DEMETER VE AŞKLARI

 

DEMETER VE AŞKLARI

 

DEMETER

Homeros’a göre İkinci Tanrılar Kuşağı’ndan Kronos ile Rhea’nın kızı olan Demeter; Zeus, Poseidon, Hades, Hestia ve Hera’nın kardeşleridir. Yunan doğa ve tarım tanrıçasıdır. Heykellerinde baygın bakışlı, sarı saçları omzuna dökülmüş, hoş bir kadın şeklinde gösterilen Demeter’in, sağ elinde bir buğday başağı, sol elinde yanan bir meşale bulunur. Homeros tarafından ‘güzel saçlı kraliçe’ ya da ‘güzel örgülü Demeter’ şeklinde tanımlanan Demeter, insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten tanrıçadır.

Rhea’nın ilk kızı ve Aile Ocağı Tanrıçası olan Hestia’nın hemen sonrasında dünyaya gelen Demeter’in öyküsü, Hesiodos tarafından kısaca şöyle anlatılır (Theog. 911 vd.):

Demeter’in de yatağına girdi Zeus.

Canlıları doyuran, tarlalar tanrıçasının.

Ak kollu Persephone’yi doğurdu Demeter,

yeraltı tanrısı Aidoneus

kaçırdı onu anasının koynundan

ve bilge Zeus bıraktı kızını ona.

Tarlalar tanrıçası olarak bilinen ve ekinleri özellikle de buğdayı simgeleyen Demeter’in tek efsanesi, mevsimler efsanesidir. Bu efsane, çoğunlukla buğday üreten bölgelerinden Yunan dünyasına geçmiş ve tutulmuştur. Eleusis ve Sicilya ovaları, en çok tapınım gördüğü yerlerdir. Buna karşın Girit’te, Trakya’da ve Peloponnesos’ta da tapınımına rastlamak mümkündür.

Güzel ve hoş kadındı, Homeros’un İlyada’sında "güzel saçlı kraliçe", "güzel örgülü" olarak tanımlanan tanrıça Demeter. Albenili güzelliğiyle etkilemişti, tanrıların birçoğunu. Âşık etmişti kendisine. Gökyüzünden çiftçinin tarlasına savururdu, bereketi. Fırçasını elinden düşürmeyen ressam gibiydi. Çimenleri, ağaç dallarını, dağ doruklarını boyardı, yeşilin her tonuna. Bununla da yetinmezdi. Narin ellerine aldığı çeşitli çiçek tohumlarını saçardı, gökyüzünden tüm dünyaya. Can verirdi, ebemkuşağını bile kıskançlık krizlerine sokacak binlerce renkle bezediği Tabiat Ana’ya. Ne çiçekler solardı ne çimenler kururdu. Ne yapraklarını dökerdi ağaçlar ne de bereket eksilirdi topraktan. Sonsuzdu, o zamanlar doğanın savurganlığı. Peş peşe açardı, çiçekler. Coşmaya başlardı, çeşit çeşit bitkinin renk cümbüşüyle bezenen doğa. Kol kanat gerer gökte uçan kuşa, yerde sürünen sürüngene. Güneş, saklanmazdı arkasına hiçbir bulutun. Sakınmazdı ışığını kâinattan. Sarı sıcağıyla boy verirdi Toprak Ana'daki her çekirdeğe, tohumun her tanesine.

Demeter’in, aynı zamanda kardeşi olan Zeus’tan Persephone adında bir kızı vardır. Persephone en güzeliydi, bütün tanrısal çocukların. Biricik kızını, Zeus’tan koruması gerektiğinin bilincindedir. Zeus’un ona sarkıntılık edeceğinden adı gibi emindir, Demeter. Saklar onu, çiçeklerle bezenmiş bir çayırın içine. Nihayet korktuğu başına gelmiştir, Demeter’in. Çünkü Persephone’nin yerini öğrenen Zeus, yılan kılığına bürünüp birlikte olduğu öz kızı Persephone’yi hamile bırakır. Bu birliktelikten Zagreus adında bir çocuk doğurur, Persephone. Amacına ulaşmıştır,  Zeus. Ama başka biri daha vardır, O’na sırılsıklam âşık olan. O da hem dayısı hem de amcası olan Yeraltı Ülkesi’nin hükümdarı Hades’tir. Neticede aşkına tutsak olduğu Persephone’yi kaçıracağını, ancak ayak seslerini duymadığı için Zeus’tan, onun yaşadığı yeri kendisine söylemesini ister. Bunun üzerine kızıyla birlikte olup emeline ulaşan Zeus, yanı başına sümbül çiçeği diktiği Persephone’nin yerini söyler, Hades’e. Bir hışımla yeryüzüne çıkan Ölüler Ülkesinin hükümdarı Hades, Yeraltı Ülkesi’ne kaçırır, Persephone’yi. Kızının kaçırılışına çok üzülen Demeter, çeker topraktan bereketini. Bozkıra dönüşür, Toprak Ana. Kurutur, bütün nebatatı. Yakıp çöle dönüştürür her yeri.

Annesinin sakladığı çayırda çiçek toplamaya çıkan Persephone, büyüsüne kapılmıştır, rengârenk çiçeklerin. Koparmaya başlar, onları birer birer. Eteğine doldurur, kopardığı sümbülü, nergisi, gülü. Sarhoş olmuştur, koku deryasında. Görmez, mest olmuş gözleri kendini büyük bir beğeniyle izleyen Karanlıklar Tanrısı Hades’i. Yeter! diyerek isyan eder karanlığın efendisi, kadınsız geçirdiği her asra. Fırlar cehennemin dibinden çıkar yeryüzüne, toprakta açtığı korkunç yarıktan. İnce belinden kavradığı güzel Persephone'yi atar, kömür karası atların çektiği arabasına. Tutar, karanlıklar diyarının kuytu yolunu. İlerler, büyük bir hızla cehenneme doğru. Yeraltına doğru ilerlerken öyle bir feryat ile bağırır ki Persephone, dağların tepelerinden, denizlerin derinliklerinden yansıyan sesi, duyulur annesi Demeter tarafından. Duyar kızının aman dileyen feryadını. Ama beyhude, yetişmesi olası değil güzel Demeter’in. Toprak, çoktan kapamıştır kızının üstünü. Karanlıklara gömülen Persephone’nin zorla kaçırılışına bir tek Güneş (Helios) tanıktır. ‘Kraliçemsin artık, karımsın!’ diye haykırır, Ölüler Ülkesi’nin hükümdarı Hades, aldırış etmez Persephone’nin hıçkırıklarla ağlamasına. Her yerde arar kızının izini. "Söyleyin nerededir, biricik kızım?" diye yakarır bütün âleme, yüreği yaralı Demeter. Bilmeyenler bilmiyordu, zaten. Bilenler de seslerini çıkaramadı, korkularından. Kolay mı, Karanlıklar Diyarı’nın prensine karşı gelmek? Istırabın kavurduğu Demeter’e acıyan Güneş (Helios) anlatmaya başlar, Persephone’nin o gün yaşadıklarını. Sonra; "Her zaman senin kadar şefkatli olmaz, kader. Karanlık, kızını aldı götürdü sonsuza kadar. Bulunmaz çaresi, uğraşma beyhude kendine gel artık" diyerek teskin etmeye çalışır, onu.

Bir umutla çıkar, Zeus’un huzuruna. Merhamet diler, ondan. Amacı, kavuşmaktır kızına. Ama olmaz der, Zeus. İzin vermez sözünü bitirmesine. "Çok şey istersin, benden. Ben, karşı gelemem Karanlıklar Hükümdarı kardeşime." der. Kızar, bağırmaya, çağırmaya başlar, yüreği isyan ateşiyle kıvranan Demeter. Karşı koyar kararına, Zeus’un. Lânet okur, körelmiş vicdanına, sağırlaşmış ruhuna. "Madem buysa son kararın ben de istemem tanrıçalığın ayrıcalıklı sefahatini!" deyip terk eder, Olympos'taki bereket tahtını. İner, yeryüzüne. Bırakıverir umutsuzluğun, hüznün girdabına, kendini. Karlar yağar, kızıl saçlarına. Kırış kırış olur, gözlerinin çevresi. Yeryüzünün engebelerle dolu arazisine dönüşür, kusursuz yüzü. Bürünür, sonbaharındaki yaşlı bir kadının kisvesine.

O kaderine küsünce boy vermez olur tarlalardaki ekinler. Buğday vermez olur toprak. Solmaya başlar, suçu olmayan Tabiat Ana’daki ağaçlar, çiçekler. Kurumaya başlar ırmaklar, akmaz olur çeşmeler. Olympos’u inletir, açlıktan kıvranan insanların yakarışları. Duymadı, aldırmadı Demeter, ya-karışlarına insanların. Zeus başta olmak üzere bütün Olymposlular, onu izliyorlardı, Olympos’un tepesinden. Kendinden başkasını düşünmeyen bir bencildi, Zeus. Tasalanmadı bile insanların ölümüne. Ama bir an düşündü ve ‘eyvah!’ dedi. ‘Kim tapınır biz tanrılara, onlar ölürlerse? diye geçirdi, içinden. Hemen yollar, aynı zamanda oğlu olan habercisi Hermes’i, Hades’in yanına. Demeter’i sevindirmesi için ricacı olur, ondan. Hades istemeyerek de olsa arabasıyla yeryüzüne gönderir, Persephone’yi. Kızını görünce Demeter, binlerce kez öper, onu. Bağrına bastıkça dirilir, ihtiyarlaşan ruhu. Kızına kavuşunca akıttığı sevinç gözyaşlarıyla sulanmaya başlar kuruyan topraklar. Bezenir ağaç dalları yapraklarla, renklenir çiçekler. Hasat vermeye başlar, tarlalar. Hades ile Demeter arasında aracı olur, Zeus. Barıştırır, onları. Uzlaştırır, ikisini.  Bu uzlaşıya göre Persephone, yılın altı ayını annesi Demeter’in yanında geçirecek, geri kalan altı ayını da kocasının yanında… Bahar ve yaz aylarıdır, annesi Demeter'in kollarında geçirdiği her altı ay. O, yanına geldikçe canlanmaya başlar kâinat, güneşin parlaklığında. Tabiat Ana mutluluklarla beslenir, ana kızın kahkahalarıyla. Ardından güz gelir, kış çöker ansızın ana kız ayrılınca birbirinden. Ve solmaya yüz tutar çiçeklerin hepisi. Sararır yapraklar, savrulur rüzgâra. Üşümeye başlar, çıplak kalan ağaçlar. Beyaz örtüye bürünür, Toprak Ana. Sakınmaya başlar ısısını ve ışığını dünyadan, bulutların arkasına gizlenen Güneş. Ne toprakta can vardır ne de tabiatta. Artık ölüdür, ikisi de. Ta ki hasret sona erip vuslat olana değin. Ta ki Persephone, sabırsızlıkla anasının kollarına kavuşana kadar.  İşte o zaman tekrar akıtır, Demeter sevinç gözyaşlarını. Ve tekrar can bulur tabiat. Açar çiçekler. Bereketle dolar taşar, tarlalar.

Başka bir anlatım daha vardır, bu efsaneyle ilgili. Buna göre şöyle bir karar verir, Zeus: Persephone, yılın dörtte üçlük bölümünü annesi Demeter’in yanında geçirecektir, geriye kalan dörtte birlik bölümünü de kocası Hades’in yanında... Kızının yanına geldiği yılın ilk dörtte birlik bölümünü ilkbahar yapan Demeter, toprağı hareketlendirir, doğayı rengârenk çiçeklerle donatır. Can verir, börtü böceğe. Yaza dönüştürdüğü ikinci dörtte birlik zaman süresinde ekinleri olgunlaştırır. Kızıyla birlikte geçireceği son zaman dilimi olan üçüncü dörtte birlik bölümünü de sonbahar yapar. Bu zaman diliminde sarartır, ağaç dallarındaki zümrüdi yaprakları. Güzün rüzgârlarına tutsak düşen sararmış yapraklar, birer birer uzaklaşırlar dallarından. Bağın, bahçenin, ekinlerin hasadını yetirir. Kızının, kocası Hades’in yanında geçireceği dörtte birlik zaman dilimini de kışa dönüştürür. Kızından ayrı kaldığı zaman diliminde küser toprağa. Kurutur her şeyi. Yarı soyunuk duruma gelir, Tabiat Ana. Yüreğinin yansısıdır, insana bahşettiği mevsimler..

Demeter, gerek tapımında olsun gerekse de efsanesinde olsun hep kızı Persephone ile birlikte anılır. Bazen adı, ‘genç kız’ anlamına gelen kızı Kore (Persephone) ile Demeter’in, iki tanrıça olarak anıldıkları da olmuştur. Kızının, Aidoneus (Yeraltı Tanrısı Hades) tarafından kaçırılması, Demeter kültünün odak noktasını oluşturur.

Hades tarafından kaçırılan kızı Kore ile birlikte Yunanistan’ın en büyük tanrıçalarından biri olan Demeter, M. Ö. III. Binyıl’da Pylos’ta ortaya çıkar.

Atina’da her yılın ekim ayında sadece kadınların iştirak ettikleri Thesmophoria Bayramı kutlanırdı. İki tanrıça da yasa getiren, doğal yasaları insanlara öğreten tanrıçalar anlamına gelen thesmophoria adıyla anılırlardı. Aristophanes tarafından yazılan ‘Thesmophoria Bayramını Kutlayan Kadınlar’ adlı komedyasında gizli yapılan bu ayinlerde kadınların, kadın düşmanı Euripides’i nasıl suçladıkları sahnelenmiştir. Romalılar tarafından tapınılan Ceres’in, Demeter ile aynı işlevi görmesine rağmen Demeter ile Anadolu Bereket Tanrıçası Kybele arasında bir bağ kurulmamıştır.

Buğday başağı, nergis çiçeği ve haşhaş bitkisiyle sembolize edilen ve çoğu zaman oturur şekilde, elinde bir meşale ile betimlenen Demeter’e tapınım; başlangıçta yalnız buğday ekimine ilişkindi. Ancak asırlar sonra tapınımın anlamı derinleşip değişikliğe uğrayınca buğdayın yerine buğdaydan çok daha önemli olan ebedî yaşamı, yani ölümsüzlüğü oturttur ön sıraya. Neticede tabiatı kendisine örnek alan insanoğlu, zamanla yaşamın önemini daha iyi kavrar olunca bireyin ölümsüzlük teması’nı, köylülük teması’na yeğledi. Neticede Orpheusçuluk’la birlikte Eleusis Üçlüsü (Demeter, Kore, Triptolemos)’ne tapınım; ebedî bir ongunluk sözü veren bir inanca dönüşür.

 

DEMETER-ZEUS AŞKI

Aphrodite ve Ares’in kızı Harmonia ile ölümlü kral Kadmos, sarsılmaz bir aşkla bağlanmışlardı birbirilerine. Evlenmeyi kararlaştırınca tanrılara yaraşır bir düğün töreni hazırlanır. Soylu ölümlüler ile ölümsüzlerin tamamı bu törene davetlidirler. Davetliler arasında Bereket ve Toprak Tanrıçası Demeter de vardı. Tanrıça, bu düğün sırasında ilk kez gördüğü İasion’a âşık olur. Tabi İasion da Demeter’e… İasion, Harmonia’nın kardeşi ve Kadmos’un sağdıcıdır. Fazla kaçırırlar içkiyi. Kimselere çaktırmadan düğünden ayrılan iki âşık, üç kez sürülmüş nadas bir tarlada birlikte olurlar. Şölene geri döndükleri zaman birlikte olduklarını bilmeyen kalmamıştır. Zira ikisinin üstü başı çamura belenmiş. Bir ölümlü ile bir tanrıçanın birlikte olmaları doğru mu? diye geçirebilirsiniz aklınızda. Onlara göre bu çok normaldir. Çünkü onlar, aralarında hiçbir fark görmüyor ve birbirlerine ölesiye bir aşkla sevdalıdırlar.

Kardeşinin bir ölümlü ile birlikte olmasını içine sindiremeyen Zeus, İasion’u yıldırımlarıyla ortadan kaldırır. Burada bir konunun altını çizmekte yarar vardır, diye düşünüyorum. Peki, bir erkek tanrının, ölümlü bir kadınla birlikteliği hoş görülmesine rağmen bir ölümlü erkekle bir tanrıçanın birlikteliğine neden karşı çıkılıyor? Aslında Zeus, kardeşini falan korumuyor. Asıl nedeni kıskançlıktır. Zira kız kardeşlerinden biriyle (Hera) evli olan Zeus, uzun zamandan beri ikinci kız kardeşiyle (Demeter) birlikte olmayı arzuluyordu. İasion’u da bu nedenle öldürmüştür. İasion’u öldürdükten kısa bir süre sonra bu emelini gerçekleştirir ve kız kardeşi Demeter’e sahip olur. Bu birlikteliğin semeresi Persephone’dir. Hatta öz kızı Persephone ile de birlikte olmuş ve bu birliktelikten de Zagreus doğmuştur.

Bu olaydan bir süre sonra kız kardeşi Demeter’in yanına gider, Zeus. ‘Bunu neden yaptığımı biliyor musun?’ der, kardeşine. Demeter, Zeus’un yıldırımlarıyla küle dönüştürdüğü aşkı İasion’un yasını tutuyordur. Çaresizdir, güçsüz hissediyor kendini. Bunun için de karşı koyamıyor, kardeşi Zeus’a. Bunu fırsat bilen Zeus, o an kardeşiyle birlikte olup emeline ulaşır. Böylece kardeşi Zeus’un dördüncü karısı olur, Demeter. Bu birlikteliğin semeresidir, Persephone.

 

DEMETER-İASİON AŞKI

İasion, Thaumas’ın eşi Elektra ile Zeus’un kaçamak birlikteliğinden doğmuştur. Eşi Thaumas’dan İris (Gökkuşağı), Harpyalar, Aello (Fırtına) ve Okypetes (Kasırga)’i dünyaya getiren Elektra, birliktelik yaşadığı Zeus’tan da Dardanos, İasion ve Harmonia’yı doğurur. Kimi kaynaklar tarafından Giritli olduğu öne sürülür. Demeter'le olan aşkı, efsanesinin merkezini oluşturur. Demeter, aynı zamanda İasion’un halasıdır. Çünkü İasion Zeus’un oğlu, Demeter de Zeus’un kız kardeşidir. Demeter’in ona gönül verip vermediği konusunda kaynaklarda farklılıklar görülse de Demeter ile bir birliktelik yaşadığı ve bu birliktelikten Plutos adında bir çocuklarının doğduğu konusunda kaynaklar hem fikirdirler.

Hiçbir zaman süreli kocası olmamıştır, Demeter'in. Ama buna rağmen birkaç çocuğu vardır. Çünkü pek çok aşığı olmuştur, onun. Giritli İasion’dur, bu âşıklarından biri. İasion, Thebai’nin kurucusu ve efsanevi kralı Kadmos ile evlenecek olan kendi kız kardeşi Harmonia’nın düğününe katılır. Demeter de vardır, bu düğünün davetlileri arasında. Bu düğünde ilk kez gördüğü İasion’a âşık olur, Demeter. Düğün sırasında içkinin etkisiyle sarhoş olur, ikisi de. İçkinin etkisiyle çakır keyif olan Demeter, tutar İasion’un elinden. Alır, götürür yeni sürülen (ya da üç ez sürülmüş) bir tarlaya. Sevişirler, orada doyasıya. Sonra dönerler, şölene. Ama şölene geri döndüklerinde birlikte oldukları hemen anlaşılır. Zira çamur içindeymiş, ikisinin de üstü başı. Buna öfkelenen Zeus, kardeşi Demeter’le sevişme cüretini gösteren İasion’u yıldırımlarıyla yok ederek yaşamına son verir.

Odysseia'da Kalypso tanrıçaların ölümlülerle olan aşklarından dem vururken şöyle der (Od. V, 125 vd.):

 “Güzel örgülü Demeter de gönül vermişti İasion 'a

sarmaş dolaş olmuştu ikisi sevgiyle,

yatmışlardı üç kez sürülmüş bir tarlada,

ama Zeus o saat aldıydı bu haberi,

erkeği tepelediydi göz kamaştırıcı yıldırımla”

Demeter’le İason'un birlikteliğinden zenginliği, bereketi ve bolluğu simgeleyen Plutos doğar. Başka bir deyişle zenginlik tanrısıdır, bu birlikteliğin semeresi. Hesiodos, Thegonia’sında şöyle diyor:

Yüceler yücesi tanrıça Demeter,

Sevişip kahraman İasion’la.

Bereketli Girit’in nadaslı tarlalarında,,

Cömert Plutos’u getirdi dünyaya.

Bütün karaları, denizleri dolaşır, Plutos.

Kime rastlar, kimin eline düşerse,

Zengin eder onu, berekete boğar.

 

Yeraltı Ülkesi’nin kraliçesi Persephone ve İakkhos (Eleusis kentinde Şarap ve Sarhoşluk Tanrısı Dionysos'a verilen ad) adlarındaki çocukları, kardeşi Zeus'tan olma çocuklarıdır. Zenginlik Tanrısı Ploutos, İasion'dan doğma oğludur. Herakles'in yol arkadaşı ve uçan Arion ise Poseidon'la yaşadığı birliktelikten doğmuştur.

Yunanlı tarihçi Diodoros'a göre Samothrake Adası’nın gizemlerini bilen İasion, kardeşi Harmonia ile Kadmos’un düğününde Demeter'le karşılaşır. Görür görmez kendisine âşık olan tanrıça, ona gönlüyle birlikte buğday tanelerini bahşeder. İasion, bu olay sonrasında Kybele ile birliktelik yaşamış. Korybantlara adını veren Korybas adındaki oğlu, bu birlikteliğin ürünüdür.  

 

DEMETER-POSEİDON AŞKI

Kronos ile Rheia’nın kızları ve Zeus’un kardeşidir, Demeter. Onuruna şenliklerin düzenlendiği Demeter, insanların saygınlık gösterdiği bir tanrıçadır. Homeros’un destanlarında “güzel saçlı” ve “güzel örgülü” olarak betimlenen Demeter, ekinlerin ve özellikle de buğdayın sembolüdür.

Zeus nasıl âşık olmuşsa kız kardeşi Demeter’e, Kronos’un oğlu Poseidon da âşıktır, ona. Aslında bu cin fikirlerin hepsi kıskanç Hera’nın başı altında çıkmadır. Zira Demeter’in bakireliğiyle övünmesine öfkelenen Hera, Demeter'le birliktelik yaşama düşüncesini sokar, hem kardeşi hem de kayınbiraderi olan denizler tanrısı Poseidon’un aklına. Demeter ile kardeşidir, Poseidon. Ama varsın olsun, onunla birliktelik yaşayan Zeus da kardeşi değil miydi, Demeter’in?

Başlayınca Poseidon'un aşkı, zamanla öyle bir hal alır ki Demeter bu saldırgan tanrının elinden kurtulmak için kendini bir kısrağa dönüştürmüş; ama yine de bir işe yaramamıştır. Azgın bir aygıra dönüşen Poseidon, sonunda yakalamıştır utangaç tanrıçayı. Demeter'in gönlü olmadan gerçekleşen bu birleşmeden Areion adındaki oğlu ile Despoina adlı kızları olur. Areion, sağ ayağı insana benzeyen ve insan gibi konuşan bir attır.

Bir söylenceye göre, Demeter, kendisine yaklaşmaya çalışan Poseidon'dan saklanabilmek için kendini bir kısrağa çevirerek bir at sürüsünün içinde gizlenir. Bu kandırma girişimini fark eden deniz tanrısı, bir aygır kılığına girerek Demeter'i bulur. Demeter ile Poseidon'un birlikteliğinden konuşma yetisine sahip, ölümsüz at Arion doğar.

Bu olay karşısında dünyaya küsen Demeter, bir mağaraya çekilince toprak ürün vermez olur. Demeter'e, Arkadia'daki Phigalie'de Melaina (Siyah) lakabı takılmış. Küskünlüğü içinde siyahlara bürünüp oturur. Arkadhia ovalarında gezinen, keçi ayaklı bir Pan, rastlantı eseri Demeter'in saklandığı yeri görür ve bunu Zeus'a ulaştırır. Moria'ların da araya girmesi ile yatışan tanrıça, dönmeye razı olunca toprak yeniden bereketine kavuşur.

 

DEMETER VE METANEİRA

Kızı Persephone kaçırılınca yüreğine acı saplanan Demeter, ayrılır Olympos’tan, iner yeryüzüne. Başlar, dünyanın dört bir tarafını dolaşmaya. Her gün ayrı bir kılığa bürünürmüş, tanınmasın diye. Umudunu yitirmiş bir halde dolaşırken günün birinde yolu, Keleos’un kral olduğu Eleusis’e düşer. Orada oturur, bir çeşmenin başına. Az ötedeki bir kuyudan su çeken dört kız görür, çevresini izlerken. Bunlar, Kral Keleos’un dört kızından başkası değildir. Onu görünce yanına gelen kızlar ne yaptığını, buraya niçin geldiğini sorarlar, O’na. O da; “Beni yakalayıp satmak isteyen korsanlardan kaçtım. Onlardan kurtulmak için gizlene gizlene buraya geldim. Buranın, neresi olduğunu da bilmiyorum.” der, görüntüsü yaşlı bir kadını andıran tanrıça. Kızlar, üzülürler haline. Eğer isterse kendisini misafir edebileceklerini söylerler, kendisine. Ondan onay alan kızlar, annelerinden izin alıp hemen yanına dönerler, Tanrıçanın. Hep birlikte yola düşerler. Kızlar önde yürürlerken karalar içindeki Demeter, arkalarından izler onları. Kızlar ve yanlarındaki konuk, kızların annesi Metaneira tarafından karşılanır, sarayın kapısında. İçeri alınır, yabancı konuk. Kutsal konuk kapıdan içeri girdiğinde eşik, bir ışıltıyla aydınlanır. Ama bir saygı duygusu üstüne çöker, kucağında çocuğuyla oturan Metaneira’nın.

Oturur, yanına Demeter’in. Şarap sunar, ona. Ama Demeter, şarap yerine nane suyu karıştırılmış arpa suyu tercih eder. Sonra çocuğunu kucağına alır, Metaneira’nın. Sever, okşar onu. Büyütmek istediğini söyler annesine. Böylece büyür, tanrıçanın ambrosia (tanrı yiyeceği) ile beslediği Demophoon. Onu, geceleri ateşin kızıl yüreğinde yatırıyordu. Amacı, ölümsüz bir gençlik aşılamaktı ona. Bilinmeyen bir sebepten dolayı tedirgindir, anne Metaneira. Ne yapacak diye bir gece gözetlemeye karar verir, Demeter’i. Bu gözetleme sırasında oğlunun Demeter tarafından ateşe yatırıldığını görünce çığlıklar atarak odaya girer. Tanrıça son derece öfkelenir, bu olaya. Tuttuğu gibi yere fırlatır, çocuğu. Yaşlanmaktan ve ölümden korumak istemişti, onu. Kötü bir niyeti yoktu, aslında. Ansızın görünüşünü değiştiren Demeter, kendisinin bir tanrıça olduğunu göstermek istiyordu, ev sahibesine. Kendi doğal haline dönüşünce bir ışıltı kaplar her tarafı. Bunun üzerine, Demeter olduğunu, kendisini çok üzdüklerini söyleyip gönlünü almaları için kentte kendisine bir tapınak yapmalarını ister, onlardan.

Tepeden tırnağa titriyordu, dili tutulan Metaneira’nın. Ertesi sabah olayı anlatır, kocasına. Kocası Keleos da tanrıçanın dileğini şehre bildirir. Kent halkından onay alan Kral Keleos, hemen bir tapınak inşa eder. Olympos’tan tamamen uzaklaşan Demeter, günlerini hep bu tapınakta kızının özlemiyle geçirmeye başlar.

Mehmet KORKMAZ

“OLYMPOS’UN GİZEMLİ AŞKLARI” adlı yapıtımdan



 
Bugün 48 ziyaretçi (59 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol