HADES VE AŞKLARI

HADES VE AŞKLARI

 

HADES

Aidoneus ve Plüton (zengin) adlarıyla da anılan Hades, yeraltında bulunan Ölüler Ülkesi’nin tanrısıdır. "Görünmez" anlamına gelen hades sözcüğünün; birincisi Yunanca görünmez anlamına gelen tanrı Hades; öteki de Hadoudomos sözcüğünden türetilen ve Hades’in Evi anlamına gelen Yeraltı Ülkesi için kullanılan Hades olmak üzere iki anlamı bulunmaktadır.

Hades, alınlarında tek göz bulanan Kyklopslar (Tepegözler)’ın kendisine verdiği büyülü başlıkla görünmez olur. Kuzey mitolojisinde geçen ve Alman masallarında tarnkappe adıyla bilinen bu görünmez başlık, Hades'in dışında Athena, Hermes, Perseus ve Herakles tarafından da kullanılmış.

Yeraltındaki sisli ve karanlık diyarın egemeni olan Hades ile aynı zamanda Doğa Tanrıçası olan karısı Persephone (Kore) amansız ve acımasızdırlar. Hem ölümlüler hem ölümsüzler hem karı-kocadan hem de ülkelerinden nefret eder (Theog. 810):Hades, Hesiodos tarafından "Tanrılar sevmez o küflü puslu yerleri", Homeros tarafından "tanrıların bile tiksindiği çirkef dolu ülke" olarak tanımlanır(İl. XX, 65).

 İkinci tanrılar grubu olan Titanlarla giriştikleri savaşı, utkuyla sonlandıran Olymposluların aralarında gerçekleştirdikleri bölüşüm sonrasında payına, Yeraltı Dünyası Krallığı yani Ölüler İmparatorluğu düşen Hades, bir zamanlar dünyanın hükümranı olan tanrı Kronos ile Rheia'nın oğludur. Hesiodos, bu doğumu şöyle dile getirir:(Theog. 453 vd.):

Rheia Kronos'un yatağına girince

şanlı evlatlar doğurdu ona:

Hestia, Demeter, altın sandallı Hera

ve güçlü Hades, perin altında oturan,

yüreği acımak nedir bilmeyen tanrı.

Olymposlular olarak bilinen üçüncü kuşak tanrılar egemenliği ele geçirince dünyanın bölüşümünde Hades’in payına Yeraltı Krallığı düşer.(İl. XV, 189 vd.):

Dünya üçe bölündü, üçümüz de aldık payımızı,

kura çekildi, köpüklü deniz düştü bana...

Sisli karanlıklar ülkesi düştü Hades'in payına...

Gün ışığının sızmadığı karanlık ülkesinden ayrılmayan Hades, Olymposlular kuşağından olmasına rağmen onların arasına girmez ve şölenlerine iştirak etmezdi. Ancak Paian tanrıya görünmek üzere bir kez Olympos'a çıkmak zorunda kalır (İl. V, 395-404).

Aynı zamanda kızkardeşi olan Demeter'in kızı Persephone'yi kaçırması, Hades hakkındaki tek efsanedir. Mevsim dönümünü, toprağın ve bitkisel doğanın yazın canlanışını, kışın ölmesini sembolize eden bu söylencede Hades'in oynadığı rol, âşık olduğu Persephone'yi kaçırması sonrasında onun, bir daha yeryüzüne çıkmasını engellemek için bir nar tanesi yedirmesinden kaynaklanır. İnanç gereğince Hades Ülkesi’nde bir şey yiyen birinin oradan ayrılması olanaksızdır. Persephone’nin kaçırılması olayında parmağı olan Zeus, Demeter'in yalvarıları sonucu kızın, altı ay yeraltında altı ay yeryüzünde kalmasını karara bağlar.

Yunanca "Hadou domos" başka bir deyişle Hades'in Evi ya da Hades'in Konağı deyiminde geçen domos sözcüğünün düşmesi sonucunda Hades, tanrı Hades tarafından idare edilen Ölüler Ülkesi’nin de adı olmuştur. İlkçağ literatüründe yeraltında, ölü ruhların ikamet ettiği tasavvur edilen Karanlıklar Ülkesi’nden söz etmeyen, betimlemeyen şair ve yazar hemen hemen yok gibidir. Homeros tarafından başlatılan bu gelenek, Latin şiirinde Vergilius'un Aeneis Destanı’nda devam ettirilerek en yüksek mertebeye ulaştırılmış ve o yoldan ortaçağda yaşayan Dante'nin büyük yapıtını etkisine almıştır. Odysseus, Orpheus, Theseus ve Herakles gibi isimler, Yunan mitosunda, ölü olmamalarına rağmen Hades'e inip de geri yeryüzüne çıkan kahramanlardır. Daha sonra Homeros'un Odysseia'sını örnek alan Vergilius, Aeneis Destanı’nın kahramanı Aeneas'ın da yeraltına gidip geri geri döndüğünü anlatır (Aen. VI), (Ölüler Ülkesi). Hesiodos, Hades Ülkesi’nin en kısa betimlemesini şöyle yapar(Theog. 767 vd.):

Orada yükselir yankılı konağı

Güçlü Hades'le korkunç Persephone'nin.

Azgın bir köpek bekler kapısını,

amansız, sinsilikler ustası bir köpek,

girenlere yaltaklanır kuyruğu kulaklarıyla

ama gireni bir daha bırakmaz dışarı,

pusuda bekleyip paramparça eder

çıkmak için kapıya gelenleri.

Şiirde adı geçen bu köpek, Kerberos’tur. Hesiodos, cehennem (yeraltı) ırmağı Styks'in adından da söz eder. Ancak Hades ile Tartaros'u bir tutar. Gece ile gündüzün, ölüm ile uykunun yer aldıkları bu karanlıklar ülkesi Hades'i, Homeros’un anlattığından daha canlı bir şekilde dile getirir.

Homeros’un kaleme aldığı Odysseia Destanı'ndaki Hades betimlemesi şöyledir: “Homeros'un, Hades betimlemesi, ilkçağ yazınının ilki ve en canlı olanıdır. Odysseus, uzun zaman büyücü tanrıça Kirke’nin adasında kalır. Artık İthake'ye dönme kararındadır. Ancak nasıl dönüleceğini bilmemektedir. İthake’ye dönüş yolunu Yeraltı Ülkesi’ndeki kâhin Teiresias'a sormak ister. Bunun üzerine büyücü tanrıça Kirke de ona, Hades’e nasıl gidileceğini tarif eder(Od. X, 512 vd.)”:

Geçtiğin zaman Okeanos'u geminle,

orada Alçak Kıyı var ve Persephone'nin koruluğu,

uzun uzun kavaklar göreceksin, kısır söğütler,

derin anaforlu Okeanos'un kıpısında çek karaya gemini,

sonra çık yola, Hades bataklarına doğru,

orada Akheron, Pyriphlegeton ve Kokytos akar,

Styks'ten gelen sular da dökülür oraya.

Büyücü Kirke tarafından sayılan bu dört yeraltı ırmağına Lethe adındaki ırmak da eklenir. Odysseus, Kirke'nin tarifi üzerine gemisiyle gün boyu yol alır.(Od. XI, 8 vd.):

Güneş batarken ve kararırken tekmil yollar,

vardık sınırlarına derin akışı Okeanos'un,

oradadır Kimmer'lerin ülkesi ve kenti,

oldum olası bol sisle ve bulutlarla örtülü,

parlak güneş onları ışınlarıyla göremez hiçbir vakit,

ne yükseldiği vakit yıldızlı göğe,

ne de gökten toprağa döndüğü vakit.

Öylece serili durur bir uğursuz gece

bu zavallı ölülerin üstünde.

Dünyanın kuzeybatı ucunda yer aldığı var sayılan Hades’in sadece kapılarına ulaşmayı başarabilen Odysseus, orada büyücü tanrıça Kirke tarafından kendisine söylenenlere uyarak bir çukur kazar. Kazdığı çukurun içine ballı süt, tatlı şarap, su ve un döker. Bunun yanı sıra kestiği kurbanların kanlarını da çukura damlatır. Bu sırada ölülerin ruhları, çukura damlatılan kanları içmek üzere oraya akın akın gelmeye başlarlar.

Buradaki kanı içen ilk kişi kâhin Teiresias’dır. Kanı içen Teiresias, Odysseus'a geleceği açıklamaya başlar. Bu işlem bittikten sonra öteki ölü ruhları, bu kandan paylarına düşeni içerler. Bu Hades anlatımı, bir başka ifadeyle bu kan içme şöleni, başka hiçbir metinde yer almaz. Bundan ötürü Homeros'ta iz bırakan çok eski ve ilkel bir yeraltı tasarısının bakayası olarak görmek de olasıdır.

Yunan epik şair Homeros tarafından kaleme alınan Odysseia Destanı’nda, oraya yaşarken giden ve destanın başkahramanı olan Odysseus, Hades’i; ölü gölgelerin dolaştığı, kapısında Kerberos adlı köpeğin nöbet tuttuğu bir yer ve ebedî geceyle örtülmüş bir bataklık olarak tanımlar. Sonraları Cehennem ve Gayya Kuyusu anlamına gelen Tartaros ve Cennet anlamına gelen Elysii veya Elysian tasavvurlarının da eklenir olduğu bu söylenceler, özellikle de Latin Şair Vergilius’un kaleme aldığı geniş kapsamlı bir ulusal destan olan Aeneis Destanı’yla iyiden iyiye zengin hale gelir.

 

HADES-PERSEPHONE AŞKI

Yunan mitolojisine göre kendisine sevdalanan Ölüler (Yeraltı) Ülkesi tanrısı Hades tarafından kaçırılan Persephone, Doğa Tanrıçasıdır. Ekili topraklar (Bitkiler) tanrıçası Demeter ile Zeus’un kızıdır. İlk adı, ‘genç kız’ anlamına gelen Kore’dir. Adını ağızlarına almaktan kaçınan Yunanlıların Eubuleos (iyi öğüt veren)gibi sıfatlar yakıştırdıkları Hades, O'nu yeraltına kaçırdıktan sonra adını, Persephone olarak değiştirmiş. Kaçırılan Persephone orada, Hades tarafından kendisine ikram edilen bir nar yer. ‘Ölüler Ülkesi’nde bir şey yiyenlerin, yeryüzüne çıkma hakları yoktur.’ şeklindeki kuralından ötürü Ölüler Ülkesi’nde ikamet etmek zorunda kalarak Hades’in eşi ve Ölüler Ülkesi’nin de tanrıçası olmuştur. Annesi Demeter'in ısrarları sonucunda kış dönemi hariç yılın geri kalan kısmını yeryüzünde geçirmeye hak kazanmıştır. Bundan ötürü ölüler ve yeraltıyla olduğu kadar hasatla da ilişkilendirilir.

Ölüler Ülkesi tanrısı Hades’in kaçırdığı Kore, Ölüler Ülkesi’nin kraliçesi olduktan sonra Persephone adını alır. Kızının kaçırılması üzerine kahrından çıldıran Demeter, toprağa bereket vermeyi kesip doğanın tamamını üzüntüye boğulunca, rengârenk çiçeklerle donanan bahar mevsimi yok olur ortadan ve doğa, ölü’ye döner. Bunun üzerine devreye giren Zeus, Yeraltı Ülkesi tanrısı Hades’in, yılın belli bölümünde Persephone’yi görüşmesi için annesi Demeter’e vermeye zorlanır. Persephone, yeryüzüne çıkınca doğa yeniden canlanmaya başlar.

Efsaneye göre Demeter, bir gün çok sevdiği kızının çığlığını duyar. Aramasına rağmen bir türlü bulamaz, onu. Bu acıyla dokuz gün boyunca dünyayı dolaşıp kızını arayan Demeter, onuncu gün Güneş Tanrısı Helios'la karşılaşır. Helios, Demeter’e: “Persephone, Zeus'un gizli onayı ile Yeraltı Tanrısı Hades tarafından Ölüler Ülkesi’ne kaçırıldı. O artık Hades’in ebedi karısı oldu.” der. Bu olaya isyan eden Demeter, Olympos’tan ayrılarak halkın arasında yaşamaya başlar. Yaşlı bir kadın kılığında Eleusis'e giden Demeter, dinlenmek için bir kuyunun yanında bulunan zeytin ağaçlarının altında oturur. Bir süre sonra güzeller güzeli üç kızın kendisine doğru geldiğini görür. Bunlar, kuyudan su almaya gelen kral Keleos'un güzel kızlarıdır. Yabancı olduğu her halinden belli olan yaşlı kadını alıp eve götürürler. Kendisini saraya götüren bu kızların küçük kardeşi Demophon'a dadı olan Demeter, küçük çocuğa ölümsüzlük kazandırmak için geceleri çocuğun bedenini, sonsuz hayat veren balımsı bir madde ile sıvayıp yanmakta olan ateşe tutar. Gecenin birinde bu olaya tanık olan çocuğun annesi dehşete kapılır. Demeter şaşkınlıkla çocuğu elinden ateşe düşürür. Bu olay üzerine Demeter, kral Keleos ve eşinden özür dilemek amacıyla çocukları Triptolemos'a, kanatlı ejderhaların çektiği bir araba armağan eder ve ona, buğday serpe serpe tüm dünyayı dolaşmasını emreder.

Uzun zaman Eleusis'te kalan Demeter, toprağı verimli kılmayı reddedince açlık hüküm sürmeye başlar. İnsanların çektiği acılara üzülen tanrılar, Demeter'e yakarmaya başlarlar. Demeter bu işi, ancak kızını görmek koşuluyla yapabileceğini söyleyerek Zeus’tan, kızını yeraltı dünyasından çıkarması için yardım ister.

Zeus’un araya girmesiyle Persephone’nin yılın üç ayını yeraltı dünyasında, dokuz ayını da yeryüzünde geçirmesi kararlaştırılır. Zeus’un ulağı ve aynı zamanda oğlu olan Hermes, bu karar üzerine Ölüler Ülkesi’ne doğru yola koyulur. Hades’i, Persephone ile yan yana otururken bulan Hermes, Hades’e Zeus’un kararını aktarır. Anne hasretiyle günden güne süzülen Persephone, Hermes’in sözlerini duyunca sevinçle ayağa kalkar ve eşi Hades’e, annesinin yanına gitmek istediğini söyler. Zeus’un emirlerini yerine getirmek gerektiğini bilen ve Persephone’nin fazla üzülmesine de gönlü razı olmayan Hades’in bir koşulu vardır. Mutlaka geri dönmesi koşuluyla Persephone’ye izin verebileceğini söyler. Bu koşul, Persephone tarafından kabul edilince Hades, kendisini unutmaması ve tekrar geri dönmesi için Persephone’ye bir nar tanesi yedirir. Hermes, mutluluktan havaya uçan Persephone’yi altından yapılma arabasıyla Demeter’in tapınağına götürmek üzere yola çıkar. Anne ile kızın kavuşması, olağanüstüdür.

Demeter, kızına kavuşmanın sevinciyle toprağı, çiçekler ve yapraklarla bezemeye başlayınca ilkbahar mevsimi yaşanmaya başlar. Kızının Yeraltı Dünyası’nda geçirdiği üç ay ise kış olur. Demeter, Yunan mitolojisinde baharın başlangıcı kabul edilir.

Bu kavuşma gerçekleşince toprak bir anda yeşillere bürünür, her taraf rengârenk çiçeklerle donanır. Kasabalar, kentler, köyler bahara kavuşmuştur, artık. Ancak bu mutluluk uzun sürmez. Nar tanesinden haberdar olunca kızının geri döneceğini öğrenen Demeter, tekrar yasa bürünmeye başlar. Zeus, bunun üzerine aynı zamanda tanrıların en yaşlısı olan annesi Rhea’yı, Demeter’e göndererek onunla bir anlaşmaya varır. Söz konusu bu anlaşmaya göre Persephone, Ölüler Ülkesi’ne geri dönecek, ancak bundan sonra yılın üçte birini eşi Hades’in yanında, üçte ikisini de annesi Demeter’in yanında geçirecek. Demeter, her ne kadar bunu kabul ederse de kızının her gidişi, kendisi için bir ıstıraba ve sonsuz acıya dönüşür.  Zira kızının Ölüler Ülkesi’ne geri dönmesine çok üzülen Demeter, topraktan elini çeker. Bunun sonucunda toprak, çorak hale gelirken ağaçlar kurumaya ve çiçekler solmaya başlar ve böylece kış mevsimi geri dönecektir. Kızının ayaklarının çorak topraklara değmesi sonucunda her taraf, mis kokan renk renk çiçeklerle bezenir, yeşillere boyanır ve bahar gelir. Bir başka ifadeyle Persephone’nin her ölümü kışın, her doğuşu da baharın müjdecisidir.

Kökeninin Yenitaş Dönemi’ne oradan Girit’e dek uzandığı sanılan bir mite göre Kore’nin her yıl gün ışığına çıkışı, Attike ve Eleusis kentlerinde gerçekleştirilen gizli ayinlerde kutlanırmış. Doğa Tanrıçası Kore, aynı zamanda kışı toprak altında geçiren buğday tanelerinin de sembolü sayıldı.

 

HADES-MENTHE AŞKI

Hermes tarafından toplanarak Cehennem’e getirilen ölü ruhlarını teslim alan Hades, onları, mor koyun sürüsü gibi önüne katarak Ölüler Ülkesi’nin karanlık denizlerine doğru gönderirdi. Yeraltındaki sayısız ruhlar ordusunun komutanı olan Hades, egemeni olduğu Karanlık Diyar’dan sadece bir-iki kez yeryüzüne çıkmıştır.

Hades, öylesine bahtsız bir tanrıdır ki, yeraltındaki sarayında hep kadınsız ve aşksız yaşamıştır. Hatta meta zoruyla kaçırıp yeraltına götürdüğü Persephone, bile yıl boyu yanında kalmazdı. Bu nedenle kadınsız kalmaktan sıkılan Hades, bir-iki kez çok sevmesine rağmen karısı Persephone’ye ihanet eder. Günün birinde cehennemde, Istırap Irmağı olarak da bilinen Kokytos Irmağı’nın perisi Menthe’ye gönlünü kaptırır. Hades’in gizli sevgilisidir, Menthe. Dünyalar güzeli Menthe, bir peri kızıdır. Uğruna mevsimlerin yaratıldığı Persephone, kocasının Menthe’ye karşı duyduğu bu yasak aşkın farkına varır. Günlerden bir gün bu iki sevgilinin birliktelik yaşayacakları sırada ortaya çıkan Persephone, bu güzel periyi acımasız bir şekilde ayaklarının altına alarak ezer. Bir başka anlatıma göre de Menthe’yi ayaklarının altında ezen kişi Persephone değil, annesi Demeter’dir. Bu olaya son derece üzülen Hades, sevgilisini, çevresine çok güzel kokular saçan naneye dönüştürür.

 

HADES-LEUKE AŞKI

Mitolojiye göre Okeanos ile Deniz tanrıçası Tethys’in kızıdır. Hades’in ölümsüz aşkıdır. Adı, ‘beyaz, ak’ anlamı taşıyan Leuke, Ölüler Ülkesi tanrısı Hades tarafından kaçırıldığı Elysion çayırlığında bir akkavağa dönüştürülür. Efsanesi, olasılıkla Hades kâhinleriyle ün yapmış Thesprotia bölgesindeki Akheron Irmağı’nın kıyısındaki akkavaklarla ilişkilidir. Leuke, muhtemelen Persephone’nin hizmetinde çalışan ve adı, beyaz at anlamına gelen Leukippe ile aynı kişidir.

Ölüler Ülkesi tanrısı Hades tarafından yeraltına çekilen Okeanos kızı Leuke, yeraltında güneşin yokluğuna fazla dayanamadığı için genç yaşta yaşamını yitirir. Bunun üzerine Hades onu, Yeraltı Ülkesi’nin Cennet bölümünde gümüş yapraklı kavak ağacına dönüştürür. Bir başka anlatıma göre de Hades, kabaran cinsel arzularını tatmin etmek için Leuke’ye saldırır. Hades’in bu saldırısını engelleyen Persephone, Leuke’yi de akkavak ağacına dönüştürür.

Hem Homeros hem de kimi Yunanlı ozanlar, Ölüler Ülkesi’nin, Okeanos Irmağı’nın güneşin gözden kaybolduğu en batı noktasındaki kıyısında yer aldığını söylerler. Bununla birlikte Ölüler Ülkesi’nin, yeraltında bulunduğu inancı son derece yaygın durumdadır.

Okeanos Irmağı üzerindeki adalara baktığımızda bunların içinde en ünlü olanı, Elyson Çayırlığı’nın üzerinde bulunduğu Beyaz Ada (Leuke)’dır. Homeros’un yazdığı Odysseia Destanı’nında verilen bilgilere göre şanslı ruhlar, önce Okeanos sularını aşarak Akkaya’yı, ardından Güneş’in Kapıları’nı, sonunda da Düşler Ülkesi’ni geçtikten sonra Beyaz Ada’ya ulaşırlar. Bu ada, Yunan lirik şairi Pindaros tarafından Kutsanmış Ada (Nesoi Makaron) olarak adlandırılır. Okeanos Irmağı üzerinde Beyaz Ada’nın dışında bazı adalar da bulunur. Bunlar; Gorgonlar ülkesi Sarpedon (Kılıç) Adası, üç gövdeli dev Geryon’un adası Erytheia (Kızıl Ada, Gurub) Adası ve Akşam Perileri olarak da bilinen Hesperidlerin elmalarıyla ün yapmış bahçelerinin yer aldığı Hesperia (Akşam) Adası’dır.

Adı geçen bu üç ada, hem birbirine yakın bir konumda hem de dünyanın en batısında konuşlanmışlardır.

Mehmet KORKMAZ

“OLYMPOS’UN GİZEMLİ AŞKLARI” adlı yapıtımdan



 

 
Bugün 82 ziyaretçi (99 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol