda bir hayvan tarafından öldürülen erkek kardeşleri Hyas’ın ölümünden ötürü kendilerini öldürürler.
 
Hyakinthia: Antikçağda Lakonia Bölgesi’nde bulunan Amyklaikentinde her ilkbaharda Lakonialı kahraman Hyakinthos ve Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon onuruna yapılan bayramlar.
 
Hyakinthides: Yunan mitolojisine göre vatanlarının ongunluğu için kurban edilen genç Atinalılara verilen ad.
 
Hyakinthos: Yunan mitolojisine göre disk atma yarışı sırasında Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon tarafından bir kaza neticesinde öldürülen Lakonialı kahraman Hyakinthos, Amyklas ile vahşi kısraklarını insan etiyle besleyen Trakya Kralı Diomedes’in oğludur. Tanrı Apollon, yarasından sızan kandan bir çiçek (Sümbül) yaratır. Bu mitolojik söylencenin altında, hayvanların efendisi ile aynı tapınakta tapınım gören Helen öncesi bir Çiçek Tanrısı saklıdır.
 
Hyas: Yunan mitolojisine göre avda bir hayvan tarafından öldürülen Hyas, Tanrılar Savaşı sırasında Titanlardan yana tavır belirlemesinden ötürü Baştanrı Zeus tarafından gökyüzünü sırtında taşımakla cezalandırılan Atlas ile Pleiadlar adıyla anılan yedi kız kardeşten biri olan Pelione’nin oğlu ve Hyades adlı beş kızın tek erkek kardeşidir.
 
Hybris: Yunan mitolojisine göre kişiyi suç işlemeye teşvik eden ölçüsüzlük, kendine aşırı güven ve ihtiras olan Hybris, Yunan düşüncesinde oldukça büyük ve önemli bir yer tutan soyut bir kavramın sembolüdür. “Aşırı varlık” ve “tok olma” manasına gelen Koros’un annesi ya da kızıdır. Ancak Hybris’i, Koros gibi Yunan düşüncesine özgü bir mefhum olarak başka dillere çevirmek oldukça güçtür.
          
Hydra: Yunan mitolojisine göre bedeninden ejderhalarla zehirli yılanlar fışkıran bir canavar olan Typhon ile azman ejderha Ekhidna-’nın kızı olan Hydra; cehennemin bekçiliğini yapan üç, yâda yüz başlı köpek Kerberos, ağzından alevler püsküren keçi başlı yılan kuyruklu canavar Khimaira ve Phiks adlı canavarların kız kardeşi olan bir yılan, yâda ejderhadır. Herakles’e karşı kullanılmak üzere Evlilik Tanrıçası Hera tarafından büyütülür, Herakles tarafından öldürülür. Herakles, oklarını da öldürdüğü bu canavarın zehirli kanına batırır. At adam Nessos tarafından, zehirli gömlek göndererek kocası Herakles’i öldüren Deianeire’ya verilen iksire de bu canavarın zehirli kanının karıştırıldığı rivayet edilir. Ayrıca bu canavarın kanının karıştığı ırmak suyunun zehirlendiği, bundan ötürü leş kokularının çevreye yayıldığı da rivayetler arasındadır.
 
Hygieia: Yunan mitolojisine göre adı, başta Zekâ Tanrıçası Athena olmak üzere öteki tanrılara uygun görülen bir vasıf olarak kullanılan Hygieia, Yunan Sağlık Tanrıçası’dır. M.Ö. V. yy’da daha çok Yunan sağlık Tanrısı Asklepios ile birleştirilen ayrı bir tanrıça konumuna getirildi.
 
Hylas: Yunan Mitolojisine göre Herakles’in yakın dostu ve Argonautlar Seferi’ne katılan elli kişiden biri olan Hylas, Theioda-mas’ın oğlu ve Dryopes kabilesinin kralıdır. Mysia kıyısında kaybolduktan sonra bir daha da izine rastlanamaz olur. Her yıl Mysia’da gerçekleştirilen bir dinî törende adı ile çağrılırmış. Ancak her hangi bir yanıt alınamıyormuş.
 
Hyllos: Yunan mitolojisine göre Oiti Dağı’nda ölülerin yakılacağı odun yığınını yakmakla görevli olan Hyllos, Herakles ile Deianeira’nın oğludur. Babasının ölümünün ardından “Herakleidailer” olarak da bilinen Heraklesoğulları’nın başına geçer. Arkadhia’yı ele geçirme girişiminde bulunur, ancak başarılı olamaz.
 
Hymenaios: Yunan mitolojisine göre hakkında muhtelif söylenceler rivayet edilen Hymenaios, evliliği yönlendiren ve düğün şarkılarını temsil eden tanrıdır.
 
Hymnos: Yunan mitolojisine göre Av Tanrıçası Artemis’in aşktan tiksinti duyan ve yakınına erkek yaklaştırmayan arkadaşı Nikaia adlı Nymphe’ye sevdalanan Pyrygialı bir çoban olan Hymnos, dayanamayıp günün birinde Nikaia’ya olan aşkını dile getirir. Buna öfkelenen Nikaia, Hymnos’u oklarıyla vurarak yaşamına son verir. Bunun üzerine Av Tanrıçası Artemis başta olmak üzere bütün doğa yakışıklı çobana gözyaşı döker.
 
Hyperboreoi: Yunan mitolojisine göre Batı Dünyası’nın kuzey ucunda yaşayan efsanevî halk.
 
Hyperion: Yunan mitolojisine göre Olymposlular öncesi tanrı grubu Titanlar’dan biri olan Hyperion, Gök-tanrı Uranos ile Toprak-tanrı Gaia’nın oğludur. Kız kardeşi Theia ile evlenen Hyperion, Güneş’in kişileştirilmişi olan Helios, Ay Tanrıçası Selena ve Şafak Tanrıçası Eos’un babasıdır.
 
Hypermestra: Yunan mitolojisine göre öteki kırk dokuz bacısı gibi davranmayıp kocası ve aynı zamanda kuzeni olan Lygkus’u öldürmeye vicdanı el vermeyince onunla birlikte sürgüne gönderilen Danaos Kızları’ndan biri.
 
Hypnos: Yunan mitolojisine göre Öbür Dünya’nın en karanlık bölümü olan Erebos ile Nyks(Gece)’in oğlu ve Ölüm Tanrısı Thanatos’un ikizi olan Hypnos, Uyku Tanrısı’dır.
 
Hypsikreon: Geç İlkçağ Dönemi’nde “Miletos Öyküleri” adlı bir romana konu olan Hypsikreon’un öyküsü şöyledir: Promedon adlı Naksoslu birini evine konuk eden Hypsikreon’un karısı, kocası tarafından eve konuk olarak getirilen Naksoslu Promedon’a âşık olur. Kocasının evde bulunmadığı günün birinde Promedon’a açıkca ilan-ı aşk eden ev sahibesi Neaira, onunla birlikte kaçarak tapınağın birine sığınır. Kocası Hypsikreon karısını geri almak amacıyla Naksos’a gider. Ancak Naksoslular’ın “zor kullanamazsın, karını ikna edersen alır götürürsün” şeklindeki sözleriyle karşılaşır. Bunun üzerine karısını ikna etmeye çalışırsa da onu ikna etmeyi başaramaz. Karısını ikna edemeyince Miletos’un Naksos’a karşı savaş açmasına yol açar.
 
Hypsiple: Yunan mitolojisine göre Amazonlara özenti duyarak erkeklerin olmadığı bir ülkede yaşamak isteyen Lemnos(Limni) Adası kadınları, sözleştikleri bir gece kocalarını katlederler. Ancak Ülke kralı Thaos’un kızı Hypsipyle, vicdanı el vermediği için babasını öldüremez ve günün birinde Lemnos (Limni ) Adası’nda karaya çıkan Teselyalı kahraman İason, görür görmez büyük bir tutkuyla bağlandığı kraliçe Hypsipyle ile birlikte olur ve sonunda bu birliktelikten iki çocukları olur. Aradan yıllar geçtikten sonra kraliçeleri Hypsipyle’nin babasını öldürmediğini ve eski kralları Thaos’un yaşadığını öğrenen Lemnoslu kadınlar, kraliçelerini tahttan indirdikten sonra Nemea Kralı Lykurgos’a köle olarak satarlar. Lykurgos’un, oğlu Opheltes’e dadı yaptığı Hypsipyle, Thebai’yi kuşatma altına alan yedi önderle buluşup onları yakında bulunan bir pınara götürürken geride bıraktığı Opheltes, bir yılan tarafından boğularak öldürülür. Bu ölüm, yedi önderin giriştikleri bu seferin başarıya ulaşamıyacağının bir işareti olarak algılanır.
 
----- İ -----
 
İakkhos: Yunan mitolojisine göre Eleusis kentinde Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos’a verilen ad, ya da Ekili Topraklar Tanrıçası Demeter veya kızı ve Doğa Tanrıçası Persephone’nin oğlu olarak kabul gören daha küçük bir tanrı. Eleusis’te gerçekleştirilen âyin alayına klavuzluk yapan bir çocuk şeklinde betimlenen İakkhos’un, Mystesler’in tarafından atılan naranın kişilik kazandırılmış şekli olabilme olasılığı da vardır.
 
İalemos: Yunan mitolojisine göre genç yaşta yaşamını yitiren erkekler için cenaze töreni sırasında ağlayıp inlemeyi sembolize eden İalemos Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon ile dokuz esin tanrıçasından (Musalar) biri olan ve en başta gelenlerinden Kalliope-’nin oğludur.
 
İalmenos: M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı’nda adından söz edilen İalmenos, Trakya Menşeyli Yunan Savaş Tanrısı Ares’in oğludur.
 
İambe: Yunan mitolojisine göre yaptığı şakalarla Ekili Toprak Tanrıçası Demeter’i neşelendirmeyi başaran İambe, Eleusis kralı Keleos’un kölesidir. Yunan Doğa Tanrısı Pan ile Yankı’nın kişileştirilmişi olan Ekho’nun oğludur.
        
İamos: Yunan mitolojisine göre Olimpia’da Baştanrı Zeus Tapınağı’nda kâhinlik yapan İamos, Güneş ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon ile kendini, Baştanrı Zeus’un yıldırımlarıyla yanan kocası Kapaneus’u yakan alevli odun yığınının üzerine atarak yaşamına son veren Euadne’nin oğludur. Bir ormanda doğar ve annesi onu kırda menekşelerin üzerine bırakır. İamides denilen soyundan gelenler, Olimpia’nın din hizmetlerinde bulunan ailelerinden biri olmuşlardır.
 
İapetos: Yunan mitolojisine göre Olymposlular öncesi Tanrılar Grubu Titanlardan biri olan İapetos, Gök-tanrı Uranos ile Toprak–tanrı Gaia’nın oğludur. Bütün insanların atası olarak kabul gören İapetos’un Klymene ile olan evliliklerinden, Tanrılar Savaşı’nda Titanlardan yana tavır almasından ötürü Baştanrı Zeus tarafından gökyüzünü sırtında taşımakla cezalandırılan Atlas; bilimin, bilincin, uygarlığın ve özgürlüğün sembolü olan ateşi Olymposlulardan çalarak insanlara götürdüğü gerekçesiyle Baştanrı Zeus tarafından Kafkasya’daki bir kayanın üzerinde zincire vurulan Prometheus; Baştanrı Zeus tarafından kendisine gönderilen Pandora adlı güzel kadını ve onun ölüme neden olan kutusunu kabul etme saflığını gösteren Epimetheus ve Baştanrı Zeus’un, yıldırımlarıyla vurarak Öbür Dünya’nın en karanlık yeri olan Erebos’a gönderdiği Menoitios olmak üzere dört oğlu doğar. 
 
İapyks: Yunan mitolojisine göre efsanelerin pek çoğunda Giritli olduğu rivayet edilen İapyks, İtalya’da yaşayan İllyria menşeyli halk olan İapygialılara adını veren kahramandır.
 
İasion: Yunan mitolojisine göre Baştanrı Zeus’un öfkelenerek yıldırımlarıyla yaşamına son verdiği İasion, Ekili Topraklar Tanrıçası Demeter’in âşık olduğu Titanlar’dan biridir. İkisinin birliktelikleri neticesinde Zenginlik Tanrısı Plutos doğar.
 
İasion: Yunan mitolojisine göre Teselyalı kahraman olan İason, Pelion Dağı’nın yamacında kurulan İolkos’un kralı Eson’un oğludur. At adamların (Kentauros) en iyisi, en merdi ve en bilgesi olan Kheiron tarafından yetiştirilir. Babasının tahtına zorla el koyan amcası Pelias’tan babasının tahtını geri ister. Ancak babasının tahtını ona vermek istemeyen zorba amca Pelias, onu günümüzdeki Gürcistan’ın yerinde eskiden kurulmuş olan Kolkhis’te bulunan Altın post’u ülkesine getirmekle görevlendirir. Bunun üzerine Argonautlar Seferi düzenlenir. Bu seferde yer alan elli kişinin önderi olan İason, “altın postu” ele geçirmesinde yardımcı olan Kolkhis kralının büyücü kızı Medeia ile evlenir. Ancak onun ihtirasları ve kıskançlıkları nedeniyle ömrünün son yıllarını mutsuzluk içinde geçirir.
 
İda (İde) : Yunan mitolojisine göre Baştanrı Zeus’un sütannesi olan İda, Girit Kralı Melisseus’un kızıdır.
İdaios(İdaeos): Yunan mitolojisine göre Çanakkale Boğazı’na ve çevresine adını veren Dardanos’un oğlu olan İdaios, kaçan babasının peşinden gittiği Phrygia’daki İda(Kaz)Dağı’na adını verir.
 
İdas: Yunan mitolojisine göre Dioskurlar olarak bilinen Kastor ile Polydeukes’in kuzenleri olan İdas, Messinialı bir kahramandır. Âşık olduğu Aitolia Kralı Euenos’un güzel kızı Marpessa’yı Güneş ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’a kaptırınca araya giren Baştanrı Zeus, Marpessa’yı seçimini yapmakta özgür bırakır. Bunun üzerine Marpessa, İdas’ı, Apollon’a yeğler. Kardeşi Lygkeus ile birlikte Argonautlar Seferi’ne katılan İdas kuzenleri Kastor ve Polydeukes ile Arkadhia’ya bir sefer gerçekleştirirler. Ancak ganimet paylaşımında çıkan anlaşmazlıktan ötürü Kastor ile Polydeukes’i öldüren İdas, Baştanrı Zeus’un şimşekleriyle can verir.
 
İdeia: “İda”lı anlamına gelen sözcük, Truva Bölgesi’ndeki İda (Kaz) Dağı ile bağlantısı bulanan iki efsanevî kadının adıdır. Bunlar:
A-Yunan mitolojisine göre bir nymphe(su perisi) olan İdeia, Skamandros (K.Menderes) Irmağı’nın tanrısıyla sevişerek Teuker’i doğurur.
B-Yunan mitolojisine göre Çanakkale Boğazı’na ve çevresine adını veren Dardanos’un kızlarından biri olan İdeia, başına olmadık belalar açtığı Trakya Kralı Phineus’un da karısıdır.
 
İdmon: Yunan Mitolojisine göre ArgonautlarSeferi’ne katılan elli kişiden biri olan İdmon, seferin kâhinlerinden biridir.
 
İdomeneus: Yunan mitolojisine göre güzel Helene’ye talip çıkan ve Truva kuşatmasının kahramanlarından biri olan İdomeneus, efsanevî Girit kralı ve Minos’un torunudur. Truva kuşatması sonrası dönüş yolunda gemisinin kasırgaya tutulması üzerine sağ-salim Girit kıyısına çıktığı zaman kim olursa olsun karşısına çıkacak olan ilk canlıyı Denizler Tanrısı Poseidon’a kurban edeceğine dair adakta bulunur. Kasırga dinip İdomeneus sağ-salim Girit kıyısına varınca kıyıda karşısına çıkan ilk canlı, oğlu olur. Eh! Karada karşısına çıkan ilk canlı, oğlu olunca Poseidon’a adadığı adağı yerine getirmez olur. Bunun üzerine bir zaman sonra veba salgını Girit’i kırıp geçirir olunca halk, kral İdomeneus’u adadan kovar. Halk tarafından adadan kovulan kral İdomeneus, İtalya’ya sığınmak zorunda kalır.
 
İdyia: Söylencelerin kimine göre eskiden, günümüzdeki Gürcistan’ın yerinde kurulan Kolkhis’in kralı Aietes’in birinci, kimi söylencelere de ikinci karısı olarak gösterilen İdyia, engin denizin kişileştirilmişi olan Okeanuos’un kızı ve Altın Post’u almasına yardımcı olduğu İason ile birlikte kaçan büyücü Medeia’nın da annesidir. 
 
İkadios: Yunan mitolojisine göre doğduğu Anadolu’nun Akdeniz kıyılarına, bir nymphe olan annesi Lykia’nın adını veren İkadios, Güneş ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’un oğludur. Annesinin adını verdiği Lykia Bölgesi’nde kurarak babası Tanrı Apollon’a adadığı Patara şehrinde yaptırdığı tapınağı, bir kehânat merkezine dönüştürür. Günün birinde İtalya’ya yerleşmek amacıyla yola çıkan İkadios, şiddetli bir fırtınaya tutulup gemisi alabora olunca bir Yunus balığı tarafından kurtarılarak Parnassos Dağı’nın eteklerine götürülür. İkadios, orada Yunus Balığı anısına bir kent kurarak anlamı, (“Delphis = Yunus”) olan Delphoi adını verir.
 
İkarios: Yunan mitolojisine göre kendini, çobanlar tarafından öldürülen babasının mezarının yanındaki ağaca asarak yaşamına son veren Erigone’nin babası ve Atinalı olan İkarios, günün birinde Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos’u evine konuk eder. Tanrı Dionysos, İkarios’un kızı Erigone’ye âşık olur. Bunun üzerine İkarios, kızı Erigone’yi Dionysos’a verir. Dionysos da buna karşılık kızını kendisine veren İkarios’a şarap yapmayı öğretir. Şarap yapmayı Dionysos’tan öğrenen İkarios, bundan sonra şarap üretimine başlar. Ürettiği şaraplardan çobanlara ziyafet çeker. İkarios’un kendilerine içirdiği şarabın etkisiyle sarhoş olan çobanlar, zehirlendiklerini zannederek bu işin müsebbibi olarak gördükleri İkarios’u öldürürler. Babası öldürülen Erigone, kendisini babasının mezarının yanı başında bulunan ağaca asarak yaşamına son verince Tanrı Dionysos da Atina’nın kızlarını çıldırdıp onları intihara teşvik ederek intikamını alır.
 
İkarios: Söylencelerin en yaygın olanlarından birine göre Lakedaimon prensi olan İkarios, kadının kocasına sadakatini simgeleyen ve Odysseus’un karısı olan Penelope’nin babasıdır. Mitolojik bir kişiliği bulunan Penelope’nin babası olan İkarios, kızına talip olanların fazla olmasından ötürü bunların arasında bir araba yarışı düzenler ve kızını yarışın birincisine vereceğini söyler. Gerçekleştirilen araba yarışı sonrasında kızını, yarışın birincisi olan Odysseus’a verir.
 
İkaros: Yunan mitolojisine göre Girit Labyrinthos (Knossos Labirenti)’ unun yapımını gerçekleştiren mitolojik mimar Daidalos’un oğludur. Babasıyla birlikte Girit Kralı Minos tarafından Labyrinthos’a hapsedilirler. Hapsedildikleri Labyrinthos’tan kral Minos’un karısı Pasiphae tarafından kurtarılan baba oğul, balmumu yardımıyla omuzlarına taktıkları kanatlar sayesinde Girit’ten ayrılırlar.
İçinden çıkılması güç olan Labirentten çıkmayı ve doğanın yasalarını yenmeyi başarıyla gerçekleştirmesinden ötürü sonsuz bir coşku içinde gökyüzüne doğru yükselen İkaros, Güneş-Tanrı Helios’u küçümsemeye başlar. Ancak güneşe o kadar çok yaklaşır ki güneşin sıcaklığına daha fazla direnemeyen balmumu erimeye başlar. Bulmumu eriyip kanatları düşünce İkarios, Ege Denizi’ne düşürek boğulur. Bundan ötürü Sisam(Samos)Adası’nı çevreleyen denize “İkaros Denizi” adı verilir. Bu efsaneden ayrı olarak İkaros’un menşeinde bir Minos Tanrısı olması ihtimalı bulunmaktadır.
 
İksion: Yunan mitolojisine göre Tesalyalı bir kahraman olan İksion, Lapithai kralıdır. Evlilik Tanrıçası ve Baştanrı Zeus’un karısı olan Hera’yı yoldan çıkarır. Bunun üzerine Baştanrı Zeus, Çoban Tanrısı Hermes’in vasıtasıyla onu, Ölüler Ülkesi olan Hades’te ebediyete kadar durmadan dönecek olan alevli bir çarka bağlayarak cezalandırır.
 
İlieia: Yunan mitolojisine göre Atinalılar tarafından Atina’nın koruyucu tanrıçası Athena onuruna Atina’da düzenlenen Panathenaia Şenlikleri’ni anımsatan İlieia, Biga Yarımadası’nı ve Çanakkale civarını kapsayan Troas Bölgesi’ndeki İlion kentinde yapılan Athena İlias Şenlikleri’dir.
 
İlione: Yunan mitolojisine göre Truva’nın son kralı Priamos ile Hekabe’nin büyük kızı olan İlione, Trakya kralı Polymestor ile evlenir. Ancak onun yaptığı kötülüklere ve cinayetlere gözleriyle şahit olunca gözünü hiç kırpmadan onu öldürür.
 
İlioneus: Yunan mitolojisine göre Baştanrı Zeus ile Antiope’den olma Amphion ile Frygia’nın efsânevî kraliçesi Niobe’nin oğludur.
 
İlos: Yunan Mitolojisine göre İlion(Truva)’nın kurucusu olan İlos, Truva Kral Soyu’nun atası olan Tros’un oğlu ve Troas’ın kralıdır. Verdiği sözleri yerine getirmemesinden ve yalan söylemesinden ötürü başına gelmedik felâket kalmayan ve hakkındaki efsanelerinin tamamı yemin bozmalarından oluşan Laomedon’un babasıdır.
 
İnakhos: Yunan mitolojisine göre insanlar öncesinde Argos’ta yaşayan ve Argolis’in Irmak-tanrısı olan İnakhos, engin denizin kişileştirilmişi olan Okeanos ile denizin verimliliğini arttıran Deniz Tanrıçası Tethys’in oğlu ve Baştanrı Zeus tarafından ineğe dönüştürülen Hera rahibesi İo’nun da babasıdır. Aralarında Argolis’i bölüşemeyen Denizler Tanrısı Poseidon ile Evlilik Tanrıçası Hera tarafından hakem olarak seçilen İnakhos, Hera lehine karar verince kendisine öfkelenen Denizler Tanrısı Poseidon tarafından suyu kurutulan ırmak, sadece bahardan bahara akar olur. Ne yapacağını şaşıran İnakhos, neticede kızı İo’yla sevişen Baştanrı Zeus’un yıldırımlarına hedef olur.
 
İno: Yunan mitolojisine göre Yunanlılar arasında uygarlığın yayılmasında öncü olan Kadmos ile Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares’in Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’yle birlikteliklerinden doğan Harmonia’nın kızı, Evlilik Tanrıçası Hera’nın gazabına uğrayarak deliren Biotia kralı Athamas’ın da karısıdır. Bir deniz tanrıçasına dönüştürülmesinin ardından Leukothea adıyla anılır.
 
İo: Yunan mitolojisine göre Evlilik Tanrıçası Hera’nın tapınağında rahibelik yapan İo, Argolis’in Irmak-Tanrısı İnakhos’un kızıdır. Danaos’un atası olan Epaphos’u doğuran İo’yu baştan çıkaran baş-tanrı Zeus, onu, karısı Hera’nın kötülüklerinden korumak amacıyla ineğe dönüştürür. Tanrıça Hera, bu ineği, yüz gözlü (Kimi söylencelere göre ikisi önde ikisi de başının arka kısmında olmak üzere dört gözlü) Argos adındaki devin denetimine bıraktıktan sonra peşine bir sığırsineği düşürerek dünyanın pekçok yerinde kovalatır. Neticede Mısır’a giden İo, orada Baştanrı Zeus tarafından tekrar insana dönüştürülür.
 
İobates: Yunan mitolojisine göre kızı Philonoe’yi Denizler Tanrısı Poseidon ile ölümlü bir kadın olan Glaukos’un birlikteliklerinden doğan Bellerophontes’e veren İobates, efsanevî Lykia karalıdır. (Geniş bilgi için Bellerophontes maddesine bakınız).
 
İokaste: M.Ö. VIII.yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan destanlarda adı Epikaste olarak geçen İokaste, Thebai olaylar dizisinin kadın kahramanıdır. Thebai’nin Kreon adlı zalim kralının kız kardeşi ve Thebai krallığı yapmış Laios’un da karısıdır. Kâhinin biri günün birinde İokaste’nin kendisiyle evli bulunduğu Thebai Kralı Laios’a: “Doğacak olan oğlunun kendisini öldürdükten sonra kendi öz annesi İokaste ile evleneceği” kehanetinde bulununca baba Laios, yeni doğan oğlu Oidipus’u kent dışında bir yere bırakır. Oidipus kendisini bulan Korinthos kralı Polybos tarafından beslenip büyütülür. Oğul Oidipus, kehanette de belirtildiği üzere bir tesadüf neticesinde tanımadığı babası Laios’u öldürdükten sonra annesi olduğunu bilmeden İokaste ile evlenir. Daha sonraki yıllarda evlendiği kişinin, oğlu Oidipus olduğunu öğrenen İokaste, intihar edep yaşamına son verirken, oğul Oidipus da gözlerine mil çektirerek kendini kör eder.( Geniş bilgi Antigone, Laios ve Oidipus maddelerine bakınız).
 
İolaos: Yunan mitolojisine göre Herakles’in ikiz kardeşi İphikles ile Automedusa’nın oğlu olan İolaos, aynı zamanda Herakles’in hem yeğeni, hem de en iyi arkadaşıdır. Hatta amcası Herakles Oiti Dağı’nda ölürken, İolaos onun yanındaydı. Karısı Megara’yı İolaos’a veren Herakles, ona, Olimpiyat Oyunları’nda ödül kazanabilmesi için de arabasını verir. Mezarı Thebai’de olan İolaos, Olbia kentini kurmaları için Yunanlıları Sardinya Adası’na götürür.
 
İole: Yunan mitolojisine göre ok atmaktaki ustalığıyla övünen Oikhalia kralı Eurytos’un kızıdır. Ok atmakta kenedisini yenene kızı İole’yi vereceğini vaat eden Eurytos, kendisini yendiği halde kızını vermediği Herakles tarafından öldürülür. Herakles, kral Eurytos’u öldürdükten sonra İole’yi kaçırır. Ancak İole uğruna terk ettiği karısı Deianeire’nin kıskançlığına kurban giden Herakles’in ölümünün ardından İole, Herakles’in Hyllos adındaki oğluyla evlenir.
 
İon: Yunan mitolojisine göre İon, eski Yunan halkı olan İonialılar’a adını veren bir Yunanlı kahramandır. Yarı-insan, yarı-yılan görünümlü Tanrı Erekhtheus-Hellen ikilisinin çocuklarından Ksuthos-’un kızı Kreusa ile Güneş ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’un birlikteliklerinden doğan İon, pekçok tragedyaya konu olan bir kahramandır. M.S. II. yy.’da yaşayan Yunanlı coğrafyacı Pausanias’ın kaleme aldığı söylencelere göre Agialos kralının kızı Helike ile evlenerek kayınbabasının halefi olan İon, bir savaş sırasında Atinalılara yardım etmek amacıyla gittiği Attike’de ölür. İon ölünce kendi adıyla anılan soyu (İonialılar), Tesalya’dan gelen Akhaios tarafından kovulur. Farklı şekillerde dile getirilen bir öykü; M.Ö. 480–406 tarihleri arasında yaşayan Yunanlı manzum trajedi yazarı Euripides tarafından M.Ö. 418 yılında kaleme alınan “İon” adlı tragedyasına konu olur.
Terk edildiği mağarada Çoban Tanrısı Hermes tarafından bulunup Delphoi Tapınağı’na götürülür. Ksuthos’la evlenen Kreusa, günün birinde kocasıyla birlikte Delphoi Tapınağı’na gider. Tapınakta kocası Ksuthos, orada büyütülmekte olan İon’u sevmeye başlayınca kıskançlığa kapılan Kreusa, öz oğlu olduğunu bilmediği İon’u öldürmeye kalkışır. Ama Zekâ Tanrıçası Athena kendisine engel olur. Bu durum; tragedya geleneğinin aksine mutlu bir sonla biter. Bunların dışında bu konuya ilişkin olarak M.Ö. yaklaşık 58- M.Ö. 21/25 yılları arasında yaşayan Amasya doğumlu Yunanlı coğrafyacı Strabon’un “İon” adlı söylencesi ile M.Ö. 427- M.Ö. 347 yılları arasında yaşayan Yunanlı filozof Platon (Eflatun)’un şiir üzerine düşüncelerini dile getirdiği “İon” adlı diyalogu vardır.
 
İphianassa: Yunan mitolojisine göre sonraları İphigeneia ile karıştırılan İphianassa, Truva savaşı sırasında Yunan ordularının başkomutanlığını yapan Agamemnon ile Aigisthos adlı sevgilisiyle birlik olup kocası Agamemnon’u öldüren Klytaimnestra’nın kızlarıdır.
 
 İphigeneia: Adı, M.Ö. VIII. yy.da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan destanlarda pek anılır olmasa da M.Ö. 480–406 yılları arasında yaşayan Yunanlı manzum trajedi yazarı Euripides’in M.Ö. 414 yılında kaleme aldığı “İphigeneia Tauris” ve M.Ö. 405 yılında oynanan “İphigeneia Auliste” adlı iki tragedyasına konu olan İphigeneia, Truva Savaşı’nda Yunan ordularının başkomutanlığını yapan Agamemnon ile Aigisthos adlı sevgilisiyle birlikte kocası Agamemnon’u öldüren Klytaimnestra’nın kızı; Elektra, Orestes ile Khyrsothemis’in de kız kardeşleridir.
Daha sonraları, 1749–1832 yılları arasında yaşayan Alman yazar ve şair Goethe; 1639–1699 yılları arasında yaşayan Fransız trajedi yazarı Racine ve 1909–1990 yılları arasında yaşayan Yunanlı şair Ritos tarafından ele alınan İphigeneia, Euripides’in “İphigeneia Auliste” adlı tragedyasında şöyle anlatılır: Gemilerini Truva üzerine sürmek üzere rüzgârın esmesini bekleyen Akha komutanı Aga-memnon, yelkenlerini şişirecek olan rüzgârın bir türlü esmemesi üzerine ne yapılması gerektiği konusunda kâhinine danışır. Kâhin, Av Tanrıçası Artemis’in, kızı İphigeneia’nın kendisine kurban edilmesini istediğini söyler. Bunun üzerine tanrıçanın isteğine boyun eğmek zorunda kalan Agamemnon, farkında olmadan sonradan karısı Klytaimnestra’nın kendisini öldürmesine değin giden yolun ilk adımını atar ve karısı Klytaimnestra’ya; “kızı İphigeneia’yı Akhilleus ile nişanlayacağını, bunun için İphigeneia’yı alıp Aulis’e getir” diye haber gönderir. Bunun üzerine Aulis’e götürülen ve sunakta kurban edilmeyi bekleyen İphigeneia’ya kıyamayan Av Tanrıçası Artemis, İphige-neia’nın yerine bir geyik kurban eder.
Euripides’in İphigeneia hakkında kaleme aldığı ikinci eseri olan “İphigeneia Tauris” adlı tragedyasında da İphigeneia şöyle anlatılır: Av Tanrıçası Artemis tarafından dişi bir geyiğe dönüştürülerek Tauris (Tavrida)’te bulunan Artemis Tapınağı’na götürülen İphigeneia, orada yabancıları Tanrıça Artemis’e kurban etmekle görevlendirilmiş bir rahibedir. Günün birinde Artemis Heykeli’ni Yunanistan’a kaçırması için görevlendirilmiş olan kardeşi Orestes ile Orestes’in arkadaşı Pylades, Tauris’e geldiklerinde İphigeneia da onlarla birlikte hareket edip heykeli kaçırdıktan sonra aynı zamanda kuzeni olan Pylades ile evlenir.
 
İphikles: Yunan mitolojisine göre ikizi olduğu Herakles’e pek çok savaşta destek veren İphikles, Tiryns kralı ve aldatılmış koca tipinin simgesi Amphitryon’un karısı Alkmene ile Baştanrı Zeus’un birlikteliklerinden doğar. 
 
İphiklos: Yunan mitolojisine göre genç yaşta iktirdarsızlığa maruz kalan İphiklos’un derdine derman arayan ve aynı zamanda Tesalya kralı olan babası Phylakos, bu derdin çaresini aynı zamanda akrabası olan kâhin Melampus’a sorar. Melampus: “İphiklos’un düzelebilmesi için bir meşe ağacının kabuğunun, altında saklanmış olan bir bıçağı bulması” gerektiğini söyler. Günün birinde İphiklos, tesadüfen böyle bir bıçak bulur. Bulduğu bu bıçağın pasıyla yapılan bir iksirle sağlığına kavuşan İphiklos’un, Podarkes adında bir çocuğu olur. M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan Odysseia Destanı’na göre oldukça zengin bir sürüye sahip olan İphiklos’un, Neleus ile Pero söylencelerinde de adına rastlanmaktadır.
 
İphimedeia: Yunan mitolojisine göre Denizler Tanrısı Poseidon ile birlikteliklerinden, Savaş Tanrısı Ares’in hapsedilmesine katılan Ephialtes ve Ares’i zincire vuran Otos adlı iki dev doğan İphimedeia, Aloeus’un karısıdır.
        
İphinoos: Yunan mitolojisine göre Korinthoslu mitolojik kahraman Bellerophontes’in torunu olup Lykialı komutan Glaukos tarafından öldürülen İphinoos, Deksios’un oğlu olan Akhalı bir savaşçıdır.
 
İphis: Yunan mitolojisine göre Thebai’ye karşı düzenlenen Yedi Şefler Savaşı’na katılan İphis; adı, Kıbrıslı Anaksarete söylencesinde geçen kişidir. (Geniş bilgi için Anaksarete maddesine bakınız).
 
İphis: Girit menşeyli bir efsanenin kadın kahramanı olan İphis’in babası annesine: “Bana bir erkek çocuk doğuracaksın. Kız doğurursan benden habersiz dağa bırakacaksın” demiş. Bunun üzerine kız doğurmasına karşın kocasına erkek doğurduğunu söyleyen kadın, doğurduğu kızına, hem erkek, hem de kadın adı olarak kullanılan İphis adını verir. Günün birinde İphis evlenecek çağa gelince kendisine âşık olan genç bir kızla nişanlandırılır. Ne yapacağını bilmeyen zor durumdaki şaşkın anne, gece gündüz demeyip Tanrıça İsis’e yakarıda bulunarak kendisinden yardım diler. Neticede annenin dileği kabul görür ve İphis’e acıyan Tanrıça İsis, onu bir erkeğe dönüştürerek evlenmesine yardımcı olur.
 
İphis: Yunan mitolojisine göre Skyros(İskiri)’lu bir kadın olan İphis, Yunan Hukuk ve Adalet Tanrıçası Thetis tarafından kral Lykomedes’in kızlarından birini saklaması için Skyros (İskiri) Adası’na gönderilen oğlu Akhilleus’un tutsak olarak aldığı kadındır (Geniş bilgi için Lykomedes maddesine bakınız).
 
İphition: Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı’nda adından söz edilen İphition, Akhilleus tarafından Truva kuşatması sırasında öldürülen Troyalı savaşçıdır. Otrynteus’un oğludur.
 
İphitos: Yunan mitolojisine göre Argonautlar Seferi’ne katılan elli kişiden biri olan İphitos, ok atma konusundaki ustalığıyla övünen Oikhalia kralı Eurytos’un oğludur. Söylencenin birine göre Herakles tarafından Tiryns surlarının tepesinden aşağı atılarak öldürülür. 
 
İris: Yunan mitolojisine göre Helene’ye Paris ile Menalaos arasındaki çarpışmayı haber veren İris, tanrıların habercisidir. Gökkuşağının kişileştirilmişi olup Eski Deniz Tanrısı Thaumas ile nymphe Elektra’nın kızıdır. Yara alan Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’i götüren ve Baştanrı Zeus’un emirlerini Evlilik Tanrıçası Hera ile Zekâ Tanrıçası Athena’ya ulaştıran İris, Baştanrı Zeus’tan da yiğit Hektor’a haber götürür. Evlilik Tanrıçası Hera’nın emirlerini Akhilleus’a götürür. Rüzgârlara Truva’da öldürülen ve Akhilleus’un yakın arkadaşı olan Patrokles’e, odun yığınına üfürmeyi emreden İris, Yunan Hukuk ve Adalet Tanrıçası Thetis’i almaya gider ve Truva’nın son kralı Priamos’a gidip Akhilleus tarafından öldürülen yiğit oğlu Hektor’un cesedini almasını emreder.
 
İros: Yunan mitolojisine göre İros, dilenci kılığına girerek sarayına dönen Odysseus ile birlikte aynı anda İthaki Sarayı’nda bulunan gerçek bir dilencidir. O anda sarayda bulunan ve eğlence, zevk, sefa ve maskaralık düşkünü olan Penelope taliplileri, şölen anında eğlenmek üzere aynı anda saraya gelen iki dilenciyi kavgaya tutuştururlar. Dilenci kılığında bulunan Odysseus, kendisinden korkup kaçmaya çalışan gerçek dilenci İros’un kemiklerini kırıp dışarı attığı sırada talipliler kahkahalarla gülmektedirler.
 
İsandros: Yunan mitolojisine göre Korinthoslu mitolojik kahraman Bellerophontes’in oğludur
 
İsmene: Yunan mitolojisine göre Oidipus ile hem annesi, hem de karısı olan İokaste’nin kızı olan İsmene, dayısı zalim Kreon tarafından diri diri gömülmeye mahkûm edilen, ancak hüküm infaz edilmezden önce kendisini asarak yaşamına son veren kız kardeşi ve katı kurallara karşı çıkışın simgesi olan Antigone ile birlikte ölmek ister.
 
İsodaites: Yunan mitolojisine göre dinsel törenleri, Phyrne adındaki fahişe tarafından Atina’ya getirilen yabancı bir tanrıdır. 
 
İsos: Yunan mitolojisine göre Truva kuşatması sırasında Yunan ordularının başkomutanı olan Agamemnon tarafından öldürülen İsos, Truva’nın son kralı Priamos’un oğludur.
 
İtalos: Yunan mitolojisine göre bir dönem Güney İtalya’da hükümran olan İtalos, İtalya’ya adını vermiş olan kahramandır.
 
İthakos: Yunan mitolojisine göre Korfu Adası’nda iki kardeşiyle birlikte İthaki’ye göç ederek İthaki kentini kuran ve Baştanrı Zeus’un soyundan gelen İthakos, aynı zamanda adını İthaki Adası’na vermiş olan kahramandır.
 
İthyphallos: Eski Yunan’da Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos onuruna düzenlenen Phallophoria Şenlikleri” sırasında tören alayı tarafından taşınan dikleşmiş erkek cinsel organı şeklindeki heykel.
        
İtomeneus: Yunan mitolojisine göre tanrılar tarafından kendisine uzun ömürlü olma ayrıcalığı tanınan Nestor tarafından öldürülen İtomeneus, Odysseus tarafından öldürülen Truvalı savaşçı Hyperok-hos’un oğludur. Kendisi de Troyalı bir savaşçıdır.
 
İtylos: Yunan mitolojisine göre Pandareos’un kızı Aedon ile Thebaili Zethos’un oğlu olan İtylos, Thebai’de anlatılan “Bülbül Söylencesi”nin kahramanlarından biridir. İtylos’tan başka çocuğu bulunmayan Aedon, çok çocuğu olmasından ötürü kıskandığı eltisi Niobe’nin büyük oğlunu öldürmek üzere harekete geçer. Ancak gecenin karanlığında Niobe’nin büyük oğlunun yerine kendi biricik oğlu İtylos’u öldürür. Bunun üzerine ömrü boyunca dövünüp duran Aedon, kendisine acıyan tanrılar tarafından bülbüle dönüştürülür ve hep İtylos diye ağlar dururmuş.
 
İtys: Yunan mitolojisine göre çekiciliğine dayanamadığı baldızı Philomela’yı baştan çıkarıp kendisine tecavüz ettikten sonra durumu, ablasına anlatmasın diye dilini kestiği için tanrılar tarafından Hüthüt-kuşu’na dönüştürülen ve aynı zamanda Savaş Tanrısı Ares’in, Trakya kralı olan oğlu Tereus ile Atina Kralı Pandion’un Prokne adlı kızının oğlu olan İtys, bülbüle dönüştürülen kız kardeşi Philomela’ya hakaret eden kocası Tereus’tan intikam almaya kalkışan annesi Prokne tarafından boğazlanarak eti, bir şenlik sırasında babasına yedirilir.
 
İynks: Yunan mitolojisine göre Doğa Tanrısı Pan ile Yankı’nın kişilik kazandırılmışı olan Ekho’nun kızıdır. Büyü ve sihir kurallarına göre hazırladığı bir içkinin vasıtasıyla Baştanrı Zeus ile Hera rahibesi İo’yu birbirine âşık eden İynks, Evlilik Tanrıçası ve Baştanrı Zeus’un karısı Hera tarafından ağaçkakana dönüştürülür.  
 
----- K -----
 
Kabarnoi: Ekili Topraklar ve Bitki Tanrıçası Demeter’in,eski Yunan’da, Ege Denizi’nde bulunan ve DelosAdası’nın çevresinde bir çember oluşturan Kyklades Takımadaları’nın öbeğinde yer alan ParosAdası’ndaki tapınağında rahip olarak görev yapar (Kabarnoi adının menşei söylencesel bir çoban olan Kabarnos’tan gelmekteydi).
 
Kabarnos: Yunan mitolojisine göre efsanevî bir çobandır.
 
Kabeiroi(Kabirler) : Yunan mitolojisine göre menşei ve vasıfları hakkında pek bilgi bulunamayan Kabeiroiler, “Kabirler” diye de adlandırılan tanrısal yaratıklardır. Roma Dönemi’nde pekçok büyük tanrıyla özdeş kılınan Kabeiroiler, onurlarına gerçekleştirilen dinsel törenleriyle tanınırlar. Adına, Dardanos Söylencesi’nde rastlanılan bu cinlerin, saklandıkları ve tapınım gördükleri Semadirek (Semendirek) Adası’ndan, Dardanos tarafından Truva yöresine getirildiği rivayet edilir. Kimi zaman Esin Tanrıçaları olan Musalar, Bitkiler Tanrıçası Demeter ve Doğa Tanrıçası Persephone(Kore) ile Ölüler Ülkesi Tanrısı Hades gibi tanrılara bir sıfat olarak takılan Kabirler’in babalarının ya da atalarının Ateş ve Demircilik Tanrısı Hephaistos, sayılarının da üç olduğu söylenir. Roma Dönemi’nde Roma Baştanrısı Jüpiter, Roma Kadın ve Evlilik Tanrıçası İuno ve Roma’nın koruyucu tanrıçası Minerva üçlüsüne de “Kabir” denirdi.
Bergama akropolünde Baştanrı Zeus’un doğumuna tanıklık eden Kabirler, daha sonra Baştanrı Zeus’un annesi Rhea’nın alayında yer alan cinlere karışırlar.
 
Kadmos: Mitolojiye göre Yunanlılar arasında uygarlığın yayılmasında öncülük eden efsânevî kişilerden biri olan Kadmos, en emin rivayete göre Fenike krallarından Agenor’un oğludur, ancak buna rağmen hakkında rivayet edilen söylence, Thebai’de bir Mykenai krallığının kurulmasına ilişkin olabilir. Baştanrı Zeus tarafından kaçırılmış olan Europe adındaki kız kardeşini aramak üzere gittiği Delphoi’de kendisine bu arama işinden vazgeçmesini, ay damgalı bir ineği takip ederek onun durduğu yerde bir şehir kurmasını öneren Oraculum’un önerisine uyarak Delphoi’den ayrılan Kadmos, önce Boitotia’da akabinde de Thebai’nin kalesi olan Kadmeia’yı kurar. Kendisi tarafından öldürülen yılan benzeri bir canavarın dişlerini toprağa eker. Toprağa gömülen bu canavarın dişlerinden silahlı adamlar çıkar. Bu silahlı adamlardan daha sonra Thebai soyluları haline gelen beş tanesinin dışında kalanların hepsi birbirini öldürür. Trakya menşeyli Savaş Tanrısı Ares ile Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’in kızları Harmonia ile evlenen Kadmos, daha sonra Thebai’ye kral olur. Yaşlanmaya başlayınca Adriya Denizi’nin kuzey kıyısındaki dağlık bölge İllyria’ya çekildikten sonra karısı Harmonia ile birlikte yılana dönüşürek [“Campi Elysii(Cennet)]’ye giderler.
 
Kaeira: Yunan mitolojisine göre Atina’nın söylencesel kralı Kodros’un oğlu Neleus’un söylencesinde adından söz edilen Kaeira, Miletli çömlekçi bir kızdır. Atina’dan ayrılışı öncesinde bir kâhine, nereye yerleşmesi gerektiği konusunda danışan ve tanrı sözcüsünden “genç bir kızın elinden su ile toprak aldığı yerin kendisine yurt olacağı” şeklinde bir yanıt alan Neleus, bunun üzerine dolaşa dolaşa Miletos bölgesine varır. Burada karşılaştğı Kaeira adındaki geç kızdan, bir mühür izni almak için çamur talep eder. Kız, Neleus tarafından kendisinden talep edilen çamuru Neleus’a vermek üzere toprağa su karıştırmaya başlar. Bunun üzerine tanrı sözcüsünün söylediğinin yerine geldiğine kanaat getiren Neleus, oraya yerleşir ve Miletos’a kral olur. Daha sonraki yıllarda Miletos çevresinde üç kent kurar.
 
Kaineus: Yunan mitolojisine göre Truva kuşatması sırasında Yunan ordularının başkomutanlığını yapan Agamemnon tarafından öldürülen Truvalı savaşçı Elatos’un oğlu olan Kaineus, Lapithai kralıdır. Başlangıçta “Kainis” adında bir çocuğu olan Kaineus, kendisinden cinsiyetini değiştirerek silah işlemeyen bir erkeğe dönüştürmesi dileğinde bulunduğu Denizler Tanrısı Poseidon tarafından, kendisinin istediği özellikleri taşıyan bir erkeğe dönüştürülür. Böylece erkek çocuğuna dönüşen Kaineus, yarı-insan, yarı-at görünümlü yaratıklar olan Kentauroslar (Atadamlar) Savaşı’na katılır. Ancak at adamlar, onu ağaç tomruklarının altına koyarak yenerler.
 
Kairos: Yunan mitolojisine göre çoğunlukla hem topuk kısmında hem de omuzlarında kanatları mevcut olan bir ergenlik dönemi delikanlısı (Ephebos) şeklinde tasvir edilen Kairos, sembolük anlamlar yüklenmiş bir figür olan fırsat alegorisidir.
 
Kakasbos: Yunan mitolojisine göre at üzerinde ayakta durur şekilde gösterilen bir tanrı figürü olan Kakasbos’a Lykia ve Psidia yörelerinde rastlanırdı. Günümüz de bu tanrının figürünün Burdur Tefenni ilçesindeki kayalara oyulduğu görülmektedir.
 
Kalais: Yunan mitolojisinde Boreasoğulları olarak da bilinen ve kanatlı birer cin şeklinde tasavvur edilen Kalais de kardeşi Zetes gibi Kuzey Rüzgârı Boreas(Poyraz)’ın çocuklarıdır. Kral Phineus’u, Cenaze Tanrıçaları olan Harpyalar’dan kurtaran Kalais ve kardeşi Zetes; Argonautlar Seferi’ne katılanlar arasında yer almışlardır.
 
Kalamaia: Eski Yunan’da Eleusis kentinde her yıl nisan-mayıs aylarında kadınlar tarafından kutlanan Kalamaia, “Buğday Anızı Toplama Bayramı”dır.
 
Kalamos: Yunan mitolojisine göre Düzen Tanrıçaları olan Horalar’dan biri ile Rüzgâr-Tanrı Zephyros’un Karpos adındaki oğullarına âşık olan ve adı “kamış” anlamına gelen Kalamos, Irmak-tanrı Maiandros (Büyük Menderes)’un oğludur. Kalamos ile Karpos adındaki iki delikanlı günün birinde ırmakta yüzme yarışı yaparlar. Bu yarışmada Kalamos tarafından geçilmek istenen Karpor, ırmakta boğularak ölür. Buna çok üzülen Kalamos, kuruya kuruya bir kamışa dönüşürken, Karpos da sonbaharda ölüp ilkbaharda dirilen bir karpuza dönüşür.
 
Kalesios: İlyada Destanı’nda adından söz edilen Kalesios, Truva kuşatması sırasında tahta atın içine girenlerden biridir. Aşk ve Güzellik Tanrıçası Aphrodite’i yaralayan Argos prensi Diomedes tarafından öldürülen Kalesios, yine Diomedes tarafından öldürülen ve aynı zamanda Teuthras’ın oğlu olan Truvalı Savaşçı Aksylos’un seyisidir.
 
Kaletor: Adı, İlyada Destanı’nda geçen Kaletor Truvalı bir savaşçıdır. Lokrislilerin önderi Aias, ya da Salamislileri’in önderi olan Aias tarafından Truva kuşatması sırasında öldürülen Kaletor, Klytios’un oğludur.
 
Kalkhas: Yunan mitilojisine öre Thestor’un oğlu ve Truva kuşatmasına Akhalıların bilicisi olarak katılan Kalkhas, Megara ya da Mykenai menşeylidir. Tahta atı yapma önerisinde bulunur ve Yunanlılara Truva Savaşı’nın ne kadar süreceğini haber verir. Gerek Truva Savaşı öncesi gerekse sonrasında gelişen tüm olayların yöneticisi konumundaki Kalkhas, kendisine bu yetenekleri bahşeden Phoibos Apollon’un kızgınlığının nedenlerini açıklığa kavuşturur. Aulis’te tanrılar adına Agamemnon’un kızı İphigeneia’nın kurban edilmesi emrini verir. Geçmişte, geçmekte olanı ve gelecekte olacakları görüp haber veren Kalkhas’ın emirlerine uyulduğu zaman doğru yolda gidilmiş olurdu, buna karşın sözüne uyulmadığı zaman da tanrı belâlarıyla baş başa kalınırdı. 
Kolophon’da karşılaştığı Kalkhas kâhini Mopsos tarafından kâhinlik konusunda yenilgiye maruz bırakılır. Kendi sanatında yenilmeyi hazmedemeyen Kalkhas, canına kıyarak yaşamına son verir. Cesedi Kolophan yakınında bulunan Nation kentine gömülür. Böylece “Sanatında kendisinden daha üstün olan biriyle karşılaştığı gün ölür” şeklindeki tanrı sözünün gerçekliği de ortaya çıkmış olur. Güney İtalya söylencelerinde de aynı adla anılan bir kâhinin varlığı söz konusudur.
        
Kallıaneıra: Yunan mitolojisine göre ihtiyar adam görünümüyle simgelenen eski Deniz Tanrısı Nereus ile Deniz Tanrıçası Tethys’in kızı olan Kallıaneıra, aynı zamanda sayıları elli olan Nereus Kızları’ndan da biridir.
 
Kallianassa: Yunan mitolojisine göre ihtiyar adam görünümüyle simgelenen eski bir Deniz Tanrısı olan Nereus ile Deniz Tanrıçası Tethys‘in kızı ve elli Nereus Kızları’dan biridir.
 
Kalliope: Yunan mitolojisine göre M.Ö. 323- M.Ö. 30 yılları arasını kapsayan Hellenistik Dönem’den itibaren içten gelen duyguların coşkulu bir dille anlatıldığı lirik şiirin kendisine maledildiği Kalliope, Musalar adıyla bilinen dokuz İlham Tanrıçası’nın en önde gelenidir. Elinde sivri bir kama ve başında bir taç ve tabletlerle betimlenirdi.
 
Kallirhoe: Yunan mitolojisine göre aralarında, Truva’nın son kralı Priamos’un oğlu Paris’in âşık olduğu Irmak-tanrı Skamandros(Büyük Menderes)’un kızı; söylencesi Atina kralı Neleus’un oğlu Alkmeon’un evlendiği Irmak-tanrı Akheloos’un kızı ve Koresos adında bir Dionysos rahibinin umutsuzca âşık olduğu Kalydon yakınlarında bir kaynağa bağlı olanının da bulunduğu birçok su perisinin ortak adıdır.
 
Kallisteion: Eski Yunan’da dinî bayramlar kutlandığında gerçekleştirilen ve kadınlar arasında olduğu gibi erkekler ve hatta yaşlılar arasında da düzenlenen güzellik yarışmaları.  
 
Kallisto: Yunan mitolojisine göre Av Tanrıçası Artemis’in Arkadhialı peri arkadaşıdır. Baştanrı Zeus’un kendisine âşık olduğu ve daha sonra dişi bir ayıya dönüştürülen Kallisto, bir avcı tarafından öldürülünce Baştanrı Zeus tarafından “Büyük Ayı” yıldız öbeği haline getirilir.
 
Kalydon: Korinthos Körfezi yakınlarında, Edremit Körfezi’ne dökülen Euenos(Havran Çayı) Irmağı’nın kıyısında kurulan Aitolia kenti.
 
Kalydon Domuzu: Yunan mitolojisine göre Kalydon kentinin çevresine saldırarak her şeyi yakıp yıkan ünlü domuz. Savaş Tanrısı Ares ile Klydon kralı Oineus’un karısı Althaia’nın birlikteliklerinden doğan Meleagros ve Arkadhia bölgesinde Av Tanrıçası Artemis’i simgeleyen avcı kız Atalante tarafından öldürülür.
 
Kalypso: Yunan mitolojisine göre deniz kazasına maruz kalan İthaki’nin söylencesel kralı Odysseus’u, oturduğu Ogygia(Septe Yarımadası ya da Malta) Adası’nda konuk ederek uzun zaman yanında tutan Kalypso, bir peridir. Bu söylence, Büyücü Tanrıça Kirke söylencesiyle özdeşlik göstermektedir.
 
Kampe: Yunan mitolojisine göre cehennemde alınlarında bir tek büyük gözü bulunan (Tepegöz) yaratıklar olan Kyklopslara bekçilik eden Kampe, dişi bir canavardır. Titanlara karşı savaşırken Kayklopsl-ara ihtiyaç duyan Baştanrı Zeus, Kampe’yi öldürür. 
 
Kanake: Yunan mitolojisine göre Makareus adlı erkek kardeşiyle kurduğu doğadışı ilişkiden ötürü babası tarafından intihara zorlanan Kanake, Rüzgâr Tanrısı Aiolos ile Enarete’nin kızıdır.
 
Kandaules: Lydia kralıdır. Kendisini tahtan indiren ardılı Gyges, Efesli zenginlerden aldığı borç paralarla topladığı paraları askerlerin M.Ö. 685 tarihinde çıkarmış olduğu isyan sırasında öldürülen Kandaules, Heraklesoğulları soyundan gelmedir.
 
Kanephoros: Eski Yunan’da, özellikle de Atina’nın koruyucu Tanrıçası Athena onuruna gerçekleştirilen Panathenaia Şenlikleri’nin geçit töreni sırasında içinde adaklar ile kurban keserken gerekli olan araçların bulunduğu kutsal sepetleri, başlarının üzerinde taşıyan geç kıza verilen addır. M.Ö. III. binyıl sonlarında Eski Mezopotamya’da dip tarafı çivi şeklindeki adak heykelcikleri de, içinde tapınağın yapımında kullanılan inşaat araç-gereci bulunan bir sepet başların üzerinde taşınırmış.
 
Kanopos: Yunan mitolojisine göre Truva kuşatması dönüşünde kendisine rehberlik ettiği Arkadhia Kralı Menelaus’la birlikte gittiği Mısır’da yılan sokması sonucu yaşamını yitiren Kanopos, adını Kanopos kentine veren Amyklai menşeyli bir kahramandır.
 
Kapaneus: Yunan mitolojisine göre Thebai surlarına tırmanırken Zeus’un yıldırımlarının hedefi olan Kanapeus, Thebai’yi kuşatma altına alan Argoslu yedi komutandan biridir.
 
Kahpene: Yunan mitolojisine göre Nymphaios adındaki önderlerinin rehberliğinde Melos Adası’ndan gelerek Karia Bölgesi’ne yerleşen göçmen halk. Karia’da yaşayan Kryasoslu Kaphene adındaki kız, Kariaya gelen göçmenlerin lideri olan Nymphaios’u görür görmez kendisine âşık olur. Âşık olur olmasına ama Kryassoslular, bunların yayılmasından korktukları için onları ortadan kaldırmanın yollarını ararlar. Neticede onları topluca öldürüp yok etmek amacıyla silahsız gelme koşuluyla büyük bir şölene davet ederler. Melosluların liderine sevdalanan Kaphene durumun vahematini gizlice sevgilisine haber verir. Bunun üzerine Nymphaios, kendilerini davet eden Kryassoslula-ra eşleriyle birlikte gelmelerinde bir sakınca olup olmadığını sorar. Yanıt olumlu olunca Meloslu göçmenlerin karıları, elbiselerinin altına sakladıkları kama, kılıç vb. silahlarıyla birlikte davete icabet ederler. Davet sırasında Kryassosluların kocalarına saldırmaları üzerine Meloslu kadınlar, silaha davranarak yerlileri öldürüp Kryassos’u yerle bir ederler; sonra da yeni Kryassos kenetini kurarlar. Bu arada Kaphene ile Nymphaios da evlenirler. Meloslular, evlenen Kaphene ile Nymphaissos’u da birer tanrıymış gibi görür ve onlara saygıda kusur etmezler.
 
Kapys: Yunan mitolojisine göre Troya’nın kurucusu Tros’un Assarakos adlı oğlunun oğlu olan Kapys, Truva’nın ele geçirilişi sırasında yaralı olduğu için kendisini sırtına alıp gemilere kadar götürerek kurtaran Aineias’ın babasıdır. Ancak Roma İmparatoru Severus Alexander’in ölüm tarihi olan M.S. 235 ile Batı İmparatorluğu’nun yıkılış tarihi olan M.S. 476 yılları arasını kapsayan Geç İmparatuorluk Dönemi’nde kaleme alınan efsanelerin, kendisini, torunu Aineias’ın arkadaşı olarak gösterdikleri Kapys, İtalya’daki Capua kentinin kurucusu olarak da gösterilir.
 
Karesos: Troya ilinde, günümüzdeki adı, Koca Çay olan bir çay. 
 
Karkabos: Yunan mitolojisine göre Trakya, Makedonya ve Kuzey Yunan hükümranı, zalim ve zorba hükümdar Triopas’ın oğlu olan Karkabos, ülkesini, gaddar babasının zulmünden kurtarmak amacıyla onu öldürdükten sonra günahlarından arınmak üzere Truva’nın kurucusu kral Tros’a sığınır. Truva kralları tarafından Troas Bölgesi’nde kendisine verilen topraklar üzerine Zeleia (Erdek-Sarıköy) kentini kurarak oraya yerleşen Karkabos’un soyundan gelen Lykia Kralı Pandaros, Truva Savaşı’nda Truvalılar’dan yana savaşır.
 
Karkinos: Yunan mitolojisine göre Eski Romalı Yarı-Tanrı Hercules ile savaşan ve Lerne Ejderi adıyla da bilinen yedi başlı yılana yardımcı olan ve sonradan “Yengeç Burcu”na dönüştürülen canavar.
 
Karnabon: Yunan mitolojisine göre Balkanlarla Tuna arasındaki bölgeye yerleşen Gatae adındaki Trakya halkının efsanevî kralıdır. Kendisinden tarımı öğrendiği Eleusis’in efsanevî kralı ve aynı zamanda cehennemin üç yargıcından biri olan Triptolemus’un arabasını çeken ejderhalardan birini öldürdükten sonra onunla birlikte gökyüzüne yerleştirilerek “Yılancı Takımyıldızı”na dönüştürülür.
 
Karneia: Eski Yunan’da, M.Ö. II. binyılın sonlarında Yunanistan’a gelen Hint-Avrupa menşeyli istilacı halk olan Dorlar tarafından Ağustos ayında Korinthos’ta, Sicilya Adası’ndaki Kyrenei’de ve Sparta’da “Apollon Karneios” onuruna gerçekleştirilen tarım şenlikleridir. Dokuz gün devam eden kutlamalar sırasında çeşitli yarışmalar düzenlenir ve kırda çadırların altında ziyafet verilirdi.
 
Karnos: Yunan mitolojisine göre Yunanistan’ın batı bölümünde Patras ve Arta körfezleri arasında yer alan Akarnaia Bölgesi’nden bir kâhin olan Karnos, bir kaza neticesinde öldürülünce öfkelenen Güneş ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon, Heraklesoğullarının ordusuna bir salgın hastalık yayar. Bunun üzerine ordusunda salgın hastalık görülen Heraklesoğulları, Apollon Karneios’a tapınıma başlarlar.
 
Kayra: Yunan mitolojisine göre Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos tarafından ceviz ağacına dönüştürülen Karya, Lakonialı bir geç kızdır.
 
Karyatis: Yunan mitolojisine göre büyük bir ceviz ağacı koruluğunun içinde tapınağı bulunan Karyatis, Karyalı Artemis’in lâkabıdır.
 
Kasios: Yunan mitolojisine göre Antakya yakınlarında bulunan ve günümüzdeki adı Cebel Akra olan Kılıç Dağı Zeusu’nun ve Mısır’ın Pelusium kentinin yakınlarında aynı adla anılan bir başka dağın Zeus’unun lâkabıdır.
 
Kassandra: M.Ö. VIII. yy’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı’nda adından söz edilen Kassandra; son Truva kralı Priamos ile Hekabe’nin kâhin kızıdır. Kehânet yeteneğini kendisine âşık olan Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’dan kazanan Kassandra, tanrının isteklerini kabul etmeyince Tanrı Apollon, kendisinden intikam almak amacıyla hiç kimsenin ona inanmamasını sağlar. Bundan ötürüdür ki Kassandra her ne kadar gelecekte yaşanacak yıkımları söyler ve Truva Savaşı’nın getireceği sıkıntı ve acıların tamamını önceden haber verirse de kimse kendisine inanmamıştır.
Kardeşi Paris’in ve onun tarafından kaçırılan Helene’nin cezalandırılmalarına çok önceden taraftar olan, tahtadan yapılma Truva Atı’nın yapılmasına ve Truva’nın surlarından içeriye sokulmasına engel olmaya çaba gösteren Kassandra, savaş sırasında sığındığı Athena Tapınağı’nda Oileus’un oğlu ve Lokris kralı olan Küçük Aias‘ın tecavüzüne uğradıktan sonra Akha orduları Başkomutan Agamemnon’un kölesi olmak zorunda kalır. M.Ö. VIII. yy.’da yaşayan Yunan Epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan “Odyseia Destanı”na ve M.Ö. 480- M.Ö. 406 yılları arasında yaşayan Yunan trajedi şairi Euripides tarfından M.Ö. 415 yılında kaleme alınan “Troades” adlı trajediye göre Kassandra, Agamemnon’dan ikiz çocuk doğurur. M.Ö. 525–M.Ö. 456 yılları arasında yaşayan Yunan trajedi yazarı Aiskhylos tarfından M.Ö. 458 yılında kaleme alınan “Agamemnon” adlı trajediye göre Truva Savaşı sonrasında Mykenai’ya dönen Agamemmnon-Kassandra ikilisinden Agamemnon, karısının Aigisthos adlı sevgilisi tarafından öldürülürken, Kassandra da Agamemnon’un karısı Klytaimnestra’nın elinden can verir. Ölümün ardından tapınım gören Kassandra, kendisine kehaneti bahşeden Güneş, Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Appolon’a lânet okur.
 
Kassiope (Kassiepeia) :Yunan mitolojisine göre Denizler Tanrısı Poseidon tarafından ortalığa salınan deniz canavarını sakinleştirmek için kurban edilmek istenen Andromede’nin annesi olan Kassiope, Fenikelilere adını veren efsanevî Etyopya kralı Phoiniks’in veya Etyopya’ya ya da Fırat kıyılarına yerleşen Kephenialıların kralı Kepheus’un karısıdır. Güzelliğiyle çok övünen Kassiope, güzellikte, Evlilik Tanrıçası Hera ya da Nereus Kızları’na meydan okuyunca adı geçen tanrıçalar, Denizler Tanrısı Poseidon’a şikâyette bulunarak Kassiope’den kendilerinin intikamını almasını isterler. Bunun üzerine Denizler Tanrısı Poseidon, Kassiope’nin kocası Kepheus’u, kızı Anromede’yi kendisi tarafından gönderilen deniz canavarına kurban etmeye zorlar. Ancak Andromede henüz kurban edilmeden Perseus tarafından kaçırılarak kurtarılır. (Andromede maddesine bakınız). Güney Akdeniz kıyılarına ilişkin olduğu gün gibi aşikâr olan bu söylenceye göre ölümünün ardından bir yıldız kümesine dönüştürülen Kassiope’nin anavatanı hususunda çelişen bilgilerin varlığı söz konusudur. Kimi mitoloji uzmanları onun Suriyeli olduğunu ileri sürerlerken, kimileri de onun Aithiopialı olduğunu söylerler.
 
Kassiphone: Yunan mitolojisine göre Güneş-tanrı Helios’un büyücü kızı Kirke ile Kirke’nin italya’da Monte Circeo’daki sarayında kendisiyle birlikte yaşayan Odysseus’un kızı olan Kassiphone, Odysseus’un Penelope’den doğma tek oğlu ve aynı zamanda kendisinin de üvey kardeşi olan Telemakhos ile evlenir. Ancak annesinin (Kirke) ölümünün intikamını almak için onu öldürür.
 
Kassotis: Yunan mitolojisine göre Delphoi’de bulunan ApollonTapınağı’nın kutsal çeşmesinin adıdır. 
 
Kastalia: Yunan mitolojisine göre Güneş Tıp ve Güzel Sanatlar Tanrısı Apollon’un sarkıntılıklarından korunmak için atladığı çeşmenin suyunda boğulan Delphoili genç kız. Delphoili genç kızın boğulduğu bu çeşme, o günden itibaren genç kızın adıyla anılmaya başlanır. Apollon Tapınağı’nın arınması için kullanılan bu çeşmenin suyunun ozanlara ilham verdiğine inanılırdı, Eski Yunan’da.
 
Kastaliedes: Yunan mitolojisine göre kendilerine adanmış bulunan Kastalia Çeşmesi’nden ötürü ilham tanrıçalarına verilen ad.
 
Kastianeira: M.Ö. VIII. Yüzyılda yaşayan Yunan epik şairi Homeros’un kaleme aldığı İlyada Destanı’nda adından sözedilen Kastianeira, Truva’nın son kralı Priamos’un karısıdır.
 
Kastor ile Polydeukes: Yunan mitolojisine göre kuğu biçimine girerek Sparta Kralı Tyndareos’un karısı Leda’yı yoldan çıkaran Baştanrı Zeus’un birlikte olduğu Leda, aynı gece ölümlü kocası Tayndareos’la da ilişkiye girer. Bu geceki birliktelikler neticesinde Leda, Baştanrı Zeus’tan Helene ile Polydeukes’i ölümlü kocası Tyndareos’tan da Kastor ile Klytaimnestra’yı doğurur. Birbirinden hiçbir zaman ayrı kalmadıkları için kardeşliğin ve dostluğun sembolü olarak kabul gören Kastor ile Polydeukes, kız kardeşleri Helene’yi kaçıran efsanevî Atına kralı Teheseus’un peşine düşerler. Theseus’u Hades Ülkesi (Ölüler Ülkesi)’ne inmekte iken yakalayan Kastor ile Polydeukes, kız kardeşleri Helene’yi, Theseus’un elinden almakla yetinmeyip Theseus’un annesi Aithra’yı da kaçırarak Sparta’ya getirirler.
 “Zeus’un çocukları” Ya da “Zeus’un delikanlıları” anlamına gelen “Dioskurlar” adıyla da anılan Kastor ile Polydeukes, Argonautlar Seferi ile bir başka Attike Seferi’nin yanı sıra Kalydon Yaban Domuzu Avı’na da katılırlar. Dioskurlar, Messinia kralı Leukippos’un Phoibe ile Hilaira adlı iki kızını kendileriyle evlenmeleri için kaçırırlar. Ancak kızlarla hem amca çocukları, hem de nişanlı olan İdas ile Lynkeus peşlerine takılınca aralarında vuku bulan kavga neticesinde Kastor ölür, ölümsüz Polydeukes de yara alır. İki kardeşin birbirinden ayrılmasına gönlü razı olmayan Baştanrı Zeus, ikisini birlikte İkizler Burcu’na dönüştürerek göğe, yıldızların arasına yerleştirir.
Dioskurlar’ın Sparta’da gerçekleştirilen dinsel törenleri, Yunan dünyasının ardından Etrüskler’de M.Ö. V. yy.’a doğru da Roma âleminde benimsenir olmaya başlandı. Söylenceye göre Regillum Gölü Savaşı sırasında Romalıların saflarında savaşan Denizciler ve Sporcuların koruyucu tanrıları sayılan Dioskurlar, Romalı şövalyeler tarafından da koruyucu olarak görülürler. 
   
Katagogia: BilhassaEryks Dağı’ndave Efes’te yapılan Katagogia, Eski Yunanlalar’da bir tanrının dönüşünü kutlamak amacıyla gerçekleştirilen eğlentilerdir.
 
Katreus: Yunan mitolojisine göre Girit Kralı Minos ile Pasiphae’nin oğlu olan Katreus, babasından bir sonraki Girit Kralıdır. Kâhinlerden biri, kendisinin çocuklarından biri tarafından öldürüleceğini kendisine bildirince çocuklarından biri Rodos Adası’nda kalır, ötekileri de ülkelerinden uzak olan diyarlara giderler. Ancak buna rağmen Katreus, günün birinde aralarında çıkan bir anlaşmazlık neticesinde Rodos’ta kalan oğlu tarafından öldürülür.
 
Kaukon: Yunan mitolojisine göre kendi ülkesinde Ekili Topraklar (Bitkiler) Tanrıçası Demeter’in sırlarını yaymaya çalışan Messinialı kahraman.
 
Kaukon(Kaukonlar): Yunan mitolojisine göre Antikçağ’da Pontos-Eukseinos(Karadeniz) ile Propontis (Marmara Denizi)‘in arasında kalan Bithynia ile günümüzdeki Sinop, Kastamonu, Çankırı illeri ile Zonguldak ve Çorum illerinin bir bölümünü kapsayan Paphlagonia bölgeleri arasında bulanan Karadeniz kıyısındaki Zonguldak ve Bartın’da yaşayan halkın adıdır. Kentleri günümüzdeki Filyos (Tieon)’du. M.Ö. 58- M.S. 21/25 tarihleri arasında yaşayan Amasya doğumlu Yunanlı Coğrafyacı Strabon’a göre burada ikamet eden halkın menşei, İskitlere, Makedonlara ya da Pelasgorlara dayanıyordu. M.Ö. 360- M.Ö. 327 yılları arasında yaşayan Yunanlı tarihçi Kallisthenes; Kaukonların, Parthenios adı verilen Kocaırmak kıyısında inşa edilen şatafatlı evlerde yaşadıklarını bildirir.
 
Kaunos: Yunan mitolojisine göre Miletos kentinin kurucusu Miletos’un oğlu ve Byblis’in ikiz kardeşi olan Kaunos, ikizi olduğu Byblis’le doğadışı bir aşk yaşamaya başlayınca Miletos’tan sürülür. Gittiği Karia da günümüzdeki Muğla-Köyceğiz ilçesinin, Dalaman köyünün karşısında, Dalaman Çayı’nın kıyısında Kaunos, kentini kurar.
 
Kebriones: M.Ö. VII. yy.’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros tarafından kaleme alınan İlyada Destanı’nda adından söz edilen Kebriones Truva’nın son kralı Priamos’un oğludur. Ağabeyi yiğit Hektor’a Aias tarafından yapılanları haber verir. Ağabeyi Hektor’un arkasından duvara saldıran Kebriones, Akhilleus’un silahlarını kullanan Patrokles tarafından öldürülür. Öldürüldükten sonra silahları Akhalar tarafından alınır.
 
Kekropia: Eski Yunan’da aynı zamanda Atina kentini de belirten Kekropia, Atina Akropolisi’nin adlarından biridir. Atina Akropolisi kentin kurucusu olan Kekrops’un adını alır.
 
Kekrops: Yunan mitolojisine göre Atina merkezli Attike’nin kurucusu ve efsanevî ilk kralı olan Kekrops, rivayete göre doğrudan topraktan doğar. Yeni kurulan kentin adının Atina olması, Tanrılar arasındaki yarışın akabinde gerçekleşir. Kekrops’un krallığı döneminde yeryüzünde bulunan şehirleri, aralarında bölüşmeye başlayan Denizler Tanrısı Poseidon ile Zekâ Tanrıçası Athena, Atina’ya talip olurlar. İkisi birden Atina’yı sahiplenmek isteyince tanrılar arasında armağan verme yarışı başlar. İki tanrı arasında hakemlik yapmakta görevlendirilen kral Kekrops, Denizler Tanrısı Poseidon tarafından armağan olarak Akropol’ün üzerinde kurulan tuz gölünün yerine zeytin ağacını diken Zekâ Tanrıçası Athena’ya ödülü verince Tanrı Poseidon öfkesinden Attike’yi sular altında bırakır.
Bedeninin üst kısmı insan, alt kısmı yılan olan Kekrops’un, kızı Aglauros ile olan evliliklerinden Erysikhton adında bir oğul; Gaia’nın oğlu Erikthonios’un söylencesinde önemli rol oynayan üç de kızı olur. İlk sosyal kurumları teşkil eden cinayet işleme ve insan kurban etme geleneğini ortadan kaldıran, ölüleri gömmeyi ve yurttaşlarına yazı yazmayı öğreten Kekrops, uygar ve barışvsever bir kral olarak anılır. Yerine tahta geçen rahip-kral Erekhtheus, tarihsel döneme değin sitenin dinsel yaşamına tanıklık eden en eski eşyaların içinde korunduğu bir tapınak inşa ettirir.
 
Kelaiono: Yunan mitolojisine göre Kyllene Dağı’nda doğan Kelaiono, Atlas ile Pleione’nin gökyüzünde yıldıza dönüştürülen yedi kızından biridir.
 
Kelaiono: Yunan mitolojisine göre Truvalılar’a başlarına ne gibi bir felâketin geleceğini önceden haber veren Kelaiona, Thaumas ile Elektra’nın Harpyalar adı verilen üç kızından bir tanesidir.
 
Keleos: Yunan mitolojisine göre Yeraltı Ülkesi Tanrısı Hades tarafından kaçırılan kızı Doğa Tanrıçası Persephone(Kore)’yi arayan Ekili Topraklar ve Bitkiler Tanrıçası Demeter’i evinde konuk eden Keleos, Eleusis’in ilk kralıdır. Ona kendi inancının sırlarını öğreten Tanrıça Demeter, onun Eleusis Tapınağı’nı yapmasına yardımcı olur. Keleos’un Metaneira ile olan evliliklerinden biri; Tanrıça Demeter tarafından ateşe tutularak ölümsüzleştirilmeye çalışılan Demophon, öteki Bitki Tanrıçası Demeter’den öğrendiği tahıl tarımını halkına öğreten Triptolemos olmak üzere iki oğlu olur.
 
Kentauros: Adı Yunanca’da “suları kamçılayan” anlamına gelen Kentauroslar(At adamlar), yarı-insan yarı-at görünümlü imgesel yaratıklardır. Kentauroslar, Veda dininde eski Su Tanrısı Gandharvalar misali, Hint-Avrupa folkloruna has olan, bulutlar ve dağlardan gelen sulara ilişkin olan cin ile aynı menşeyden gelmedir. Yunanlılara göre Lapithai kralı İksion’un oğulları olan ve çoğunlukla kaba ve kötü varlıklar olarak kabul gören Kentauroslar, M.Ö. VIII. yy’da yaşayan Yunan epik şairi Homeros’a göre de Tesalya’da yaşayan engellenemez bir gücün sahibi olan bir kavimdir. Bulut’u simgeleyen tanrısal bir yaratık olan Nephele ile Evlilik Tanrıçası Hera’yı baştan çıkaran Lapithai kralı İksion’un soyundan gelme vahşi yaratıklar olan Kentauroslar (At adamlar) başlangıçta dağlarda topluca yaşarlarmış. En bilgeleri, en iyileri olan Kheiron’un yanı sıra kendilerinin ortak malı olan şarabı Herakles’e içiren Phplos da insan sever, misafirperver, bilgili ve insanlara yararlıdır. Söylenceye göre Lapithai kralı Pirithoos, Hippodameia ile evlenirken düğünlerine Kentaurosları da davet eder. Ancak Kentauroslar (At adamlar), ziyafetin ilerleyen saatlerinde nişanlı olan Hippodameia’yı kaçırmaya ve düğünde bulunan kadınlara tecavüz etmeye yeltenirler.
 
Kephalos: Yunan mitolojisine göre hakkında çelişkili bilgilerin mevcut olduğu Kephalos, kimilerine göre ünlü kahraman Diomedes ile Deion’un oğlu, kimilerine göre de Çoban Tanrısı Hermes ile “Çiy”in kişilik kazandırılmışı olan Herse, ya da Atina kralı Pandion’un oğludur.
Hakkındaki söylencelerin en ünlüsüne göre kendisini kaçırıp Suriye’ye götüren Şafak Tanrıçası Eos ile Kephalos’un bu birlikteliklerinden Phaethon doğar. Phaethon’un doğumunun ardından Suriye’den ayrılıp Attike’ye dönen Kephalos, evlilikleri, çalkantılarla dolu dolu geçen Attike’nin söylencesel kralı Erekhtheus’un kızı Prokris’le evlenir. Günün birinde karısını deneme hevesine kapılan Kephalos, evden gidiyormuş gibi yaptıktan sonra tebdili kıyafetle karısının yanına sokularak onu paha biçilmez armağanlarla elde etmeye çalışır. Karısı Prokris, uzun süre direnir. Ancak sonunda kanar gibi olur. İşte tam bu sırada Kephalos gerçek kimliğini açıklar. Bu durumdan hicap duyarak Girit Adası’na kaçan Prokris, bir süre sonra kendisini tanıtmadan kocasının yanına gider ve gönlünü alır. Neticede birbirlerinden af dileyerek barışırlar. Bir süre sonra da kocasının uşağından, kocasının avlanırken bir nymphe (Su perisi)nin adını çağırdığı haberini alan Prokris, kocasını izlemeye başlar. Günün birinde Prokris, kocasını çalılıkların arasına saklanarak takip ederken, onu çalılıkların arkasına gizlenmiş bir hayvan zanneden kocasının attığı bir okla yaşamını yitirir. Prokris, can çekişirken hatasını kabul eden kocası Kephalos da, Atina’da Akropolisin batısındaki Areopegos Tepesi’nde toplanan ağır ceza mahkemesi ve danışma meclisi olan Areopagos Mahkemesi’nde yapılan yargılama neticesinde suçlu bulunur. Suçlu bulanan Kephalos, kendini Laukadia Kayalıkları’ndan aşağı atarak yaşamına son verir. Bu Kayalık, o günden itibaren Kephailenia adıyla anılmaya başlanır.
 
Kepheus: Yunan mitolojisine göre ArgonautlarSeferi’ne katılan elli kişiden biri olan Kepheus, Akradhia ya da Tegea kralıdır. Ülkesinin yönetimini kızı Sterope’ye bıraktıktan sonra söylencesinde önemli rol oynadığı Herakles’in yanında Lakedaimon’a karşı savaşır. Savaş sırasında oğullarıyla birlikte öldürülen Kepheus’un kızı Sterope, Gorgon adlı devlerden birinin başından koparılan bir tüy sayesinde düşmanını geri püskürtmeyi başarır.
 
Kepheus: Yunan mitolojisine göre AitoliakralıBelos’un oğlu olan Kepheus, Denizler Tanrısı Poseidon tarafından gönderilen deniz canavarına kurban edilmek üzereyken Perseus tarafından kurtarılan Andromede’nin babası, Kassiope’nin de kocasıdır. Etyopya ya da Fırat boylarına yerleşen Kephenialılar adındaki halkın kralı olan Kepheus, ölümünün ardından gökyüzüne çıkarak yıldızların arasına karışır.
 
Kerambos: Yunan mitolojisine göre nympheler (Su perileri) tarafından bokböceğine dönüştürülmesinden ötürü Deukalion Tufanı’ndan kurtulan Kerambos, Teselyalı bir çobandır.
 
 
Bugün 31 ziyaretçi (49 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol