DERSİM DOSYASI-2

 

DERSİM DOSYASI-2

1937-1938’DE DERSİM’DE YAŞANANLAR BİR İSYANIN SONUCU MUYDU? 

Cumhuriyet yönetimi, Dersim’de gerçekleştirdiği katliama kimi sudan bahaneleri gerekçe olarak göstermiştir. Bunlardan en önemlilerinden birkaçı şunlardır:

1- Dersimliler cumhuriyete karşıdır.

2- Devlet, 1938’e kadar Dersim’e girememiş.

3-Dersimliler vergi vermiyor.

4- Dersimliler okullara karşı çıkıyor.

5- Dersim’deki aşiretler kolektif bir biçimde isyana hazırlanıyorlar.

6- Dersimliler ellerindeki silahları teslim etmiyorlar.

7- Dersimliler askere gitmiyorlar. 

Şimdi bunları madde madde ele alıp inceleyeceğiz. Bakalım devlet ne kadar doğru söylemiştir.

 

1-DERSİMLİLER, CUMHURİYET’E KARŞI MIYDI?

Kazım Gündoğan 16 Kas 2017 tarihli Duvar gazetesindeki yazısında: “Alevilerin Cumhuriyetle ilişkisi, çoğunluğu İttihat-Terakki içinden gelen Cumhuriyet Devleti’nin kurucu kadroları üzerinden kurulur. Giderek 1. Meclis üzerinden Alevilerle ve Dersimliler’le kurulan ilişkiye bakıldığında 400 yıllık Osmanlı Saltanatı ve Hilafet baskısının, zulmünün kaldırılacağı vaadi üzerinden şekillendirilir. Bu vaad tek başına, Alevi-Kızılbaş toplumunun Cumhuriyeti benimsemesi ya da benimsemese bile karşı olmaması açısından hayati bir öneme sahip olmuştur. Bu nedenledir ki; Dersimliler’in büyük çoğunluğu da Cumhuriyeti tercih etme/benimseme eğilimindedir. Dersim aşiretleri Cumhuriyeti kuracak olan 1. Meclise 6 mebus (milletvekili) (Abdulhak Tevfik Bey, Diyab Ağa, Hasan Hayri Bey, Mustafa Ağa, Mustafa Zeki Bey, Ramiz Bey) göndermeyi kabul ederler. Osmanlıyla barışık olmayan Dersimliler’in sorunları Cumhuriyetle birlikte çözülmüyor elbet, ancak bunlara son verileceği vaadiyle ilişkiler önemli ölçüde yumuşatılıyor. Sancak beyleri üzerinden sürdürülen ilişkiler, aşiret liderleri ve Seyitlerle doğrudan ilişkiye dönüşünce devletle ilişkilerin zemini güçleniyor. Dolaysıyla Dersimliler bu “yeni” ilişki biçimini Osmanlı devlet yapısı ve zihniyetine tercih ediyor ve esas olarak karşı çıkmıyorlar. Çok değişik nedenlerle Cumhuriyeti benimsemeyen Dersimli aşiretler de vardır elbet. Ancak bunların toplamdaki yeri ve nüfusları sınırlıdır…

Yani Dersimliler, Hilafetçi Osmanlı’ya Cumhuriyeti tercih etmişlerdi. Sonraki yıllarda da Cumhuriyet Devleti’nin Kızılbaş/Alevi toplumuna yönelik İslamlaştırma ve katliam politikalarına rağmen “kötünün iyisi” olarak Cumhuriyetin savunucuları olmuşlardır. Elbette bu problemli ilişki her bakımdan sorgulanabilir, ancak önce bunun anlaşılması gerektiği düşüncesindeyim.” diyor.

2- DEVLET, GERÇEKTEN 1938’E KADAR DERSİM’E GİREMEDİ Mİ? 

Cumhuriyet Devleti’nin 1938’e kadar Dersim’e giremediği algısı da tamamen yanlıştır. 1925 yılı sonrasında da Kaymakamlıklar üzerinden Elazığ’a bağlanan Pertek, Çemişgezek, Mazgirt, Hozat, Nazimiye ve Erzincan’a bağlı olan Pülümür’de de devletin idari yapısı mevcuttur.

Ayrıca; Türkiye de 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında DİE raporlarına göre hemen tüm köylere dair detaylı nüfus bilgilerinin mevcut olduğu da görülmektedir.

1935 yılında yapılan genel nüfus sayımında da aynı ayrıntıları görmek mümkündür. Genel nüfus bilgilerini bir yana bırakalım Dersimde ki “sakatlar” hakkında bile çok net bilgiler toplayacak kadar Dersim’de olan devlet, nasıl oluyor da “Dersim’e giremiyordu?”

Çarpıcı bir bilgi aktarmak isterim: 1936 yılında Dersim’de “sakat” nüfus: 350 ‘kör,’ 240 kolu ‘çolak,’ 26 iki kolu ‘çolak,’ 334 bir ayağı ‘topal,’ 85 iki ayağı ‘topal,’131 sağır ve dilsiz, 36 ‘kambur,’ 40 ‘kötürüm,’ 79 müteaddit ‘sakat,’ 31 sair ‘sakat.’

Dersim de ‘sağlam’ nüfusun toplamı: 91.807 kişidir. (Ö. Kemal Ağar. Tunceli Dersim Coğrafyası)

3- DERSİMLİLER VERGİ VERMEDİLER Mİ? 

Elbette vermeyenler vardı. Peki neden? Yokluk yoksulluk nedeniyle mi yoksa “ ben seni tanımıyorum vergi vermeyeceğim” diye mi? Son derece zayıf bir ekonomik güce sahip olan bazı aşiret mensupları geçimini sağlamak için çoğu zaman komşu il, ilçe ve köylere “talan”a gider oradan getirdikleriyle yaşamını sürdürürlerdi. Bazı bölgeler için bir “talan ekonomisi” olduğu da söylenebilir. Bu gerçeklik içinde nasıl vergi verilebilir ki? Kaldı ki sırf vergi vermedi diye bir toplumu, bir kültürü hedef tahtasına koymak ve soykırıma tabi tutmak nasıl meşru ve haklı görülebilir? Aynı dönemde ülkenin başka bölgelerinde vergi vermediler diye katliama uğratılan başka bir topluluk var mıdır? Kaldı ki, Osmanlı tahrir defterleri ( M.Ali Ünal Çemişgesek Sancağı) incelendiğinde vergi oranları görülebilir. Keza Cumhuriyet döneminde de Dersimliler’in önemli oranda vergi verdiklerini 1939 yılından itibaren CHP Tunceli Milletvekili olan C. Sahir Sıla’dan öğreniyoruz. Sözgelimi; “1936-37 yıllarında Tunceli’de belirlenen vergi ile tahsil edilen vergi rakamları birbirine yakındır. Bu rakamlar 1940’lı yıllar da devlet otoritesinin sağlandığı dönemlerle neredeyse aynıdır.” (C. Sahir Sıla. CHP milletvekili. Dersim Raporu)

 

4- DERSİMLİLER OKULLARA KARŞI ÇIKTILAR MI?

Resmi tarihin yalanlarından biri de Dersimlilerin okullara karşı çıktığı yalanıydı. Dersimlilerin okullara karşı çıktığını varsaysak bile bu, bir toplumun yok edilmesinin gerekçesi olabilir mi? Kaldı ki, “Osmanlı döneminde 1891 yılında Dersim’de 170 talebeli 6 medrese ve 750 talebeli 9 ilk mektep…” olduğunu yazan İzzetin Çalışlar’ın bu yazısı, bunu yalanlıyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ilk defa açıkladığı ‘İllerde Yaşam Endeksi’ araştırmasında İstanbul, Ankara ve İzmir ilk 30’a bile giremezken Tunceli, eğitimde en iyi il oldu.  

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ilk defa hazırladığı ‘İllerde Yaşam Endeksi 2015’ araştırmasının açıkladı. Endekste tüm illerde konut, çalışma hayatı, gelir/servet, sağlık, eğitim, çevre, güvenlik, sivil katılım, altyapı hizmetlerine erişim, sosyal yaşam ve yaşam memnuniyeti olmak üzere 11 alan incelendi. Buna göre, ‘bireylerin topluma ve ekonomiye verimli bir şekilde katılması için gerekli bilgi, beceri ve yeterliliklerin sağlanmasında büyük öneme sahip’ olan eğitim endeksinde İstanbul, Ankara ve İzmir ilk 30’a bile giremezken Tunceli ilk sıraya yerleşti.  

Bütün bunlar, % 97 okuma-yazma oranı ile bayrağı elinde bulunduran Tunceli halkının okulları istememesi yalandan öte bir şey değildir, 

Mehmet KORKMAZ
     Emekli Eğitimci, Şair, Araştırmacı Yazar



 
Bugün 53 ziyaretçi (65 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol