KAHRAMANMARAŞ OLAYLARI

KAHRAMANMARAŞ OLAYLARI

29 Temmuz 1969 tarihinde göreve başladığım Seyitli köyünde 9 yıl, 3 ay ve 10 gün çalıştıktan sonra 9 Ekim 1978 günü ayrılarak isteğim üzerine atandığım Tunceli Merkez Hürriyet İlkokulu’nda 12 Ekim 1978 tarihinde göreve başladım. Burada yaklaşık üç ay öğretmen olarak görev yaptıktan sonra 28 Aralık 1978 tarihinde aynı okula müdür yardımcısı olarak atandım. Bu atamanın yaklaşık iki ay sonrasında da okul müdürünün başka bir göreve atanması üzerine müdür yardımcılığının yanı sıra uzun zaman okul müdür vekilliği görevini de yürütmeye başladım.

Tunceli Merkez Hürriyet İlkokulu’nda göreve başladığım tarihin üzerinden yaklaşık iki buçuk aylık bir zaman geçmişti.

Takvimler; 24 Aralık 1978 tarihini gösteriyordu… Tam anlamıyla bir vahşet yaşanıyordu Kahramanmaraş’ta, bu tarihte. Alevi toplumuna karşı düzenlenen bir soykırım girişimiydi bu vahşet…

Kahramanmaraş’ta, 19 Aralık 1978 gecesi bir film oynatılır, Çiçek Sineması’nda. Adı, Güneş Ne Zaman Doğacak’tır filmin. Filmin oynatılışının dördüncü günüdür. Birkaç ay öncesinde kurulan Kahramanmaraş ÜGD (Ülkücü Gençlik Derneği) tarafından getirtilen bu film, sağ görüşün konu edindiği bir filmdi. ÜGD’nin üye ve yandaşlarınca yapılan denetim altında oynatılan filmin gösterimi süresince; “Müslüman Türkiye”, “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın” gibi sağ görüşü yansıtan sloganlar haykırılır. ÜGD’liler bir yandan kendi düşüncelerini yansıtan dergiler satarken, öte yandan da sinema girişinde sıkı bir arama yaparak içeri alırlar yandaşlarını.


Tarih; 19 Aralık 1978 gecesi.

Yer; Kahramanmaraş Çiçek Sineması salonu…

 “Güneş Ne Zaman Doğacak” adlı sağ görüşü yansıtan filmin oynatılışının dördüncü günüdür. Ara verilmiştir filmin yarısında. Bir patlayıcı madde atılır sinemanın salonuna. “Basınç tesirli” ama “etkinlik gücü az”. Hem de o kadar sıkı önlemler alınmasına ve içeri alınan herkesin üstünün didik didik aranmasına rağmen.

—Peki, eğer iddia edildiği gibi bu eylemi gerçekleştirenler sol bir örgüte mensup olsalardı ve amaçları da eli kanlı gerici-faşist güruha zarar vermek ya da onlardan birkaçını öldürmek olsaydı neden“basınç tesiri az, tahrip gücü yüksek” bir patlayıcı değil de “basınç tesiri yüksek, etkinlik gücü az” olan bir patlayıcı kullansınlar ki?

-Neden filmin gösterimi sırasında ve asıl gösterimin yapıldığı salonda değil de filme ara verildiği sırada bir alt salonda patlatılıyor?

—Peki, o kadar sıkı bir aramaya rağmen hangi babayiğit bu patlayıcıyı nasıl sokmuş içeriye? Hem de tüm pencereler kapalı iken ve olay öncesinde hiçbir kırık cam bulunmazken?

Bu soruları daha da çoğaltmak mümkündür. Ama önemli olan soruların çoğaltılmış olması değil. Önemli olan sorulara mantıklı yanıtların verilmiş olmasıdır. Onu da hak getire… Ama ne yazık ki bu mümkün değil. Çünkü iddia edildiği gibi olay bir saldırı değil. Tam tersine bir tezgâh olduğu tüm yalınlığıyla duruyor ortada.

Bu tezgâhın planlayıcıları da bizatihi Ülkücü Gençlik Derneği’nin üye ve yandaşlarının ta kendileridir. Bu, yapılan soruşturma neticesinde ortaya çıkmıştır. Patlatılan dinamitin hemen sonrasında sinemadakiler, orada bulunan militan grubun tahrik ve teşvikiyle: “Müslüman Türkiye”, “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın” vb sağ görüşe mensup sloganlar haykırırlar. Bu vb. sloganlar attıktan hemen sonra kente dağılmak suretiyle CHP il merkezi, PTT ve TÖB-DER (Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği) binalarına saldırıda bulunularak tahrip edilir.Hemen akabinde bilinçli ve amaçlı olarak Kahramanmaraş’ın sağcı mahallelerine gerçeği yansıtmayan haberler uçurulmaya başlanır: “Komünistler, sinemadaki Müslüman halkın üzerine bomba atarak 8 kişiyi öldürdüler.” diye.

Oysa öyle bir saldırının varlığı söz konusu değildi, kendileri tarafından planlanan bir tezgâhtı. Gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yoktu. Çünkü değil sekiz ölü, sekiz yaralı bile yoktu ortada. Ama olsun. Bu bir oyundu ve kuralına göre oynanması lazımdı. Oynandı da… 20 Aralık 1978 günü akşamüzeri eli kanlı gerici-faşistler güya bir gün önceden sinemaya atılan ve 8 kişinin ölümüne neden olan bombalı olayın intikamını almak amacıyla sol görüşe mensup iki öğretmeni sokak ortasında silahla tarayarak öldürdüler.Önceden hazırlanan senaryo böyleydi çünkü.

Tarih; 21 Aralık 1978.

“Hükümetin düşmesi belki yarından da yakındır”diyen MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in start verdiği gündü, bu tarih.Başbuğun verdiği bu start üzerine geçmişi karanlık yobaz cami cemaati ve eli kanlı katiller; önce 20 Aralık 1978 günü sokak ortasında silahla taranarak katledilen sol düşünceye sahip iki öğretmenin cenaze törenine engel oldular.Hemen sonrasında da Alevilere ait ev, iş yeri ve otomobillere saldırdılar.Böylece emelleri gerçekleşmiş oluyordu, emeli kirlilerin. Ve böylece engellenemeyen, daha doğrusu engel olunmak istenmeyen büyük ve kanlı olaylar başlamış ve soykırım yaşanmıştı.

 Alevilere ait olduğu önceden saptanan ev,iş yeri ve otomobillerin yakılmasıyla başlayan kanlı olaylar, Alevilerin yoğunluklu olarak oturdukları mahallelere yayılarak tam anlamıyla bir soykırıma dönüştü. Evler, iş yerleri, otomobiller kundaklandı, yakıldı, yıkıldı,yağmalandı. Kadın-erkek, yaşlı-genç, büyük-küçük demeden kurşuna dizildi insanlar.Bıçaklanarak öldürüldüler. Süngülerle deşildi hamile kadınların karınları.Ocaklar söndürüldü… Anasız, babasız kaldı çocuklar… Analar-babalar evlat acısıyla kıvranır oldular… Genç kızlar gelinlikten, delikanlılar damatlıktan yoksun bırakıldılar… Al kınalar yerine kızıl kana boyandı elleri, gencecik insanların… Bebeler anasız, gelinler kocasız, yürekler yaralı, gözler yaşlı bırakıldı. Evler yakıldı, umutlar yıkıldı, yarınlar yok edildi. Öfkeler kine,sevgiler düşmanlığa dönüştü. Kanlı tohumlar ektiler, yarınlarda açacak çiçekleri kanlı olsun diye.

K.(Kanlı dersek daha doğru olur) Maraş’ta meydana gelen bu planlı ve kanlı soykırımın aldığı boyut karşısında kentteki mevcut güvenlik güçleri etkin olamayınca Gaziantep’ten Jandarma ve Kayseri’den Hava İndirme Birliği çağrıldı. Jetlerin kent üzerinde alçak uçuş yapmasına rağmen olayların dizginlenmesi olanaklı olmadı. Bundan ötürü Ecevit Hükümeti tarafından kentte gece-gündüz sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başlandı.

Çarşı Karakolu’nun ateşe verilerek yakıldığı 24 Aralık 1978 günü kolluk kuvvetleri, vilayeti ele geçirmek üzere harekete geçen güruhu, ancak üzerine ateş açarak durdurabildi. Karakol baskınında bir kolluk kuvveti görevlisi öldürüldü. Bu süreçte güvenlik içinde bulunmayan kimi semt ve mahallelerden boşaltılan halk çadırlara yerleştirildi ve çevreleri kolluk kuvvetleri tarafından çembere alındı.

Ama 111 kişi yaşamını yitirdikten, 1000’i aşkın insan yaralandıktan, 917 ev, iş yeri, kamu kuruluşuna ait yapı, otomobil ve eşyanın yakılıp yok edilmesinden ve dönemin değerlerine göre 150 milyon liralık bir maddi zarara yol açtıktan sonra. Tabi bütün bunlar devletin resmi kurumlarınca açıklanan rakamlardır. Oysa gerçek rakamlar, bunların çok çok üzerindedir. Ama bunlar bile insanı dehşete düşürmeye yeter de artar da.

Yani anlayacağınız 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında iki saat içinde Kıbrıs’a giren devlet, K. (Kanlı) Maraş’a ancak üç gün sonra ancak girebilmiştir.

Öte yandan ülkenin farklı bölgelerinde, K.(Kanlı) Maraş’ta meydana gelen soykırımı protesto etmek üzere çeşitli gösteriler düzenleniyor ve okullar boykot ediliyordu. Bunun üzerine Ankara ve İstanbul’da hem orta dereceli okullar hem de yüksek öğretim kurumları kapatılıyordu.

—Peki, sonuç ne oldu?

—Kocaman bir hiç… Yapanın yanına kâr kaldı her şey.

Güya olayın sorumluları oldukları öne sürülen kimi yaratıklar (onlara insan demeye dilim varmıyor) yakalandı. Yapılan yargılama neticesinde idam cezasına çarptırılan 22 kişiden 9’unun cezası Yargıtay’ca bozulurken geriye kalan 13 kişi de 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Yasası (Tosuncuklara Müjde Yasası) uyarınca serbest kaldı.

K. (Kanlı) Maraş’ta meydana gelen bu soykırımı protesto etmek amacıyla ülkenin değişik bölgelerinde çeşitli gösteriler yapıldı, boykotlar ilan edildi okullarda. Bu kapsamda Tunceli’de de Maraş’ta yaşanan soykırımı protesto etmek amacıyla çok büyük bir katılımın sağlandığı bir protesto mitingi gerçekleştirildi. Öğretmen ve öğrenciler okulları boykot ederek, esnaf kepenk kapatarak destek verdi bu mitinge. Katılımcılarla güvenlik güçleri arasında gergin ve sıcak saatler yaşandı. Soykırımın gerçekleştirildiği K. Maraş’ta seyirci kalan güvenlik güçleri, Tunceli’de kuşun yağdırıyordu,soykırımı protesto edenlerin üzerine.



Mehmet KORKMAZ

Emekli Eğitimci

 

 
Bugün 17 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol