GAVE (KAWA) KİMDİR

 

GÂVE (KAWA) KİMDİR

 

İran mitolojisinde ünlü demirci ailesinden olan Gâve, Firdevsî tarafından yazılan Şehnâme’nin kahramanlarından biridir. Mitolojiye göre İran’da 1000 yıl kadar uzun bir zaman egemen olan ve zalimliğiyle ün yapan hükümdar Dahhâk(Dehhak )’ın, 1000 yıllık egemenlik döneminin son 200 yılında iki omuzunda birer yılanbaşı bitmişti. Dahhâk’ı sürekli rahatsız eden bu iki yılan, her gün iki delikanlının beynini yiyerek beslenirlerdi. Bu iki yılanı beslemek amacıyla her gün, ülkede yaşayan gençlerden iki tanesi öldürülür ve beyinleri bu yılanlara yedirilirdi. Sıra, Gâve’nin Karen ve Kubad adlarındaki iki oğluna gelmişti. O gün onlar, öldürülerek beyinleri yılanlara yedirilecekti. Ancak oğullarının ölümünü istemediği için ‘direvş’ adlı deri önlüğünü mızrağının ucuna takarak bayrak yapan Gâve, halkın, zalimliğiyle ün yapmış Dahhâk’a karşı isyanına önderlik eder. İsyancıların, Dahhâk’ın yerine tahta geçirmek istediği Feridun, Gâve’nin elindeki mızrağın ucunda dalgalanan ve Direvş-i Gâviyani adı verilen deri önlüğü, altın ve ipeklerle süsleyerek ayaklanmacıların yanında olduğunun işaretini verdi. Babil’de ele geçirilen zalim Dahhâk, Demavend Dağı’nda zincire vurularak öldürüldü. Ayaklanma sonrasında halkın isteği üzerine tahta geçen Feridun ve onun sonrasında tahta geçen hükümdarların tamamı, Feridun gibi deriden yapılma demirci önlüğünü süsleme geleneğini devam ettirerek “Direş-i Gâviyani”yi kendilerine bayrak yaptılar. Halk tarafından zalim Dahhâk’ın yerine tahta oturtulan efsânevi İran hükümdarı Cemşid’in torunu Feridun, krallık tacını başına koymadan önce halkın isyanına önderlik eden demirci Gâve, ona, meşin demirci önlüğüyle çekiç üzerine and içirir.

Şehnâme’de zalim hükümdar Dahhâk ile Demirci Gâve’nin macerası, birbirinden bağımsız bir biçimde dile getirilirken, Burhân-ı Kâtı’nın çevirisinde ise İranlı pek çok şair ile bizim bazı Divan şairlerimizce zulme karşı adaletin sembolü şeklinde gösterilen Gâve’den Hıta ve Huten ülkesindeki misk âhûsunun göbeği biçiminde söz edilmektedir.

M. S. 224/226–651 arasında egemenlik süren Sasaniler İmparatorluğu öncesindeki devirde adından hiç söz edilmeyen efsanenin; Direvş-i Gâviyani ya da Gâviyan-i Direvş adı verilen Sasani dönemi bayrağına, bu adın verilişinin nedenini açıklığa kavuşturmak amacıyla ileri sürüldüğü kaydedilmektedir.  636 yılında yapılan Kadisiye Savaşı sırasında Müslümanlar, bu bayrağı ele geçirince parçalayarak aralarında bölüşürler.

Divan şiirinde, zalim hükümdar Dahhâk zulmüne karşı halkı isyana teşvik etmesi ve Direvş-i Gâviyani adındaki demirci önlüğünü bayrak yapması anımsatılarak işlenen Gâve, genellikle haksızlıklara karşı mücadele eden bir karakterin mümessili biçiminde gösterilir ve Dahhâk’la birlikte anılır.

İran’ın Cemşid adındaki efsânevî hükümdarının hemen akabinde tahta oturan Dahhâk, zalimliğiyle ün yapmıştır. Eskiden beri süregelen anâne ve inançların yerine yenilerini koyma arzusu gütmektedir. Bir dağda kendi inançlarına paralel dinsel ayinlerini idame ettirmeye çalışan çobanların çocukları, zalim Dahhak’ın askerlerince toplanıp götürülürler.

 

“Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultân

  Dahhâk’in eder mülkünü bir Gâve perîşan”

                                                  Ziya Paşa

 

Nyberg; Kava, Kawa, Kawe ya da Kavi ki Zerdüştlüğün kutsal kitabı Avesta'da bu sonuncu yazılış şekli itibariyle yer alan, manifest/tebliğ, küçük kral ve kahraman anlamlarını taşıyan bu sıfatın; 'küçük hükümdar'lara ya da  'kabile reisleri'ne verildiğinden söz eder. Kaviler, Hinduizm inancında gaipten haber getiren birer kâhin ve şair şeklinde görev alırlar. Nyberg, ‘kavilerin Medya ile ilgileri yoktur gibi bir iddiada bulunmaya cesaret edemem' diyor. Fakat Avesta'nın çok eski bir kitap olduğundan ısrarlı olmasından ötürü, kavileri direkt Medya'ya bağlamaya da cesaret edemeyen Nyberg’in onları, Medya'ya bağlamaktan başka çaresi de bulunmuyor. Zaten günümüze değin ele geçen belgelerde bunun aksini iddia edecek en ufak bir kanıta rastlanmamıştır. Nyberg’in bu durumda elinde bulunanları kullanmakta tereddüde düşmemesi, kavileri gerçek hüviyetleriyle, bir başka ifadeyle Medyalı kimlikleri ile tanıtması gerekirdi. Hatta biraz daha ileri gidelim şayet en azından Genç Avesta, Medya'da şekillenmişse ki buna karşı çıkan bulunmuyor ya da onu Medlerden birileri yazmışsa (veya terennüm etmişse), ki Nyberg'de buna hiçbir biçimde itirazda bulunmuyor, öyleyse Genç Avesta'da yer alan 'kavi' bolluğuna bakarak bunun nedenini bilimsel olarak düşünmesi gerekirdi. Bu sıfatı, Avesta hep Medyalılar için kullanmaktadır. Çünkü Medyalıların bir sıfatıdır, bu. Bu konuda araştırmacıların hiç biri ciddi bir itirazda bulunamadığı gibi bunların Medyalı kavalar serisi olduğu konusunda bilim adamları arasında büyük bir görüş birliği mevcuttur.

Bartholomae; birincisi; 'Daevaların dinine bağlı, Zerdüşt öğretisine mugayir, kabile prensleri'; ikincisi; 'Kavata’nın kurmuş olduğu bir hanedanlık; üçüncüsü; 'Mazdacılar'a ve Mazdacı Halk'a kesin düşman olan (bir grup)' olmak üzere kavi kavramına üç tarif getirir. Bu üç tarif, az çok birbirleri ile çelişmiyor. Zira üçünün de ortak yanı vardır. Her üç tanım da üst sınıflardan birini gösterir. Ama Kava Viştaspa bahse konu olduğunda yine bir terslik bariz bir biçimde kendisini ele verir. Çünkü eğer bütün Kavalar, Mazdacı Halka kesin düşmandılar, o zaman Zerdüşt’ün koruyucusu olan bu Kava’ya ne demeli? Çünkü Kava Viştaspa hem Zerdüştlüğü kabul eden ilk Kava’dır hem Peygamber'in koruyucusudur (the patron of Zarathushtra). Karşı çıkışın bir diğeri, Genç Avesta'da kavaların tamamen iyi kişiler olarak sunulmasıdır. Sonradan şekillenen Avesta bölümlerinde kavaların  tümüyle beraat etmesi, Athur-patakan'da kavaların önemli bir aşamada bulunduklarının da göstergesi olmalı.

Dönemin kabile prensleri kavramı, günümüz aşiret reisleriyle aynı düzeydeki insanlardır. Esasen aşiret sözcüğü, Med dilinde aynı anlamdaki ‘zantu’ sözcüğü bırakılarak alınmıştır. Arapça'da aşiret reisi şeyhtir. Sonradan gelişen Keya /muhtar ya da adalet dağıtan kavramının da Kava mefhumundan ortaya çıktığı konusuna kuşkuyla yaklaşılmaktadır. Kabile reisliği-kava aynılığı, o dönem koşullarında ve bu prenslerin kimi ilahî güçler taşıdıkları inançla birleştirildiğinde anlamlıdır. Ancak 'Kavata’nın kurmuş olduğu hanedanlık' okuyucuya tanıdık gelmeyebilir. Bu tarif, Genç (Medya'da ortaya çıkan) Avesta'da kendisini gösteren mitolojik kavalar dizisini işaret eder.

Kavi Kavata, sekiz kava serisinin birincisi, Kavi Husrava da sonuncusudur. Bu adlar, çağdaş dillerde Key Kubat ve Key Hüsrev şeklinde değişiklikler göstermektedir. Malum olduğu üzere Kürtlerin ulusal marşında Key Husrev’in adından söz edilir ('êmi roley key xusrevin /biz Key Husrev'in çocuklarıyız' şeklinde) ve Herzfeldt'e göre (1947) bu Key Husrev, Akamenid Hükümdarı Cyrus'tur. Ama gerçekte Herzfeld'in kimi zaman bilerek ya da bilmeyerek şecereleri saptırdığına tanık olan araştırmacılar, onun tarafından öne sürülen bu iddiayı ciddiye almamışlardır. Bütün bu mitolojik kavalarla Medya arasında bir taraftan aleni öte taraftan da mitolojinin karakteri gereği net olmayan bağlar mevcuttur.  Örneğin; Manusçithra ya da adının bozulmuş Manuskihar, Medyalı Threataona'nın torunudur. Bununla birlikte Zerdüşt’ün de uzaktan atasıdır. Kava Kavata(Key Kubat), Çiz (Ormiye)’den 240 Km uzaklıkta yerleşik, Nodar'ın torunudur. Kava Uzava ise Kava Kubata tarafından evlat edinilen bir figürdür. Bu Kava, bir nehirde (bu nehrin Araxes/Aras olma olasılığı yüksek), bedenine kadın bluzu sarılmış bir biçimde, kelek benzeri bir ilkel taşıtın üzerinde soğuktan donmak üzereyken terk edilmiş olarak bulunur (Bundahişn, XXXI, 24). Bu bebeği kurtaran Kava Kavata, ona; ‘titreyen çocuk’ anlamını taşıyan Uzava adını vermiş.

Keyhüsrev (Yaştlar sayfa, 64; dip not;1 ve bundan sonra sayfa 114, dip not; 7 ile sayfa 304) mitolojiye göre Medya'da kraldı. Bu kral, sürekli ülkesini istilacı Turan hükümdarlarına karşı korumak için savaşım vermiş. Buradan anlaşıldığı kadarıyla Manuscihar'dan başlayıp Kava Husrava'ya (Key Hüsrev) değin Kavaların tamamı bu düşmanlara (Aryani olan Turanilere) karşı savaşmışlardır.

Newroz Efsanesi’nde adından söz edilen Kawa'nın, Med Devleti'nin kuruluşu sırasında (yaklaşık M. Ö. 715 ya da daha açık bir ifadeyle 674), Önasyalı yabancı istilacılara karşı ilk defa 'karşı koyan' Kawa olmalı. Bu arada şunu da belirtelim ki bu hikâyenin tamamını birleştirerek veren tek kişi Firdevsi’dir. Ancak devreye geç girmesinden ötürü onun hikâyesi de masalımsı bir hal almıştır. Ama biz, örgeleri net bir biçimde yerine koyduğumuz zaman Newroz Efsanesi’nin ana ruhunu, bir başka ifadeyle direnişçi ruhuyla birlikte bu efsanenin Medya'ya özgülüğünü de yakalamış oluruz.

 

Mehmet KORKMAZ

“ZERDÜŞT DİNİ İRAN MİTOLOJİSİ” adlı kitabımdan alıntı.

 
Bugün 20 ziyaretçi (34 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol