ŞAMANİZM



    ŞAMANİZM

Başta Sibirya ve Ural-Altaylarda yaşayan halklar olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde bulunan ve aynı kanı taşıyan primitif toplulukların birçoğu ile bu ilerleme merhalesinin özelliklerini idame ettiren toplumların, öteki dünya ile münasebet kurma ve hastaları sağaltma gücünü taşıdığına inanılan ve bilen kişi anlamında olan Şaman çevresinde yoğun hale gelen inanç sisteminin adıdır, Şamanizm.

Her ne kadar eski Türkler tarafından benimsenen dine, Sibirya’daki Türk menşeli kavimlerin dinleriyle mevcut alâkasından ötürü ‘Şamanlık’ adı verilmiş deniliyor olsa da sürdürülen araştırmalardan elde edilen bilgiler, bunu teyit etmemektedir. Zira ilk kez XII. yy.’da telaffuz edilmeye başlanan bu sözcüğün, eski Türkler tarafından kullanılmadığı anlaşılmıştır. Günümüzde eldeki mevcut bilgilerin tamamına yakın bir bölümü, Milat’tan sonraki döneme ilişkin olduğu ve Türklerin en eski dinlerine dair hiçbir bilginin bulunmadığını göstermektedir.

Hindistan’ın güneydoğu bölümlerinde, Avusturalya’da, Afrika’da ve Kuzey ve Güney Amerika’da Şamanizm’in maddî ve tinsel değerlerine veya emarelerine sınırı genişlemiş bir şekilde rastlamak mümkündür. Ancak Sibirya ile Endonezya dinleri örneklerinde görüldüğü üzere Şamanist düşünceler bütününün ve tekniklerin dominant olduğu bölgeler ile Şamanizm’in ancak bütünleyici vasıf taşıdığı Afrika dinleri benzeri bölgeler arasında bir ayrım yapmanın doğru olacağı inancındayım.

Şaman için ‘Kam’ adının kullanıldığı Eski Türk kavimlerinde, bilhassa imparatorlukların vücuda getirildiği zamanlarda ortak bir uygulamaydı. Göktanrı ibadeti; Türklere utkular yaşatan, hakanlarının tahta çıkmasına yardımcı olan ve afetlerden muhafaza eden Gök-Tanrı’ya ilişkin inanç ve düşünceler, VI.-VIII. yy.’lar arasında hüküm süren Büyük Göktürk İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında oldukça yaygın hale geldi.

Orta Asya topluluklarında Gök Tanrı ibadetinin yanı sıra Gök Tanrı ibadetiyle ilişkisi mevcut olan Güneş, Ay, Yıldırım ve Fırtına tapınmaları da yer almaktadır. Şamanizm inancını benimsemiş olan Altay kavimlerine göre üzerine yemin edilen Güneş ana, Ay ise ata’dır. Kötü ruhlarla Güneş ve Ay arasında vuku bulan savaşın Güneş ve Ay Tutulmaları’nın asıl nedeni olarak kabul edildiği Altaylara göre Güneş’in yerde bulunan mümessili Ateş’tir. Orta Asya Türkçesine göre Ulu veya Büyük anlamı taşıyan ve Altay topluluklarında tanrıların en büyüğü olarak görülen iyilik Tanrısı, Gök Tanrı Kuday veya Ülgen, Güneş ile Ay’ın öte yanında yer alan yıldızların üzerinde yaşar. Tanrı Ülgen’e giden ve sadece âyin esnasında erkek Şamanlara açılan yolda yedi büyük engelin varlığı söz konusudur. Erkek Şaman bile ancak Kazık Yıldızı olarak adlandırılan beşinci engele değin varabilir ve buradan öte tarafa gidemediği için geri dönüş yapmak mecburiyetinde kalır. Adına Akkızlar denilen ve Şaman’a ilham veren dokuz kızın babası olan Ülgen’in, babaları gibi iyi olanların gökyüzünde bulunduğu yedi de oğlu vardır.

Tanrı Ülgen’in emriyle hizmet veren iyi ruhlara karşın, kötülüklerinden sakınmak amacıyla kurban kesmenin bir zorunluluk olduğu ve güçlü anlamına gelen Erlik ise kötü ruhların başında bulunur. Oğullarının sayısı yedi veya dokuz olan Erlik’in, sayıları; on dokuz olan kızları, Tanrı Ülgen’e kurban kesme hazırlığı içinde olan Şaman’ı yoldan çıkarmak amacıyla yataklarına davet ederler.

İlk başlarda Hindistan’da ve Çin’de ortaya çıktığı söylenen Şamanizm’in daha sonraki yıllarda Kuzey ve Orta Asya’da yaygınlık göstermeye başladığı hususundaki eski faraziyeler, günümüzde hâlâ tartışma konusudur. Aynı kanı taşıyan topluluklarda uygarlık seviyesine erişmiş sınıflı toplumlar arasında farklı açılardan bir kültür teatisinin yanı sıra aynı kanı taşıyan insanların teşkilatlanması, Şamanist düşünceler bütününün dünya çapındaki temelini meydana getirir. Araştırıda bulunanların kimilerine göre avcılık-toplayıcılık merhalesinde dünyaya gelip hayvan yetiştiriciliği ve horti-kültür merhalelerinde devam edip giderken, kimi araştırıcılara göre de Şamanizm’in menşeinin düzenli sürü besleme merhalesinde de aranması lazım gelir.

Günümüzde Şamanizm’in doğuşuna ilişkin bilimsel anlaşmazlıklar, Paleolitik veya Neolitik Çağ’ın başlangıç noktası sayılması hususunda yoğunlaşmaktadır. Bir yandan Fransa’da ortaya çıkarılan Lascauk Mağarası’nda M. Ö.1 5–13. binyıl’dan kalma olduğu tahmin edilen resimlerde görülen motiflerin Şamanizm inanışına ait en eski motiflerle çakıştığı tespit edilirken, öte yandan Avrupa’da Paleolitik döneme tarihlenmiş hayvan kemiği kalıntılarının dinî adaklara ait olduğu ve daha o çağda hayvan kemiklerinin yeniden doğuşu temin ettiği kanaatine varıldığı, bunun da Kuzey Amerika ile Asya’da mevcut olan hayvan törenlerine menşe teşkil ettiği ileri sürülmektedir.

XVIII. ve XIX. yy. araştırıcılarının kimileri, Şamanizm’in insanlık tarihinin en eski dinlerinden biri olduğu savını getirirlerken, kimileri de Şamanizm’in bir tür büyücülük ve kâhinlik olduğu düşüncesini ileri sürdü. Altay civarında gerçekleştirdiği araştırılarla tanınan Alman menşeyli Rus Türkolog Friedrich Wilhelm Radloff ve sonrasında Sovyet etnograf ve Altayist Andrey Viktoroviç Anohin, Şamanizm’in sadece Ural-Altay halklarına ait bir din olduğunu öne sürerlerken, Şamanizm’in menşeini irdeleyen A.Ohlmarks’a göre Şamanizm, gerçek anlamda bir din olmamasına karşın tapım gördüğü bölgelerde dinin yerini almıştır. Alman Antropolog Wilhelm Schmidt, tanrı fikrinin, menşeini irdelerken Şamanizm’i, gökte bulunan ulu ruh ile yeraltının güçlü ruhu olan Erlik ile bunlara bağlı bulunan ruhlara dayalı bir din şeklinde yorumlar.

Araştırıcıların kimileri Şamanizm’in ilk başlarda güneyde bulunan maderşahi kültürlerinden doğarak Buddhacılık hareketinin etkisiyle kuzey halkları arasında yaşam bulduğunu öne sürerlerken, inancın menşeini irdeleyen A. Ohimarks’a göre de; aslı aşırı coşkuya kapılarak kendinden geçmeye dayanan Şamanizm, başta Kuzey Kutup Bölgesi’nin iklim şartları olmak üzere muhtelif güç koşulların içinden doğup gelişme gösterdikten sonra Güney’e doğru dağılarak orada mevcut olan kültürleri etkisi altına alır. Tarih çağlarında Moğol, Tunguz ve Türk topluluklarının tamamının bağlı bulunduğu anlaşılan bu inancın, sonradan Buddhacı, Hristiyan ve İslâm inançlarını benimseyen halkların üzerinde bıraktığı derin izlere rastlamak mümkündür. Muhtelif etmen ve emareleriyle günümüzde artık Şaman Kültür Dairesi’nden bahsedilerek Eski Hint, Çin, İran, İndo-germen ve İskit kültürlerinde bile Şaman’ın varlığından söz edilmektedir. Günümüzdeki Asya’da oldukça fazla sayıda bulunan Türk, Moğol ve Tunguz halklarının yanı sıra Kutup Bölgesi’ndeki Laplar, Koryaklar, Samoyetler, Yeniseyliler, Mançurlar, Eskimolar, Kuzey Çin ve Kore halkları, Kuzey Amerika’nın yerli kabileleri ve Grönland Eskimoları da Şaman Kültür Dairesi içinde bulunan halklardır.

Gücünü bütünüyle büyü, tabiatüstü ve mistik güçlerden almış olan Şamanizm’in Gök, Yer ve Yeraltı’ndan müteşekkil bir evren dizaynı bulunmaktadır. Farklı katlardan oluşan ve aydınlık bir dünya olan Gök’te Ülgen adındaki büyük ruhun yanı sıra başta karısı ve çocukları olmak üzere kendisine bağlı olan iyi ruhların tamamı; ayrı ayrı katlar halinde bulunan Yeraltı’nda, korkunç Erlik (Güçlü) ve çocukları ile öteki kötü ruhlar yaşarlarken; Yer’de de, Gök’teki iyi ruhlarla Yeraltı’ndaki kötü ruhlar arasındaki dengeyi sağlamakla görevli olan insanoğlu vardır. Bütün âlemin, iyi ve kötü ruhların tesiri altında bulunduğuna inanılan Şamanizm’de ruhlarla temas kurma gücü sadece Şaman’da bulunur. Böylelikle insanlar ile ruhlar arasında iletişim kurma görevini üstlenen Şaman, atasının veya akrabasının ruhlarından almış olduğu güç ve esinle yerine göre ya iyi ruhların faydalı etkilerini sürdürmeye veya kötü ruhların zararlı olan çalışmalarına engel olma çabasına girişir. Bu nedenle gerçekleştirilen âyinler sırasında ruhlarla iletişim içinde bulunan Şaman’ın, onların kabileye ait olan bireylerinin veya kabilenin dilek ve temennilerini arzu edilen yönde yerine getirmelerini temin edebileceğine inanılır. Bu kadar güç bir görevin ancak belirli bir yeteneğe haiz insanların üstesinden gelebileceği düşüncesi kabul görür. Ruhlar ve büyülerle iştigal edip denge kurma işine aracılık eden Şaman’ın önderliğinde düzenlenen büyü törenleri, medyum seanslarının bir benzeridir. Ölüp-dirilme tasavvuru; Şaman’ın parçalanmış haldeki gövdesinin yeniden tek parça haline dönüşmesiyle gerçek hale gelir. Bu, esasen hipnotizma vakası benzeri yaşanan bir illüzyondan öte bir şey değildir. Bundan ötürü kemiklerinin, etlerinin alınıp yenildiğini ve ölümün sonrasında dirildiğini zanneden insanlara (ki hasta demek daha uygun düşer) Şaman Hastası adı verilir. Gizemli parçalanma olarak bilinen bu tür psikolojik durumlara, Şamanizm’in öteki ibadetlerinde de karşılaşmak olasıdır. Ormana ve ağaçlara kutsallık görevinin yüklenildiği Eski Türklerde dağlar, göller ve ırmaklar her zaman canlı olarak kabul görür ve Gök Tanrı’nın yanı sıra yeryüzünde de Yer-Su Tanrısı’na ve ruhlara inanılırdı.

Şamanist kültürün varlığının söz konusu olduğu toplumların tümünde kendisine yüklenilmiş görevlerin pek çoğunu vecd durumunda, yani kendinden geçerek yerine getiren Şaman, fizikî ve ruhî açıdan fevkalâde bir kişidir. Vecd durumunda iken ruhlar âlemine ulaşan ve kimi zaman da onların sözcüsü pozisyonuna geçen Şaman, tabiatüstü yeteneklerini ya soydan ya da ruhlar tarafından ortaya çıkarılan bir seçim sonrasında elde etmişti. Şamanların kabiliyetleri ya kendi kararıyla veya müşterek bir soydan gelme bireylerin teşkil ettiği sosyolojik bir birim olan klanın arzusuyla sınırlıdır. Zira Şaman’ın salahiyetinin kabul görmesi için her konumdan oldukça güç sınavlardan başarıyla geçmesi ve usta konumunda olanlardan eğitim alması zaruridir. Her Şaman’ın ilke olarak yardımcı ruhları veya cinlerinin varlığı söz konusudur. Bunun yanında cinsel ilişkide bulunabileceği hemcinsi olmayan ve kendi kararıyla harekete geçemeyen bir hayvan veya insan ruhunun varlığına inanılır. Şamanizm’in bilhassa başka büyü yöntemleriyle yabancı dinlerin tesiri altında kaldığı bir çevrede Şaman’ın, yardımcı ruhların kontrolü altına girerek onların sözcülüğünü yapar duruma geldiği görülür. Dualarının bütünü ile dansları irtical yani doğaçlama olan Şaman, vecd durumunda iken davul ve davul tokmağı gibi özel aletler kullanır, başlık ve cübbe benzeri giysiler giyer, ses çıkaran madeni takılar ve kadın simgeleri takınır.

Kadın-erkek ayrımı gözetilmeyen Şamanizm inancında Şaman, kadın veya erkek olabilir. Aynı kanı taşıyan toplumların ilk teşkilatlanma merhalelerinin maderşahi vasfı, Şamanların şahsiyetinde sonrasındaki merhalelere de aksetmiştir. Şamanların en eskileri ya kadındır veya maderşahilik uyarınca görev verilmiş kadın gibi hareket etmesi gereken bir erkektir. Bilhassa Avrupa’da varlığı söz konusu olan toplumlarda erkeklerin, Şaman olabilmesine dayanak teşkil eden en mühim husus, kadınsı olmalarıdır. Özel cübbesi bulunmadığından kadın giysisi giyerek âyin yapan Yakut Türklerindeki şaman, kimi törenlerde kadın kılığına bürünen pederşahi geleneklere bağlı bağnaz Kırgız-Kazak rahipler vb. örneklerde görüldüğü üzere Asya toplumlarında erkek Şaman Cinsiyet değişimine maruz kalabileceği gibi erkeklerle de evlilik yapabilir. Bütün bunların yanı sıra pederşahi vasıflar yüklenen Moğollarda Hanlar tarafından düzenlenen törenlere iştirak eden kadın sayısı yalnızca “bir” tanedir. O da en ön tarafta başı çeken kadın Şaman’dır. Saç traşının dinî bir işaret sayıldığı Orta Asyalı Müslümanların arasında kimi rahiplerin bir tutam uzun saç bıraktıkları görülür.

İçinde bulundukları topluma ve toplumun bireylerine karşı en önemli fonksiyonu iyileştirmek ve şifa dağıtmak olan Şaman, öbür dünyaya gerçekleştirecekleri yolculuk sırasında yaşamlarını yitirenlerin ruhlarına eşlik eder. Hastalığın bir çeşit ruh kaybı sayılmasından ötürü hastayı sağlığına kavuşturmak amacıyla başlangıçta kayıp durumda olan ruhun nerede olduğunu tespit eden ve gerekirse onu ele geçirebilmek amacıyla Yeraltı Dünyası’na inerek kayıp ruhu, bulunduğu yerden alıp hastanın bedeniyle bütün hale getiren şaman, ayrıca yaşamı paylaştığı toplumun içinde yer alan bireylerin doğum ve evlenme işlemlerine de yardımcı olur. Asya’nın Amur adı verilen bölgesinde gökyüzüne yükselerek cenin durumunda bir ruh getiren Şamanlar, çocuklara çeşitli hastalıklar peydahlayan ruhlara karşı savaşım verirler.

Altaylarda kurban olarak kesilen atın ruhuna Tanrı Ülgen’in makamına kadar eşlik eden kurbanı, Tanrı Ülgen’e sunar. Ama kesinlikle bakşı vasfı taşımayan bu görev, tamamıyla kamuya ilişkin bir görevdir. Şamanizm’in kesin olmayıp değişebilen eski şekilleri ihtiva eden Yakut Türklerinde Şaman; ana üretkenlik ibadetini meydana getiren Ana Tanrıça Ayısıt’a çevrilmenin yolunu bilir. Şaman’ın, bir hayvanda bedenleştiği ruh, Şaman’ın ‘ije kul’ adı verilen yardımcı ruhu ve aynı zamanda da onun canı veya benzer ruhudur.

Kandaş olan toplumun ruhsal hayatının ana üssündeki Şaman, aynı zamanda toplumun bilgi-gelenek–görenek dağarcığının muhafaza edicisi, hatta bir bakıma var edicisidir. Asya’da varlığı söz konusu olan topluluklarda toplumun devamlılığını ve sağlığını muhafaza görevini yüklenen şaman ile Han, Hakan, Kağan benzeri adlarla anılan siyasî lider arasında bir görev bölümü meydana gelmiş, süreç içerisinde statüsü yükselmiş olan Han’ın yanı sıra Şaman’ın da ruhsal etkinliği devam etmiştir. Ancak buna karşın XVI.-XVIII. yy.’lar da Asya’da bulunan şamanların kimilerinin, savaş süresince de liderlik görevini yüklenildiği görülür.

Halk kültürünün üzerinde oldukça derin izler bırakan Şamanizm’in mümessilleri konumunda bulunan Şamanların, Yeraltı’na iniş-çıkış öykülerinin pek çok halk destanında oldukça önemli bir yer kapladıkları görülmektedir. XI. yy.’da yaşayan Türk Dil bilgini Kaşgarlı Mahmut tarafından ‘Çıvı’ olarak adlandırılan ruhların menşeinin, Şaman’ın ‘İje-kul’ adındaki yardımcı ruhuna değin uzandığı izlenmektedir. Orta Asya Türk destanlarının kahramanlarından olan Toktamış ile Edigen’in Kazak-Kırgızlarda arvak adıyla anılan özdeş ruhları bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Türkçesi ‘yel’ olan sözcüğün Anadolu’da cin veya salgın hastalık anlamında kullanılır olması Şamanist geleneklerle ilişkilendirilir.

 

Mehmet KORKMAZ

 
Bugün 81 ziyaretçi (106 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol